|
 |
 |
 |
  |
|
Helene Flautre: Öncelik demokrasi ve insan haklarının
Avrupa Parlamentosu İnsan Hakları Alt Komitesi Başkanı Helene Flautre, AB ile tam üyelik müzakerelerine başladığı yeni dönemde, Türkiye'nin önceliğinin demokrasi ve insan hakları olacağını söyledi. Ankara'daki temaslarını tamamlayan Flautre ve beraberindeki heyet, çalışma ve incelemelerine devam etmek üzere Van'a gitmeden önce, Esenboğa Havalimanı'nda basın toplantısı düzenledi.
PAMUK VE DİNK DAVALARI AKILLARDA
Türkiye'de son dönemde yapılan yasal reformların uygulamaya geçirilmesi için çaba sarf etmek gerektiğini belirten
Fransız parlamenter Flautre, ''Örneğin Türk Ceza Kanunu'nda (TCK) yapılan, ciddi bir reformdur. Ancak bu konuda farklı uygulamalar da mümkün olabilmektedir. Bu farklı yaklaşımlar özellikle ifade özgürlüğü açısından çok önemli sonuçlar doğurabilmektedir. Bunları söylerken, Orhan Pamuk ve Hrant Dink davaları aklımda'' diye konuştu.
İŞKENCE, KÜRTLER VE KADIN HAKLARI
''İşkenceye karşı sıfır tolerans'' politikasının Türkiye'nin aldığı ''mükemmel bir karar'' olduğunu belirten Flautre, bunun tutukevlerinde ve karakollarda tam olarak hayata geçirilmesi için, bağımsız kurulların teftiş yapabilmesine izin vermenin bir önlem olabileceğini kaydetti.
Flautre, Kürtlerin sosyal ve kültürel haklarının korunmasını içeren yasal değişikliklerdeki ilerlemelerin önemli olduğunu belirterek, ''Ancak insanların kendi anadillerini öğrenmek için paralı, özel kurslara gitmek zorunda kalmaları biraz garip karşılanabilir. Aslında Kürtçe gayet rahatlıkla devlet okullarında okutulabilmelidir'' dedi.
Kadın-erkek eşitliğinin de AB müktesebatının önemli bir parçası olduğuna değinen Fransız parlamenter, Türkiye'de kadın haklarını savunan derneklerin bu süreçteki yerlerini almaları gerektiğini ifade etti.
Flautre, Türkiye'de ''henüz bir takım ilerlemelerin yeterince kaydedilemediği alanlar ya da gözden geçirilmesi gereken yasalar olduğuna'' da değinerek, dernekler yasası, vakıflar yasası ve sendikalözgürlük konusunda çalışmaların hızlandırılması ya da bu konularda yeni yasal mevzuatın ele alınması gerektiğini belirtti.
Basın toplantısında gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Flautre, bir soru üzerine, AP'de ''Ermeni soykırımının olup olmadığının'' değil, ''Türkiye'nin Ermeni soykırımını tanımasının AB'ye üye olması için zorunlu bir önkoşul olup olmadığının'' tartışıldığını hatırlattı.
Flautre, ''Geçtiğimiz hafta yapılan oylamada az bir oy farkıyla buna 'evet' dedi Avrupa Parlamentosu. Ancak şunu da belirtmeliyim ki, gerek siyasi gruplar düzeyinde gerekse bireyler düzeyinde bu konuda farklı görüşler vardır ve benim şahsi tavrım da bunun bir önkoşul olması yönünde değildir'' dedi.
'NE HADDİME...'
Bir gazetecinin, ''Ermeni meselesi ve Kürtlerle ilgili açıklamalarının, bazı kesimleri provoke edici nitelikte olduğunu düşünüp düşünmediğini'' sorması üzerine Flautre, şunları söyledi:
''Ben Kürtlerin anadillerini devlet okullarında öğrenebilmeleri konusunda 'Türkiye böyle yapmalıdır' demedim. Benim ne haddime böyle söylemek... Kültürel ve sosyal haklar konusunda Türkiye'deki yasal mevzuata, ilerlemelere baktığımız zaman, uygulamanın bu yönde olmasının daha mantıklı olacağını söyledim. Yoksa benim buradan oturupTürkiye'ye talimat vermek ne haddime... Yasal mevzuatla uygulama arasında farklar var bunları söylemek istedim.
Soykırım meselesine gelince. Türkiye'de olan her şey AB içinde de bir iç politika meselesi haline gelmektedir. AB'deki tartışma sistemi de budur zaten. Hem sizlerin, hem bizlerin bunu tartışması gerekir.
Bizler de, Avrupa'da Türkiye'nin ne olduğunu, nasıl bir toplum olduğunu, AB'ye ne gibi katkılar getireceğini tartışmamız lazım. Çünkübenim ülkem Fransa, tek başına, Türkiye gibi büyük bir ülkenin AB'ye girişini referandum yoluyla engelleyebileceği yönünde akıl almaz bir karar almıştır. Bunu bilen biri olarak ben Türkiye'nin tam tersine Avrupa'da her boyutuyla tartışılmasını istiyorum.''
Basın toplantısında söz alan heyet üyelerinden Richard Howitt de, buraya Türkiye'nin eleştirel dostları olarak geldiklerini ve Türkiye'yi AB'nin içinde görmek istediklerini belirtti.
Howitt, 17 aralıktan sonra reform sürecindeki ''hız kesilmesi''ne değinerek, ''Ancak Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ün de belirttiği gibi, maraton koşucularının bir anda yüz metreyi bütün güçleriyle koşmaları ve bunu sonsuza kadar sürdürmeleri mümkün olamaz. Ben bu argümanı kabul ediyorum ama yine yarış başladı. Ve bu uzun soluklu bir yarış olacaktır'' dedi.
|
|
|
|
|
 |
|
 |
|