kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Teknoloji
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Asli Aydintasbas @ SABAH
 

Alınacak dersler

3 Ekim tantanası, travması, heyecanıyla geride kaldı. Ancak gazete ve televizyonlar, tıpkı 17 Aralık sonrasında olduğu gibi, 3 Ekim heyecanını birkaç gün daha sürükleyebilmek için, türlü türlü "perde arkası" hikayesi aktarıyor. Gerçekten de bu tarihi günde kapalı kapılar ardında ne olduğunu öğrenmek, dünya liderleri arasındaki telefon pazarlıklarının nasıl olup da 70 milyonun kaderini etkilediğini görmek heyecanlı.
Ama 3 Ekim ve bundan sonraki süreci, bu adrenalin yüklü anlar ve onu anlatmakta kullanılan klişeler ötesinde salim kafayla düşünmek gerekiyor. "Nefes kesen pazarlık", "kıran kırana mücadele", "Türkiye'nin resti" iyi hoş da, tam olarak ne oldu, nereye gidiyoruz? Konuştuğum Türk ve yabancı kaynaklar, müzakerelerin 2 kere kopma noktasına geldiğini anlatıyor. Bunlardan biri, 3 Ekim sabahı kangrenleşen Avusturya krizi ; diğeri de yine aynı gece saat 7 sularında, AB Konseyi'nin önceden yaptığı teklifi geri çekmesiyle Erdoğan'a "Buraya kadarmış" dedirten düğüm...
Biraz daha deşelim. Son krizin anatomisi ilginç. İngiliz Büyükelçi Peter Westmacott, Başbakan Erdoğan, Dışişleri Bakanı Gül, ve bakanların toplandığı Parti Genel Merkezi'ne geldiğinde, elinde "Beşinci Madde" (artık diye adlandırılan Kıbrıs krizini aşacak metin var. Bu metin, Türkiye'nin istediği gibi AB Konseyi'nin açıklamasını içeriyor. Böylece Türkiye, Kıbrıs'ın NATO üyeliğine kapıyı aralamaya zorunlu bırakılmayacak. Başlığı ise "Konsey Adına Yapılan Başkanlık Deklarasyonu." Başbakan'ın istediği gibi, yalnız dönem başkanı olan İngiltere değil, AB Başkanlık Konseyi'nin de imzasını taşıyor.
Akşam saat 7 sularında, hükümet bu metni kabul edecek gibi; ancak o sırada garip bir şey oluyor ve Lüksemburg'daki dışişleri bakanları toplantısından Westmacott'a gelen bir telefon, AB'nin pazarlıkta "geri adım" attığını, bu teklifin artık geçerli olmadığını söylüyor. Yüzü bembeyaz olan Westmacott, Rumlar'ın "fikir değiştirmesi" nedeniyle metnin "Konsey Adına Yapılan Başkanlık Deklarasyonu" yerine Türkiye'nin reddettiği orijinal haline döndüğünü, yani "Başkanlık Deklarasyonu" olarak değiştiğini söylüyor. İşte Avrupa Birliği'yle iplerin gerçek kopma noktası bu.
Sonunda iş, Tony Blair'le Erdoğan arasındaki telefonda halloluyor. Blair, deklarasyonun adının yeniden değiştirilmesini, böylece yalnız İngiltere değil aynı zamanda tüm AB tarafından bağlayıcı bir metin haline gelmesini sağlıyor. Ancak Erdoğan da bir noktada esnek davranıyor. Blair'in ısrarı ve Dışişleri'nin "Hukuki olarak bir fark yok" görüşü üzerine, Kıbrıs açıklamasının metnin "içine" monte edilmesi ısrarından vazgeçerek, çerçeve belgesine iliştirilmesini kabul ediyor.
Bunlardan çıkarılacak dersler ne? Öncelikle, Avrupa'nın ille de düşmanlar yuvası değil, zorlu pazarlıklar ve ittifakların olduğu bir birlik olduğu. İkincisi, AB'de pazarlık yapmak için, "vurdu mu oturtur" tarzı restleşme yerine, satranç oynar gibi taktiksel davranmak gerektiği. (Ki bunda henüz pek başarılı değiliz.) Üçüncü ve en önemli ders, nerede direnip nerede esneklik göstereceğini iyi bilmek gerektiği. Örneğin Erdoğan, AB Konseyi'nden gelen Kıbrıs deklarasyonunun başlığı konusunda, masadan kalkmak pahasına ısrar etmekte haklıydı. Ancak bu tavizi kopardıktan sonra, Blair'le konuşmasında da (Dışişleri'nin de telkiniyle) esneklik göstererek, "metnin içine konsun" ısrarından vazgeçti. Liderlik de bunu gerektirirdi...

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 "Sabrımız taşıyor"   / 29-09-2005
 Suriye'de "rejim değişimi" senaryoları   / 27-09-2005
 Akreple dans etmek   / 22-09-2005
 Almanca dersler   / 20-09-2005
 AK Parti'de rahatsızlık had safhada   / 15-09-2005
 Orhan Pamuk mu dediniz?   / 13-09-2005
 Hukuk yoluyla mücadele   / 08-09-2005
 Ankara sessiz ama   / 06-09-2005
 Trajedi ve kanun   / 01-09-2005
 30 Ağustos şifresi   / 30-08-2005
YAVUZ DONAT
Asgari ücretle AB'ye girmek
Tarsus...
"Tabela...
ASLI AYDINTAŞBAŞ
Alınacak dersler
3 Ekim tantanası, travması, heyecanıyla...
Kampa 'el' damgası...
AKP'nin kampında AB'den sonra en çok Anelka'nın elle attığı gol...
'Tedbir'li kebap!
14 şubesi bulunan Tike Kebap'ın sahibi Musa Tekin'in boşanma davası...
Boğaz'ın Kardelen'i
Boğaz'ın Kardelen'i
Kardelen bursuyla liseyi bitiren Batmanlı Demet Boğaziçi...
12 Eylül komutanına veda
12 Eylül komutanına veda
12 Eylül'ün hayatta kalan son üç komutanı darbenin Kara Kuvvetleri...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu