|
|
|
|
"Bekçiye bırakmışlar"
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile Meclis Genel Kurulu'nda tartışmasına neden olan Çerçeve Belgenin Dışişleri Bakanlığı görevlileri tarafından 'partinin girişinde görev yapan bekçiye bırakıldığını' söyledi.
Baykal, "Bizim Meclis'te olduğumuz saatte, müzakerelerin hemen öncesinde adeta partinin kapısına atılmış" dedi. Baykal, Gül'ün belgeyi Genel Kurul'da vermesini ise, "fevkalade laubali bir yaklaşım" diye değerlendirdi.
Baykal, Meclis'te yaşadığı çerçeve belge atışmasının perde arkasını anlattı.
Gül'ün ısrarı karşısında Genel Kurul'da, "Sekreterimle görüştüm, belge gelmemiş" diyen Baykal, Dışişleri'nin belgeyi gönderdiğini kabul etti. Baykal, belgenin kendilerinin Meclis'te olduğu saatlerde gönderildiğini şöyle anlattı:
"Giriş kameralarla tespit edilmiş. Dışişleri görevlisi 14.00-14.30 arasında bir saatte genel merkeze geliyor, Ne genel başkan sekreteryasına, ne genel sekreter sekreteryasına ne de partinin evrak bürosuna çıkıyor. Girişteki görevliye, bekçiye bırakmış gitmiş. İmza bile almamış. Sonra 'aldınız mı' diye takibi bile yapılmamış. Bu iyi yöntem değil. Biz de o saatlerde Meclis'te müzakerelerin saat 15.00'de başlamasını bekliyoruz. Partimizin adeta kapısına atılan, bırakılan bir belgenin takibi nasıl yapılır."
Baykal, Başbakan Erdoğan'ın 'Belge internette vardı, oradan baksalardı" sözlerine de tepki gösterdi: "Biz zaten internete baktık. Ama belge ne zaman internete yansıdı? İmzalandıktan sonra yayınlandı. Demokratik terbiye onu gerektirir ki, ülkenin uzun vadeli geleceğini ilgilendiren karar alınırken, tartışmak, telkin almak, destek istemek, mutabakat sağlamak gerekir. Doğal olan budur. Bu olmamıştır. 4 Ekim sabahı internete çıktı, biz de oradan aldık. İngilizce yazılmış. Hangi milletvekili onu alacak da tercüme ettirip bilgi sahibi olacak?"
Baykal, Dışişleri Bakanı Gül'ün belgeyi Meclis'te vermek istemesini ise 'mahcubiyet' diye niteledi.
Baykal, o an yaşananları şöyle anlattı: "Dışişleri Bakanı böyle bir uygulamanın içinde yer almaktan çok mutlu değil. Paylaşmamış, görüş almamış. Belgeden Meclisteki milletvekillerinin haberi yok. 'Bunu biz size dağıttık' dedi uluorta. Almadık. Almışsak niye 'almadık' diyelim. Mahcubiyet içinde 'işte hazır almadıysanız vereyim' dedi. Bana uzaktı. Ben elimi uzatıp almadım. 'Almadım' diyene 'al' diye verecek . Fevkalade laubali bir yaklaşım. Bıraktı, ben 'Bu bilgilendirme mi oluyor geri al' dedim, geldi aldı."
(AA)
|
|
|
|
|
|
|
|
|