Anneciğim Fener!
Ünlü matematikçi Pascal "Yüreğin kendi mantığı vardır, mantığın ise bundan haberi yoktur" demiş tam 335 yıl önce! Hafta sonundan bu yana Anelka'nın golünden yola çıkarak yapılan yorumları bu deyiş çok güzel anlatıyor. Bir hakem yanlışından yola çıkarak F.Bahçe'ye karşı neredeyse bir haçlı seferi oluşturmaya çalışan zihniyetin samimiyetsizliği apaçık ortada. 3 Ekim'de AB ile müzakerelere başlanması için atılan imzaların ardından bir İtalyan gazetesinin ilginç manşeti vardı; "Anneciğim Türkler geliyor korkusu artık bitti." Türkiye'de ise "Anneciğim bu Fenerbahçe arayı çok açıyor" korkusu ise aynı tarihte zirveye ulaşıyordu. Camialarına karşı verdikleri hiçbir sözü tutamayan, seyircisinden korktuğundan maça gelemeyen, kendi şehrinde sokakta yürüyemeyenlerin camiaları ile birbirlerine bağlandıkları son koz bu korkudur. Pascal'dan başladık ondan devam edelim "Duygularıyla yargılamaya alışık olanlar akıl yürütme sürecini anlamaz, çünkü ilk bakışta görür onlar ve ilke arama alışkanlıkları yoktur." Bu maçı duygularıyla yorumlayanları çok güzel bir tanımlama... Çıtayı aşmaya gücü olmayanların çıtayı aşağı çekmeye çalışmaları geleneksel bir uygulama. İki sezondur rakip statlarda F.Bahçe ve başkanına durmadan küfür ediliyor. F.Bahçe'de işler kötü gitse bugün koro halinde küfür edilen Aziz Yıldırım baş taçları olurdu. Eğitimsiz ve fanatik kitlelerin bu çirkin davranışı alt kültürün bir uzantısı olarak görülebilir. Ama yönetici sıfatındaki kişilere bu söylem ve duruşları hiç yakışmıyor. Daha önce de yazdım, yine yazayım. G.Saray'ın üst üste şampiyon olduğu yıllarda da F.Bahçe camiası suçu H.Ulusoy ve hakemlere yüklemişti. Halbuki işin doğrusu büyük emekle hak edilerek hem yurt içi hem de yurt dışında kazanılan başarılardı. F.Bahçe de yapılan yanlışlardan ders alıp çıtayı aşmak için gayret sarf etmeye başlaması ile birlikte ibreyi kendisinden yana döndürdü. Daha sonra H.Ulusoy'un başkanlığı döneminde kazanılan şampiyonluk daha önceki yıllardaki söylemin de aslında tekzibiydi... F.Bahçe hedefini Avrupa'nın elit takımları arasına girmek olarak seçtiyse yerel itiş kakışla geçireceği, burada harcayacağı en ufak bir enerjisi dahi olmamalı. Sahadaki başarıyı kaldıraç olarak kullanıp gelirlerin daha da artırılması, kurumsal yapının tesisi, sosyal faaliyetler, üye sayısının 30-40 binli seviyelere ulaştırılması gibi daha çok yapılacak iş var ... Tek yön de bu olmalıdır.
|