Parti yahut siyasi aşiret
Erkan Mumcu SABAH'ın Ankara Temsilcisi Aslı Aydıntaşbaş'la söyleşisinde " Başbakan PKK için bile söylemediği sözleri muhalefet için söylüyor " diye yakınıyor. Oysa Mumcu başbakanın bu sertliğinden yararlı çıkıyor. Zira Erdoğan'ı yıpratmada kendi sivri dili ile yarışacak başka hasmı yok! Bu dilin hedeflerine ve sonuçlarına bakalım: 1) CHP ve Baykal.. Başbakan bu sayede, muhafazakâr tabanın kafasındaki ' mukaddesattan hazzetmeyen CHP' yargısını bir kamçı gibi kullanarak Menderes'ten kalma atını altı oklu yel değirmeninin üzerine sürüyor. Böylece muhafazakârların önemsediği değerlerin baş savunucusu rolünü koruyor. Bu kılıç kuşanış, sağ seçmenlerin bir kısmı üzerinde etkili olmaya devam etmekte, AK Parti'nin hâlâ birinci parti konumunu sürdürmesine katkı sağlamaktadır. 2) MHP ve milliyetçiler.. Erdoğan'ın bu hedefe yönelttiği ağır eleştiri ve hatta suçlamalardan ne umduğunu ise anlamak zordur. Belki bölücü şiddetin tekrar tırmanışıyla yine MHP'ye yönelecek tepki oylarının önünü kesmeyi hesaplıyor ama sonuç tam tersi oluyor. MHP'ye husumet Erdoğan'a belli bölgelerden yeni oy kazandırmaya yetmediği gibi eldeki 'milliyetçi' oyları da yitiriyor. En çok Bahçeli'ye tepki yüzünden, biraz da ' yıkılmadım ayaktayım' türü Erdoğan karizmasının bazı ülkücülere sevimli gelmesinden ötürü 3 Kasım seçimlerinde AK Parti'ye bir hayli MHP oyu gitmişti. Şimdi ise başbakan MHP'ye isim vermeden çattıkça bu oylar, kerhen de olsa Bahçeli'ye geri dönmektedir. 3) Erkan Mumcu.. Başbakan, dünkü kabine arkadaşına yönelttiği eleştiri ve hakaretlerden de kârlı çıkmıyor, tam aksine Anavatan Partisi'nin ciddiye alınmasına, ligdeki önemli rakiplerinden biri gibi algılanmasına katkıda bulunuyor. Çelebi, bizde adet böyle zaten! Kendi yeteneği ile zirveye çıkan lider zor bulunur. Muhalefet kendi kerametleri ile değil, iktidarın dalaletleri sayesinde yükselir. Herhangi bir siyasi odak, sanal artılarla dahi olsa öne çıkmadıkça iktidarın çözülmesi gecikir. Şimdilik AK Parti'nin seçeneksizlik saltanatı sürüyorsa bundandır. Meclis'te grup halinde muhalefet yapma imkânına kavuşan Anavatan Partisi'nin ve Erkan Mumcu'nun öne çıkması ve seçenek olma ihtimali var mıdır? Tarafsız Erdoğancı (!) üstatlara göre imkân ve ihtimal yok. - Öteden beriden toplanan kişilerle grup oluşturan Anavatan kalıcı değil, seçimlere kadar gidecek bir partidir. İçinde bulunduğu çatıya ihanet edip de gidenin başarılı olduğu görülmemiştir. Peki ama AK Parti de FP'ye -eğer deyim doğruysa- ihanet edip de ' Milli Görüş gömleğini atmak için' şuradan buradan siyasetçi devşirmedi mi? Tabii tarafsız Erdoğancı zevatın mantıklarını çürütmek Anavatan Partisi'nin bir seçenek olabileceğini göstermeye yetmez! Meselenin püf noktası şudur: Halk 3 Kasım'da bir öncekileri toz ederek AK Parti'yi getirirken gerçekten yeni bir siyaset anlayışı, yeni bir parti türü, yeni bir liderlik tarzı umuyordu. Fakat kısa sürede görüldü ki yeni partinin yeni yanı yoktur. AK Parti'nin uyandırdığı hayal kırıklığı, aynı zamanda eski partilerin de kıpırdamaktan öteye gidememesinin sebebidir. En yeni görünen kadronun, eskilere benzer işler yaptığını izleyen vatandaş, kimin farklı bir siyasetle ortaya çıkacağına bel bağlasın? Bu karamsarlık şimdilik muhalefetteki hiçbir partinin ciddi bir tırmanışa geçememesinin sebebidir. Ortada yeteri kadar iktidar dalaleti var ama sonuncu hayal kırıklığı yüzünden muhalefete keramet atfedecek ahali kalmamış! Erkan Mumcu şimdiye kadarki liderler gibi olmayacağına dair güçlü bir inanç uyandırabilirse gerçek bir seçenek haline gelebilir. Aksi halde Anavatan Partisi de Türkiye'nin siyasi aşiretlerinden biri olarak kalır. Bu ülkede partiler, onca çağdaşlık ve batılılaşma iddiasına rağmen zerre miktar kurumlaşıp partileşebilmiş değillerdir. Genel başkanlık geleneğimiz, aşiret reisliği ananemizden ne kadar farklıdır? En fazla; bin yıl öncenin kavallı çobanıyla bugünün radyo-televizyonlu cep telefonu taşıyan çobanı arasındaki kadar!
|