An gelir Bilal İnci ölür...
Bugün bir sınav yapılsa Türkiye'de... "An Gelir şiirini oku" denilse... Eminim, hemen herkes 100 üzerinden en az 60 falan alır. Çünkü bilmeyen bile ezberledi... Çünkü medyanın "ruhsuz" onlarca yazarı, aslında ne kadar "ince ruhlu" olduğunu kanıtlamak için Attila İlhan'ın internetten en kolay bulunan şiiri "An Gelir"i yazıyor günlerdir...
Hâlbuki, Bilal İnci de öldü. Kimse yazmıyor...
Amacım tabii ki, Attila İlhan'ın ustalığını sorgulamak değil. Merakım şudur: Entel barlarda eşin dostun yoksa eğer, "sanatçı" olarak hiç mi değerin yoktur bu ülkede?
Engerek yılanıydı o. Gelmiş geçmiş en karaktersiz karakterlerden biri. Şerefsizin önde gideni. Kötü adam. Hain kahkahalı zalim. "Ben onu değil, onun ciğerini istiyorum." Bak, lafa bak... "Öyle bir ateş düşürün ki yüreğine, kabir azabı yaşasın ölmeden..." Yediği küfürün haddi hesabı yoktu.
Çünkü çok başarılı bir sanatçıydı.
O kadar başarılıydı ki, bir röportajında, "sokakta insanlardan defalarca dayak yediğini" anlatmıştı.
Hadi bir sınav daha yapalım... Çıkarın Bilal İnci'yi, Erol Taş'ı, Hayati Hamzaoğlu'nu, Önder Somer'i filmlerden. Ne kadarı kalır ki Yeşilçam'dan geriye?
Ben iddia ediyorum, Yeşilçam Hollywood olsaydı, "Yardımcı Erkek Oyuncu Oscarı" alırdı Bilal İnci. Diyelim ki, abarttık... Dolar milyoneri olurdu en azından. Ama Beyoğlu'nda salaş bir otel odasında ölü bulundu, yapayalnız, beş parasız...
Dedim ya, merak ediyorum: Entel barlarda eşin dostun yoksa eğer, "sanatçı" olarak salaş bir otel odasında son nefesini vermek kader midir bu ülkede?
|