| |
Teşekkürler Doğan Cansızlar
Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı Doğan Cansızlar aradı: "Yazılarınızı okudum, sizi aydınlatmak istiyorum." Önce "sözle" aydınlattı... Ardından da "iki ayrı dosyayla." Teşekkürler Doğan Cansızlar. Keşke devletin "öteki kurumları da" böyle duyarlı olabilse. Zaten herkeste gerekli "ataklık ve duyarlılık" olsaydı, vatandaşın trilyonları "buhar olup, uçmazdı."
"Olayı" biliyorsunuz. Birtakım holdingler "yılda yüzde 28 faiz" vaadiyle, sadece Almanya'da 190 bin Türk'ten 5.5 milyar Euro topladılar. "Diğer ülkelerde ne toplandı" bilinmiyor. Ya "yurtiçinde" topladıkları?
Alman hükümeti bile, 2000 yılında, "neler oluyor" diye merak edip, konunun üzerine gitti. "Bizimkiler" ise seyirciydiler. Niçin? Bu soygunun "içerde birtakım işbirlikçileri mi" vardı?
SPK Başkanı Doğan Cansızlar "olayın fotoğrafını" çekmiş. Halktan "nasıl para toplandığını" saptamış. * Ortalama 20-40 ortaklı bir holding kuruluyor. * Yurtdışında hisse satsın diye temsilciler atanıyor. * Sonra tanıtım ve hisse satışı başlıyor. * Para, bankacılık sisteminin dışında toplanıyor. nn Toplanan para genelde şirket kayıtlarında görünmüyor. * Para yine bankacılık sisteminin dışında, kurye ile Türkiye'ye getiriliyor.
İşin içinde "bazı camiler" de var. Birtakım "din adamları" da. "Siyaset, ticaret, din, dolandırıcılık" iç içe girmiş. Hoca efendilere "komisyon" verilmiş. "Bunu ortaya çıkaran Alman devleti."
Sermaye Piyasası Kurulu "üzerine düşeni" yapmış. "141 fiil hakkında, 131 suç duyurusunda" bulunulmuş.
Tabii iş "sadece SPK'nın işi değil." Doğan Cansızlar'ın bize verdiği dosyalarda "bu konunun da" altı çiziliyor: ....... mali sistem kullanılmadan büyük miktarlı paranın bavullarla taşınması... Adi dolandırıcılık, emniyeti suiistimal oluşturan fiiller nedeniyle konu Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü Hazine Müsteşarlığı, BDDK, Mali Suçları Araştırma Kurulu gibi devletin geniş bir kesiminin yetki ve sorumluluk alanına girmektedir.
Sağ olsun SPK Başkanı Doğan Cansızlar "mağdurların, mağduriyetinin giderilmesi için de" çalışmış. "Bundan sonra neler yapabileceklerini" araştırmış. Bize "uzun uzun" yazıp, yollamış. Dileriz mağduriyetler "kısmen de olsa" giderilir.
Doğan Cansızlar'ın gösterdiği "hassasiyeti" devletin diğer kurumlarından da beklerdik. 2000'den bu yana "bu işi" gündeme getirdik. Özellikle "hükümeti... Siyasileri" uyardı. Yanıt "tam bir sessizlik" oldu. Hükümet ve TBMM "bu olayın üzerine gitme kararı aldığında ise..." "İş işten geçmişti."
Nedendir bilinmez "böyle bir soygun" ya da "önemli bir ülke sorunu" gündeme geldiğinde, inanılmaz bir şey oluyor. Sanki "sihirli bir el" uzanıyor. Önümüze "sanal bir konu" koyuyor. Örneğin "bir şarkıcının kaseti... Bir mankenin porno görüntüleri... Bir seks skandalı." Başlıyoruz onu konuşmaya. Tıpkı "cambaza bak, cambaza" misali. Ve bu arada "soygun sürüp, gidiyor."
|