Pottering: Ruhban okulu açılmazsa Avrupa'da İslam fobisi artar
Avrupa Parlamentosu (AP) Hıristiyan Demokratlar-Avrupa Demokratları Grubu Başkanı Hans-Gert Poettering, ''Heybeliada Ruhban Okulu'nun bir an önce açılmasını istiyoruz. Bu yapılmadığı takdirde, Batı Avrupa toplumlarında İslam fobisi artacaktır'' dedi.
Poettering, Fener Rum Patrikhanesi ile İstanbul'da ortaklaşa düzenledikleri uluslararası konferanstaki konuşmasına, ''Bugün burada ekümenik patriğin davetlisi olarak bulunmaktan mutluluk duyuyorum'' diye başladı.
Bu konferansın 4. kez Türkiye'de gerçekleştirildiğini, ancak Müslümanlar'ın
ilk kez bu diyalogta yer aldığını anlatan Poettering, ''Ekümenik patriğin, doğu geleneklerine mensup Hıristiyanları temsil ettiğini'' söyledi.
Poettering, ''Patrikhane'nin İstanbul'da bulunmasına önem veriyoruz ve ekümenik patrik, Avrupa'nın temsilciliğini yapmaktadır. Türkiye'nin buradaki temsilinin, Türkiye'nin uluslararası arenadaki beklentileri için de yararlı olacağını düşünüyoruz'' dedi. Türk halkını, ''Hıristiyan Demokratlar'ın ne olduğunu anlamaya'' davet eden Hans-Gert Poettering, şunları kaydetti:
''Hıristiyanlar'ın mirası, hem arkeolojik kalıntılarda, hem Heybeliada Ruhban Okulu'nda, hem ekümenik patriğin kendisinde bulunur.Heybeliada Ruhban Okulu, 1971 yılında Türk yetkililer tarafından kapatılmıştır. Adana'da da böyle olmuştur. Katolikler, 10 yıl boyunca kiliselerini açık tutmak için mücadele etmişlerdir. Türkiye'deki Hıristiyanlar'ın kendi dinlerini öğretme ve eğitme imkanı bulunmalı. Heybeliada Ruhban Okulu bunun için vardır. Türkiye'nin, Hıristiyan toplumlarına ihtiyacı vardır. Türk halkı, ancak bu şekilde Müslüman olmayan AB'yi tanıyabilir. Çünkü, günün birinde oraya tam üye olmak istiyorlar. Heybeliada Ruhban Okulu, diyalog için uygun bir mekandır. Bizler için de çok önemli bir mekandır. Ruhban Okulu'nun bir an önce açılmasını istiyoruz. Avrupa Hıristiyan Demokratları adına Türk yetkili makamlarına, Hıristiyan kiliseleri ve Heybeliada Ruhban Okulu'nun yeniden açılması çağrısında bulunuyoruz. Çünkü bunlar tek taraflı kapatıldı. Bu yapılmadığı takdirde, Batı Avrupa toplumlarındaki İslam fobisi artacaktır.''Poettering, konuşmasında ayrıca Avrupa'daki Hıristiyan demokratlarhakkında bilgi verdi.
ŞABAN DİŞLİ'NİN KONUŞMASI
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli de, konuşmasında Heybeliada Ruhban Okulu'nun yeniden açılması istemine yanıt verdi.Bu konunun birçok yerde çarpıtılarak ele alındığını vurgulayan Dişli, şunları söyledi:
''Patrikhane'nin, Rum halkı ile ilgisi yoktur. Ruhban Okulu'nun kapatılması, bilinçli bir şekilde karşı hareket olarak algılanmamalı, bir yargı kararı olarak bakılmalı. O dönemde bu okulların kapatılmasıyla Türkiye'deki laik sistemin korunması hedeflenmiştir. Türk mevzuatı, özel okullarda dini ve askeri eğitime izin vermez. 1971'de tüm özel okullarla beraber Ruhban Okulu da kapatıldı. Buna dayanak olan kanun, hem Müslümanları hem de gayrimüslimleri kapsayan bir kanundur.''
Dişli, Ruhban Okulu'nun, üniversitenin bünyesinde açılmasını teklif ettiklerini, ancak Patrikhane'nin bunun özel bağlamda değerlendirilmesini istediğini anlatarak, ''Eğer Ruhban Okulu'na özel haklar tanınırsa, diğerlerine de tanımak gerekir'' diye konuştu.Bu konuda tüm taraflara uygun bir çözüm aradıklarını belirten Dişli, dini vakıfların gayrimenkul kullanmalarına ilişkin de bilgi verdi. Bu konuda yeni bir yasa taslağı hazırlandığını ve taslağın şu anda AB Katılım Komisyonu tarafından da incelendiğini dile getiren Dişli, taslağın ihtilaflı birkaç konuyu halledeceğini bildirdi. Dişli, Yunanistan'da yaşayan Türkler'in de haklarının ihlal edildiğine dikkati çekti.
Konuşmasında ''ekümenlik'' tartışmalarına da değinen AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli, Fener Rum Patrikhanesi'nin durumunun, Lozan Anlaşması'nda ele alındığını ve patriğin görevlerininİstanbul'daki Rum halkının dini temsilcisi olarak sınırlandırıldığını söyledi.
Dişli, patriğin, Ermeni, Yahudi gibi diğer dinlerin temsilcileri ile eşit statüde olduğunu vurgulayarak, Türkiye Cumhuriyeti kurulurkenşeyhülislamlığın kaldırıldığını, yerine Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kurulduğunu hatırlattı. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın da sadece Türkiye'deki Müslümanlar'dan sorumlu olduğunu ifade eden Dişli, patriğin de Türkiye'de bir dini kurum olarak değerlendirilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
HIRVATİSTAN BAŞBAKANI
Hırvatistan Başbakanı İvo Sanader de, bugün Avrupa'da işlevsel birsivil toplumun, son derece önemli olduğunu söyledi.Sivil toplumun, ülkelerin ileriye gidebilmesi için önemli olduğunukaydeden Sanader, sivil toplumun sadece vatandaşın sesini duyurmakla kalmadığını, hükümetlerin vicdanını da teşkil ettiğini kaydetti.
Hırvatistan'da bir dönem sivil toplum örgütlerinin çok etkili olmadığını, ancak bugün çok sayıda sivil toplum kuruluşu bulunduğunu anlatan Sanader, ülkesinde Sivil Toplum İşbirliği Bakanlığı'nın kurulduğunu ve sivil toplum kuruluşlarının da devlet bütçesinden desteklenmeye başlandığını kaydetti.
Sırbistan-Karadağ, Arnavutluk ve Makedonya'nın birbirleri ve AB ile ilişkilerinin istikrar için şart olduğunu ifade eden Hırvatistan Başbakanı Sanader, dün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüştüğünü, ayrıca Fenerbahçe-FC Schalke 04 maçında bir araya geldiklerini hatırlattı. Sanader, ''Erdoğan ile futbol diplomasisinin iyi bir örneğini verdik'' dedi.
BOSNA BAŞKANLIK KONSEYİ ÜYESİ TİHİÇ
Bosna Üçlü Başkanlık Konseyi'nin Boşnak Üyesi Süleyman Tihiç de çok kısa bir süre önce Türkiye ve Hırvatistan'ın AB ile müzakerelere başladığını anlatarak, bunun sembolik önemi bulunan belli mesajlar içeren bir adım olduğunu söyledi.
AB'nin, farklı kültürlerin ve dinlerin bir arada yaşamalarına çok önemli bir örnek olduğunu belirten Tihiç, Güneydoğu Avrupa'nın da her ülkesinin çok etnikli ve çok dinli topluluklardan oluştuğunu, her kültürün özelliklerini her bölgesine taşıdığını bildirdi. Tihiç, Bosna-Hersek'in bu anlamda, bölgenin bir minyatürü olduğunu ve her kültürün burada yaşadığını kaydetti. ''Bosna-Hersek için 'Avrupa'nın Kudüs'ü' diyebiliriz. Burada camiler, kiliseler, sinagoglar yan yana bulunmaktadır. Bu, bizim zenginliğimizin en önemli göstergesidir'' diyen Tihiç, halklarının iç içe geçtiklerini ve onları ayırmanın mümkün olmadığını dile getirdi. Tihiç, Güneydoğu Avrupa'da dayanışma ve işbirliği konusunda yepyeni olanaklar bulunduğunu anlatarak, bu konuda AB standartlarının kabul edilmesinin önemine işaret etti.
Bölgede dostluğu ve karşılıklı güveni sürdürebilmek için diyaloğunbüyük önem taşıdığını belirten Tihiç, ''Özellikle son savaşı tartışmakönemlidir. Bu konuda Lahey Savaş Suçları Mahkemesi'nin önemini vurgulamak gerekir. Çünkü, bunlar suçludur, canidir'' dedi.Süleyman Tihiç, Bosna-Hersek'in, farklılıkları aşarak barış içindeyaşamanın en güzel örneği olduğunu sözlerine ekledi.
|