Yine rating kuruluşları
Uluslararası kredi derecelendirme (rating) kuruluşları ile ilgili yazıma ilişkin, okurlarımdan çeşitli yorumlar aldım. Yazımda, dünyada ağırlığı fazla üç önemli rating kuruluşunu, analizlerini gerçekçi biçimde yapmadıkları, yabancı yatırımcıları düşünerek muhafazakar davrandıkları ve Türkiye'ye de layık olduğu notu vermedikleri için eleştirmiştim. Bu düşüncelerime ilişkin olarak, ABD'den Saruhan Hatipoğlu, risk konularında yoğunlaşmış bir firmanın genel direktörü olarak çalıştığını belirterek, kredi derecelendirme kuruluşları hakkında şu yorumları bana iletti.
Trend değişiyor "Yazınızın ana hatları bize kendi müşterilerimiz tarafından oldukça artan bir frekansla söyleniyor. Bu üç büyük firma, "first mover advantage" (ilk hareket edenin avantajı) teorisini başarı ile pratiğe koymuş ve müşterilerini güçlendirdikleri isimlerinden ve reklamlardan sağlamışlardır. Tabii bu büyük firmaların vermiş olduğu hizmeti küçültmek istemek değil maksadım, fakat söylemiş olduğunuz konservatif yaklaşımları ABD ve Avrupa'da bir çok şirketin dikkatini çekmektedir. ..belki de değişmekte olan bir trendin habercisi. Üç büyükler hep aramızda olacaklar, ama sayısı hızla artan şirketlerde daha küçük ve daha kapsamlı analiz yapan risk analizi firmalarının sözlerini ve tahminlerini dinleyecekler gibi gözüküyor." Gerçekten de, bazı kredi derecelendirme kuruluşları, temel stratejilerini "müşterilerine ilk haber verip, onların ülkeden veya firmaların kağıtlarından derhal çıkmalarını sağlamak ve onları zararlardan korumak" şeklinde belirledikleri için, sonuçta bu yöne gidiyor. Asya krizi sırasında, başkalarından daha geç sinyal vermeleri nedeniyle eleştiri oklarını üzerlerine çeken bu kurumlar, şimdi işin telafisi yoluna gidiyorlar. Ülkelerin ve firmaların bu stratejiden zarar gördükleri kuşkusuz.
Sadece borca bakılmaz Fitch Rating eski çalışanlarından Nesrin Şirvan ise, bir ülkenin ratingini borç ödeme kapasitesinin belirlediğine değinerek, "Türkiye AB'ye tam üye olsa da bu borç yükü ile ancak bu kategoride yer alabilir. Bizden daha borçlu bir ülke sayısı da çok az. (200 milyar dolar) S&P ve Moody's in bazı agresif görüşleri olabilir ama Fitch'i lütfen aynı kategoriye koymayın. Zira Türkiye de ofisi olan ve Türkiye adına kavga veren tek rating kuruluşu olduğuna emin olabilirsiniz" şeklindeki görüşlerini ortaya koyuyor. Sayın Şirvan, Fitch konusunda haklılar. Geçmişte Türkiye için önemli kavga verdiklerini ben de biliyorum. Ancak, "bir ülkenin sadece borç ödeme kapasitesine bakılıp, ona göre not vermek" görüşünü kabul etmeye olanak yok. Böyle olsa, Japonya, Belçika, İtalya gibi kamu borçlarının milli gelire oranı yüzde 100 aşan ülkelerin notlarının bizden düşük olması gerekir. Kanımca, analizler bir bütündür. Sadece müşterilerini düşünerek ve çok fazla tutucu davranarak bir sonuca varılamaz. Analizlerin objektif, riske önem veren, buna karşı ülkenin olumlu yönlerini de dikkate alacak şekilde ve yol gösterici biçimde yapılması gerekir. Kredi derecelendirme kurumları, sadece "ilk hareket edenin avantajı" teorisine göre, yani "ilk sana haber verip, kaçırtacağım" stratejisi ile hareket ederse, müşteri portföylerinin sıcak paracılarla dolacağı kesindir. Bu stratejiler, uluslararası finansal sistemin doğru ve etkin işlev görmesine mani olmakta ve bu kuruluşların kredibilitesini azaltmaktadır.
|