| |
|
|
AB'ye, AKP mi giriyor, acaba?..
"Şu ekrandaki yazıya bir bak" dedim, Haşmet'e.. "Seni de rahatsız ediyor mu?.. Yoksa ben mi abartıyorum.." NTV'de 90 Dakika çekimleri için Fuat Müdür'ün odasında toplanmışız.. Bir yandan son hazırlıklar yapılıyor, bir yandan, AB ile ilgili o kritik saatleri, karşımızda açık NTV kanalından anında izliyoruz.. Ekranın altında bir yazı belirdi.. "Erdoğan gelişmeleri AKP Genel Merkezi'nden izliyor" gibi bir şey.. Başbakan orda.. Dışişleri Bakanı orda.. AB görüşmecisi bakan orda.. Blair'in mesajını getiren ve onu temsil eden İngiliz büyükelçisi de orda.. Tüm görüşmeler, AKP Genel Merkezi'nden yönetiliyor, herşey orada olup bitiyor.. Çin'de, eski Sovyetler'de ve Demirperde ülkelerinde doğal.. Çünkü orada, cumhurbaşkanı, başbakan, bakanlar dahil tüm kurumlar göstermeliktir. Devleti "Parti" yönetir.. Komünist Partisi Genel Sekreteri (Yani lideri) ülkenin tek hakimidir. Peki AKP, Komünist Partisi mi?.. Devleti o mu yönetiyor?. İngiliz Büyükelçisi, Blair'in mesajını niye Başbakanlığa, Dışişleri Bakanlığı'na, Meclis'e değil de, AKP Genel Merkezi'ne götürüyor?.. Ben DP/ CHP devrinde büyüdüm. Birbirlerini yerlerdi. Ama konu Dış Politika olunca, hem de nasıl kenetlenirlerdi.. Bugün manzara ne?.. Güya en kritik gün, 3 Ekim.. 3 Ekim günü manzarai umumiye rezalet.. MHP tam tersine başı çekmiş bir gün evvel.. CHP, her zamanki gibi yok.. Deniz Baykal sırra kadem.. Ötekilerin adı bile geçmiyor.. Sokaktaki simit satan vatandaş konuşuyor.. Erkan Mumcu, Mehmet Ağar kimbilir nerde ne yapıyorlar.. Şimdi, Avrupa'ya, AKP Genel Merkezi önünden, kapalı kapılar ardından mesajları yollayacağımıza, gelişmeleri adı "Devlet" olan bir kurumda izleyip, tüm ülke kenetlenmiş görüntülerle, apaçık ortaya çıksak, ulusun morali zirveye varmaz mıydı?. Avrupa'ya daha net, daha kesin bir haber gitmez miydi?.. Meclis'te mesela.. Başbakan da orda, muhalefet liderleri de.. Tek bilek, tek yürek olmuş, gelişmeler izleniyor.. Bilgiler anında paylaşılıyor. Görüşler anında belirleniyor.. Tabii kararı, yetkili kurumlar verecek sonunda, kim ne derse desin. Onda şüphe yok.. O zaman niye yangından mal kaçırır gibi, tüm ülke insanını ayrı ayrı ilgilendiren gelişmeleri, devletten ve ulustan kaçırıp, bir partinin daracık odasına ve vizyonuna tıktık?.. Ülkede bir coşku, bir zafer havası var. Sanki aş pişti.. Pişmiş (!) aşa soğuk su katmamak için, fazla bir şey yazmak istemiyorum.. Olaylar boyunca da yazmama konusunda direndim. Yazmanın boş olduğunu düşünüyorum çünkü.. Çünkü bunların bizi içlerine almayacaklarına inancımda zerre eksilme yok.. Bir oyun devam ediyor. Çünkü devam etmesinde herkesin kendine göre bir menfaati var. Oyun pek çok hesaba, bizimkiler dahil, uygun düşüyor!..
|