| |
Yaşanmış "ihtilal" hikayeleri
Ankara'da, Yaşar Okuyan'la çarşıda dolaşıyorduk. Bir "Pet Shop"un önünden geçerken, dükkanın vitrininde oynaşan kedileri görünce "koskoca Yaşar Okuyan" ağlamaya başlamaz mı? Meğer Okuyan'ın kızı Cansu'nun "Beyaz" adlı, beyaz kedisi ölmüş. Okuyan şimdi nerede bir kedi görse, duygulanıyor. Kedi sevgisinden olsa gerek partisinin (Hür Parti) tüzüğüne bir madde koymuş: "Çevreye, doğaya, doğa dostlarına zarar verenler, Hür Parti'ye üye olamazlar."
YUMURTACI Çarşıda daha sonra "yumurta satan bir adam" görünce, Okuyan bu defa kahkahalarla gülmez mi? "Hayırdır" dedik. Okuyan: - 12 Eylül 1980 ihtilalinden sonraki günler aklıma geldi... Dil Okulu'nda gözetim altında iken yaşadıklarımız. - İyi de, yumurta ile ne ilgisi var? - Çoook... Anlatsam sen de kahkahayı basarsın.
ÇAKIROĞLU O dönemi yaşayanlar tanırlar, bir Ömer Çakıroğlu vardı. Emekli Binbaşı'ydı. MHP Trabzon Milletvekili'ydi. 12 Eylül ihtilali olunca... Pekçok parti yöneticisi "Dil Okulu"nu boyladı. MHP'li Ömer Çakıroğlu da, Dil Okulu'nun sakinlerindendi.
DİL OKULU Dil Okulu'nda kimler yoktu ki? Alpaslan Türkeş'ten, Necmettin Erbakan'a kadar. Recai Kutan'dan, Doğu Perinçek'e kadar. Sadi Somuncuoğlu'dan, Cengiz Gökçek'e kadar "pekçok şöhret." Bülent Ecevit önceleri Dil Okulu'nda değildi. Ama bir gün, bir İngiliz gazetesine "ihtilal ve ihtilalciler aleyhine demeç verince" o da soluğu Dil Okulu'nda alıverdi.
SABAH SPORU Yaşar Okuyan, Dil Okulu'nun "Koğuş Kıdemlisi." Bülent Ecevit de "Okuyan'ın koğuşundakilerden. Okuyan "o günleri" anlatırken "Emekli Binbaşı, Trabzon eski Milletvekili" Ömer Çakıroğlu'ndan bahsetti: - O şartlarda bile sporu hiç ihmal etmezdi.
ÇİĞ YUMURTA İster "cezaevi" deyin, ister "gözaltı." İster "tutuklu" deyin, ister "misafir." Ama sonunda hepsi "içerdeler." İçerdekiler her sabah "havalandırmaya" çıkarılınca, Ömer Çakıroğlu hemen "spora" başlarmış. Yürürmüş, koşarmış. Havalandırma sona erince, Çakıroğlu bu defa "koğuşta spora devam edermiş." Spordan sonra da "iki yumurta" içermiş. Hem de "çiğ, çiğ."
OPERASYON Yine bir sabah, Çakıroğlu spordayken... Eski İstanbul milletvekili, MHP'li Turhan Koçal, sıhhiye erinden bir "enjektör" istemiş. Yumurtaları delmiş. İçindeki "akı ve sarıyı" enjektörle çekmiş. Sonra yumurtaların içine "su enjekte etmiş." "Deliği" de uhu ile yapıştırmış.
TÖVBE, TÖVBE Spordan sonra Ömer Çakıroğlu yumurtalardan birini kırmış. Bakmış, içi su dolu. Söylenmeye başlamış: - Tövbe estağfurullah... Bu nasıl iş? Dil Okulu'nun "öteki şöhretleri" ses çıkarmadan olup bitenleri izliyorlarmış.
"SENİN GİBİ TAVUĞUN..." Çakıroğlu, ikinci yumurtayı kırmış. Onun da su dolu olduğunu görünce, önce yine bir "tövbe estağfurullah" çekmiş. Sonra da "o yumurtayı yumurtlayan tavuğa" okkalı bir küfür savurmuş: Türkeş olsun, ötekiler olsun kahkahayı basmışlar ama... "İşin aslını" söylememişler.
"ISKALAMA" Ömer Çakıroğlu, cebinden "iki yumurta parası" çıkarmış. "Nöbet tutan askeri" çağırmış: - Bana kantinden iki yumurta alır mısın?.. Ama aynı tavuğun yumurtası olmasın. - Neden efendim? - Yavrum, o tavuk ıskalamış... Yumurtanın içine su kaçırmış.
|