Bu bütçeyle hem büyüme hem enflasyon hedefi zor tutar
2006 yılı bütçesi ve makro büyüklükleri aşağı yukarı belli oldu. Bütçeyle ilgili sınırlı açıklamalardan bazı çıkarımlar yapmak mümkün. * 2006 bütçesinin en önemli özelliği, uzun yıllardan sonra ilk kez bütçe açığının yüzde 2.5 hedeflenmesidir. Bu oran 1985'ten bu yana en iyi bütçe performansı rakamadır. Bitişikteki grafikte de görülebileceği gibi, 1985'te yüzde 2.2'den sonra açıklar hep yüzde 2.5'in üzerinde oluşmuş. * Yine bitişik toblodan izlenebileceği gibi, bütçe açıkları asıl 1990'lı yıllarda koalisyon hükümetleri dönemlerinde kontrolden çıkmış ve sürdürülemeyecek boyutlara gelmiş. * Bu yıl ise bütçe açığının GSMH'nın yüzde 3'üne düşmesi bekleniyor. Gelecek yılki hedef yüzde 2.5'e inmek. Dolayısıyla bütçe açığı açısından AB kriterini tutturmuş oluyoruz. Hatta beklenen iyi gidiş devam ederse 2007 ve 2008 bütçelerinin, özelleştirme gelirleri ile denk olması da mümkün. Eğer hükümet de böyle istiyorsa, bu konuda kararlıysa ve seçim ekonomisi uygulaması yapmayacaksa. Çünkü, normal seçim dönemi zaten 2007'de geliyor. Belki 2006'ya bile çekilebilir seçimler, * 2006 bütçesinin yüzde 2.5 açıkla bitmesi, dünyadaki olumlu konjonktürün sürmesine ve dolayısıyla Türkiye'ye sermaye girişinin devam etmesine, döviz kurlarının kontrol altında bir seyir izlemesine, faiz oranlarının düşüşünü sürdürmesine bağlı. Çünkü bütçede asıl tasarruf 10 milyar lira ile faiz ödemelerinden kaynaklanıyor. Bu tasarrufun sağlanabilmesi için Hazine borçlanma faizlerinin ki, bu yılın dokuz ayında yüzde 17.4 civarında gerçekleşti, gelecek yıl birkaç puan daha aşağıya inmesi gerekir. Bunun yanında iç borçlanmalarda vadenin uzamaya devam etmesi, 2006 yılında ödenecek faiz miktarını azaltabilir.
* Son 20 yıldan bu yana en iddialı bütçenin yüzde 2.5 açıkla sonuçlanabilmesi, vergi gelirlerinin yüzde 23 artırılmasına bağlı. Enflasyonun yüzde 5 olarak hedeflendiği bir yılda bu ciddi bir artış. Dolaylı vergilerde böyle artışlar soz konusu olacak. Ancak bu vergi artışı enflasyon hedefini tutturmayı zorlaştırıcı bir etkiye sahip.
* Faizden sağlanan 10 milyar lira tasarrufun yaklaşık yarısı yatırım artışına gidiyor. Bu da 2006'da kamunun büyümeye katkısının artacağına işaret. Bu açıdan yüzde 5'lik büyüme hedefi tutturulabilir. Ancak toplam talep büyüyeceğinden yine enflasyon hedefini turturma zorlaşacak.
Büyüme mi enflasyon mu? 2006'da, hem dünyadaki gelişmeler hem mali disipline bağlı olarak yakalanan olumlu ortamın sonucunda faiz oranlarının düşmesinin meyvesi yenilmek isteniyor. Ancak hem dolaylı vergi hem de kamu harcama artışları enflasyonda son dört yılda sağlanan başarılara bir yenisini katmamızı engelleyebilir. Koşullar ters gitmezse 2006 hükümet açısından seçmenin gönlünü alma veya seçim yılı olmaya aday. Bunu yaparken, son üç yılda hem iyi bir büyüme oranı yakalanırken hem de enflasyon hedeflerinin geçilmesi yanı çifte başarı olayı, 2006'da gerçekleşmeyebilir. Çifte başarı yerine 2006'de tek bir başarıyla yetinmek zorunda kalabiliriz. Bütçe, feragat edeceğimiz başarının enflasyon hedefi olacağını gösteriyor.
Sonuç "Başarı kadar başarısızlığa uğrayan bir şey yoktur" G.K. Chesterton
|