İnsan, duasında yanılabilir
İnsan, iyiliği isteyeceğine kötülüğü ister. Çünkü insan acelecidir. (İsra, 11) Demek ki insan bazen iyiliği istediğini zanneder ama aslında kötülüğü istediğinin farkında değildir. Bu âyetin analizinden çıkaracağımız neticeler vardır. 1. İnsan kendi duygu ve istek âleminin boyutuna pek güvenmemelidir. Duygu ve istek alanı çok kaypak bir alan olduğu için insanı yanıltabilir. Kaypak olan duygu alanına ayağını sağlam basmak gerekiyor. Ayağını sağlam basmanın yolu da, bilgiden geçmektedir. Bu demektir ki, bilmediğin bir şeyi Allah'tan istemeyeceksin (Hûd 11/46). Hz. Nûh bilmediği bir şeyi Allah'tan istediği için uyarılmıştır. "Hoşunuza gitmediği halde savaş size farz kılındı. Sizin için iyi olduğu halde bir şeyi sevmemeniz mümkündür. Sizin için daha kötü olduğu halde bir şeyi sevmeniz de mümkündür. Allah bilir siz bilmezsiniz." (Bakara, 216) Demek ki bilmeyen insan, kötüyü sever ve ister; iyiyi sevmez ve istemez. Böylece kendi yararının nerede olduğunun farkına varamaz. 2. Yüce Allah insanın bu tarz yanılgısının nedenini gündeme getirmektedir. Çünkü insan acelecidir. İnsanın doğuştan getirdiği önemli özelliklerinden biri "aceleci" olmasıdır. Acelecilik, insanı duasında yanıltmaktadır. Çünkü acelecilik ona konuyu enine-boyuna analiz etme, üzerinde derinlemesine düşünme fırsatını tanımamaktadır. Sebep-sonuç ilişkisi içerisinde verilen bu âyet, aceleciliği sebep, istekte yanılmayı da sonuç olarak takdim etmektedir. Kur'ân'da aceleciliğin etki altına aldığı bazı durumlardan örnekler verebiliriz: a) "Hani kâfirler bir zaman da Ey Allah'ım! Eğer bu kitap senin katından gelmiş bir gerçekse üzerimize gökten taş yağdır, yahut bize elem verici bir azap getir! demişlerdi" (Enfâl 8/32). b) "Onlar: Eğer gerçekten doğru söylüyorsanız, bu tehdit ne zaman gerçekleşecek? derler" (Yâsin 36/48). Allah'ın tehdidinin acele gelmesini istiyorlar. c) "Senden azabı çarçabuk istiyorlar. Eğer önceden tayin edilmiş bir vade olmasaydı, azap elbette onlara gelip çatmıştı. Fakat onlar farkında değilken, o ansızın kendilerine geliverecektir" ('Ankebût 29/53). d) "Senden azabı çarçabuk istiyorlar. Hiç şüpheleri olmasın, cehennem kâfirleri çepeçevre kuşatacaktır" ('Ankebût 29/54). Azabın gelmesinde acele ediyorlar. e) "Nihâyet onu, vadilerine doğru yayılan bir bulut şeklinde görünce; Bu bize yağmur yağdıracak yaygın bir buluttur, dediler. Hayır! O sizin acele gelmesini istediğiniz şeydir. İçinde acı azap bulunan bir rüzgardır" (Ahkâf 46/24). f) "Salih: Ey kavmim! dedi: İyiliği istemek yerine, neden kötülüğün sizi çarçabuk bulmasını istiyorsunuz?" (Nahl 27//46). g) "Müşrikler, senden iyilikten önce kötülüğü çabucak istiyorlar" (Ra'd 13/6). İnsanlar iyilikten önce, acelecilikleri yüzünden kötülüğü isterler. Allah tarafından sunulan doğru yol, bilgi ve öğretiyi gönüllü olarak kabul edebilmek için etraflıca düşünme yerine, tehdit edilenin acele gelmesini isterler. İşte bu yanılgılar acelecilikten kaynaklanmaktadır. h) "Ona inanmayanlar, onun çabuk kopmasını isterler" (Şûrâ 42/18). Bir tarafta bilgisizlik acelecilikle birleşince yanılgıyı meydana getiriyordu, bu âyette de imansızlık aceleciliği körükleyip insanları yanıltmaktadır. i) "Öyle ise onlar hakkında acele etme. Biz onlar için teker teker sayıyoruz" (Meryem 19/84). Hz. Peygamber, müşriklerin kötüler hakkında acele azap istemesinin ardından bu hitapla karşılaşmıştır. Demek ki, başkası için azap istemekte, beddua etmekte insan acele davranarak yanılır. j) "Sana O'nun vahyi tamamlanmadan önce Kur'ân'ı okumakta acele etme ve 'Rabb'im, ilmimi artır' de" (Tâhâ 20/114). Bir şeyi öğrenmekte aceleci davranmamak gerekiyor. Çünkü acelecilik öğrenilecek şeyi azaltır. Netice olarak diyebiliriz ki insanın aceleciliği duasını, isteğini, bedduasını, öğretimini etkilemektedir. Aceleciliği ile bilgisizliği veya imansızlığı birleşince yanılması kaçınılmaz olmaktadır. Ana-babalar çocuklarının acele yetişmesini ister ve öğrenim yaşından önce pek çok şeyi öğretmek isterler. Öğretim faaliyetinde önemli olan, gelişim basamaklarını, gelişim psikolojisini takip ederek, hangi yaşta hangi bilginin verileceğini bilmektir. Turfanda sebze yetiştirir gibi, turfanda insan yetiştirilemez. Bu konudaki aceleci davranışlar çocuklarımızın, gençliğimizin okumaya karşı soğuk davranmasına sebep olmaktadır. Bu konuda Tâhâ 114. âyet temel pedagojik kuralı koymuştur. Ana-babalar bu şekilde davrandıklarında belki iyi yaptıklarını zannediyorlar ama aslında İsrâ 11'e göre kötüyü davet ediyorlar. Çocuklarımızı, öğrencilerimizi cezalandırırken de acele etmemek gerekiyor. Sorgulamadan ceza vermeme şeklindeki ilâhi kuralı uygulamak gerekiyor (A'râf 7/12).
|