Söylememiş miydim?
Beşiktaş, milli maç arasında da sorunlarını çözememiş anlaşılan. Hep şu maç da geçsin, bu maç da geçsin dendi. 9 haftada liderin 13 puan gerisine düşüldü? Size göre sorun nerede? Beşiktaş'ta sorun sadece takımda, sadece teknik heyette veya sadece yönetimde değil. Beşiktaş'ta maalesef her tarafta sorun var. Ne yönetim tam anlamıyla senkronize, ne teknik kadro tam anlamıyla uyum içinde, ne aklı başında bir menajerlik sistemi kurulabildi, ne teknik ekiple futbolcular arasında bir uyum var ne de Beşiktaşlı futbolcular arasında bir uyum. Bu kadar uyumsuzluğu olduğu yerde, herhalde bu kadar da uyumsuz sonuç olur. Açık söyleyeyim Beşiktaş'ta uyumlu olan, ne istediğini bilen ve Beşiktaş'ın başarısına asılan taraftar var. Bu satırları dün gece saat 22.30'da İnönü Stadı'nın tribünlerinden yazdırıyorum. Maç biteli 45 dakika oldu. Statta kapalı tribün ve Çarşı Grubu, açık tribün, yeni açık ve eski açıktaki Beşiktaş taraftarı, "Burası evimiz" diyerek stadı terk etmiyor, "Beşiktaş gol, gol, gol" diye hala tezahürat yapıyor. Türk futbol tarihinde böylesi bir olay bugüne kadar görülmedi. Seyirci yakmıyor, yıkmıyor, hiçbir olay çıkartmıyor. Sanki maç devam ediyormuş gibi stadın kapatılmış ışıklarının ortasında, karanlıkta 90 dakika yaptığı tezahüratı yapmaya devam ediyor.
Seyircinin de sabrı taşmış gibi görünüyor. Takıma, Tümer'e, yönetime yönelik tepkiler, Bolton maçına nasıl yansır? Dün gece bence en önemli olay maçtaki pozisyonlar değil. Maçın kendisi de değil. Maçın bitimiyle birlikte seyircinin artık Beşiktaş'ın başarısını isteyen, "Yeter!" diyen haykırışları. Kimseyi tek başına hedef alarak özel bir protesto yapılmadı. Futbolcular geri pas yaptıklarında ironik biçimde alkışlanarak protesto edildi. Yönetime birkaç söz söylendi. Ama statta kalarak protestonun amacı sadece taraftar olarak Beşiktaş'a sahip çıktığını göstermekti. Başarısızlık karşısında tarafta olarak çaresiz kalındığını herkese göstermekti. Taraftar başka ne yapsın? Saatler 23'e geliyor. Ve Beşiktaş seyircisinin "Siyah-beyaz... Kartal gol, gol, gol" tezahüratları tüm hızıyla devam ediyor. Beşiktaş'ta yönetim, teknik kadro, futbolcular bu sesi duymalı, bu olayı enine boyuna düşünmeliler. Geçen hafta Beşiktaş yönetimine, teknik kadrosuna ve futbolcularına uzun bir yazı yazmıştım. Üstünden bir hafta geçmedi, tribünler aynı şeyi söylemeye başladı. Bir hafta önce dediklerimi çok kısa başlıklarla bir daha tekrarlayayım: 1. Yönetimde görüş ayrılıkları olabilir ama düşmanlık olmaz. Rıza Çalımbay ile devam edilecek veya devam edilmeyecek, bir karar verilir. Herkes o kararın arkasından gitmeli. İkiliklere bir son verilmeli verilmiyorsa, istifa müseessesi işletilmeli. 2. Çalımbay, A'dan Z'ye her şeyi konuşmalı. Yapabilecekse kalmalı, yapamayacaksa gitmeli. Gökhan Keskin'in, Erdil Arpacı'nın ayrılması, Sinan Engin menajerliğe atanmışken, son anda direkten dönmesi.. Bunlar Beşiktaş'ta sadece son 15 günde yaşanan büyük patinajlar. Beşiktaş'ta günü kurtarmaktan vazgeçsin herkes. Beşiktaş'ı kurtarsın!
|