Sezer:"Yargı bağımsızlığı esastır"
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, ''Bir üniversitenin rektörünün tutuklanmasıyla başlayan sürecin, Cumhuriyet'in kurumlarının karşı karşıya geldiği yönünde bir izlenimin uyanmasına neden olduğunu'' belirterek, ''öncelikle kurumlarımızın sağduyulu davranmaya özen göstereceklerine olan inancımı belirtmek istiyorum'' dedi.
Cumhurbaşkanı Sezer, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla mesaj yayınladı.
Anayasa'da, Türkiye Cumhuriyeti'nin nitelikleri arasında sayılan hukuk devletinin en önemli özelliklerinden birisinin, yargı bağımsızlığı
ilkesinin kabul edilmesi olduğunu vurgulayan Sezer, ''Güçler ayrılığı ilkesini benimseyen parlamenter demokrasilerde, bu ilkenin doğal sonucu olarak yargı erki, yasama ve özellikle gerçek gücü elinde bulunduran yürütmeye karşı korunmuş ve bağımsız kılınmıştır'' dedi.
Yargı bağımsızlığının gerçekleştirilebilmesi için, mahkemelerin yanında, yargı erkinin en önemli öğesi ve temsilcisi olan yargıçların da bağımsız olması gerektiğine işaret eden Sezer, şöyle devam etti:
''Bu nedenle, Anayasa'da, yargı yetkisinin Türk Ulusu adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağı ve yargıçların görevlerinde bağımsız oldukları belirtilmiştir. Yine Anayasamızda, yargı erkinin yürütmenin etki ve karışmasından uzak tutulabilmesi için kimi düzenlemeler yapılmış, yargıçların, mahkemelerin bağımsızlığı ve yargıçlık güvencesi ilkelerine göre görev yapacakları, Anayasa, yasa ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre karar verecekleri, hiçbir organ, makam, mercii ya da kişinin, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve yargıçlara emir ve talimat veremeyeceği, genelge gönderemeyeceği, tavsiye ve telkinde bulunamayacağı açıkça belirtilmiştir.
Yargı organlarının kuruluşu, çalışma ilkeleri, yargıçların seçimi ve özlük hakları konularında yargı bağımsızlığını gölgeleyecek yöntemlerden uzak durulması, hukuk devleti ilkesinin gereğidir.
Yargıç ve savcıların tüm özlük ve disiplin işleri, Yargıtay, Danıştay ve Uyuşmazlık Mahkemesi üyelerinin seçimi gibi önemli yetkilerle donatılmış Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun oluşumunda bir siyasal parti mensubu olan bakanın ve onun yönergeleriyle hareket eden müsteşarın yer alması yargı bağımsızlığını, dolayısıyla hukuk devleti ilkesini zedelemektedir.
Çeşitli hükümet programlarında da vurgulandığı gibi, hukukun kişiselleştirilmesi ve siyasallaştırılmasının önlenebilmesi için, yargı bağımsızlığıyla bağdaşmayan bu durumun ivedi olarak düzeltilmesi gerekir.''
PROF. DR. YÜCEL AŞKIN'IN TUTUKLANMASI
''Bir üniversitemizin rektörünün tutuklanmasıyla başlayan süreç, Cumhuriyet'in kurumlarının karşı karşıya geldiği yönünde bir izlenimin uyanmasına neden olmuştur'' diyen Sezer, öncelikle kurumlarımızın sağduyulu davranmaya özen göstereceklerine olan inancını belirtmek istediğini ifade etti.
Sezer, şunları kaydetti: ''Toplumda rahatsızlık yaratan kimi uygulamaların dile getirilmesine farklı anlamlar yüklenilmesinden kaçınılmalıdır. Kurumların yıpratılmasını, kişi ve kurumlara zarar verecek istenmeyen sonuçların ortaya çıkmasını önlemek herkesin ortak sorumluluğudur. Hukukun işlerlik kazanmadığı bir rejimin, yurttaşlarına güven vermesi ve varlığını koruması beklenemez.
Değerli Yurttaşlarım, geleceğe güçlü biçimde ulaşabilmek, Cumhuriyetimizi korumak ve yaşatmakla olanaklıdır. Sağladığı kazanımlar gözardı edilerek, temel niteliklerinin tartışmaya açılmak istenmesi, Cumhuriyet'in felsefesiyle bağdaşmayan, üzüntü verici bir durumdur. Bağnaz düşüncelerin etkisinde kalarak, yapılanları küçümsemek ya da önyargıyla yaklaşmak, yurdumuzu kurtaranlara, Cumhuriyetimizi kuranlara karşı en büyük haksızlık olacaktır. Böyle bir arayış içine girenlerin, birliğimize, tekil devlet yapımıza, bölünmez bütünlüğümüze ve Cumhuriyetimize zarar veremeyeceklerini bir kez daha anımsatmak isterim. Bu konudaki en büyük güvencemiz, Atatürk'e inanan, ilke ve devrimlerine sahip çıkma kararlılığını gösteren ve Cumhuriyetimizin çevresinde kenetlenen yüce Türk Ulusu'dur. Türk Ulusu, Cumhuriyet rejiminin kazanımlarıyla ulaştığı konumun bilincindedir. Bugün, Avrupa Birliği'ne üye olmaktan söz edebiliyorsak, bunu Ulusal Önderimize, Atatürk ilke ve devrimlerine, Cumhuriyet'in temel niteliklerine, başlatılan ve günümüzde de aynı anlayışla sürdürülmesi gereken çağdaş atılımlara borçlu olduğumuzu unutmamalıyız. Atatürk'ün, (Ey Türk Milleti! Sen yalnız kahramanlık ve cengaverlikte değil, fikirde ve uygarlıkta da insanlığın şerefisin... Hafızasında binlerce yılın hatırasını taşıyan tarih, uygarlık safında layık olduğun yeri sana parmağıyla gösteriyor. Oraya yürü ve yüksel! Bu, senin için hem bir hak, hem de bir vazifedir) sözü, yöneteni ve yönetileniyle hepimize büyük sorumluluk yüklemektedir. Yüce Önder, Onuncu Yıl Nutku'ndaki (Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, bundan sonraki inkişafıyla, atinin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır) sözleriyle de ulaşılması gereken hedefi göstermiştir. O'nun işaret ettiği gibi yaptıklarımızı yeterli görmeyecek, daha çok çalışacak, Türkiye Cumhuriyeti'ni dünyanın en bayındır ve uygar ülkeleri düzeyine çıkaracağız.''
Sezer, ''Hep ileriye umutla bakacak, toplumumuzun özgüvenini koruması amacıyla, çabalarımızı anlayış birliği içinde sürdürecek, sorunlarımızı çözeceğiz. Atatürk ilke ve devrimlerinin yol göstericiliğinde çağdaşlaşma yolundan sapmadan Cumhuriyet'i yücelterek yeni atılımları kararlılıkla gerçekleştireceğiz'' dedi.
Şanlı geçmişinde sınav niteliğinde pek çok güçlüğü yüz akı ile aşma başarısını gösteren Türkiye'nin, bu hedeflere ulaşacağından kuşku duyulmaması gerektiğini vurgulayan Sezer, esin kaynağının, Atatürk'ün öncülük ettiği Türk aydınlanma felsefesi, gücün ise yurt sevgisi, ulusal bilincin ise birlik ve dayanışma ruhu olacağını belirterek, bu duygu ve düşüncelerle, yurt içinde ve dışındaki tüm yurttaşların Cumhuriyet Bayramı'nı kutlayarak, esenlikler diledi.
(AA)
|