Erdoğan'ın aldığı yetki...
AB ile müzakerelere başlama kararının ardından, Meclis'te dünkü hava şöyleydi: AK Parti'de 17 Aralık'ın aksine, "abartısız sevinç" vardı. CHP'de ise tonu değişmemiş tepki... ANAP ve DYP oldukça temkinli...
Good morning... Güne Meclis Grup toplantısı ile başlayan AK Parti'de Müzakere Çerçeve Belgesi'nde (MÇB) bazı sıkıntılı eşiklerin olduğu, mükemmel bir belge ile karşılaşılmadığı kabul görüyordu. Ancak, bir eşiğin aşılmış olmasının yarattığı mutluluk da gizlenmiyordu. Partideki durumu en iyi anlatan örnek Bingöl Milletvekili Feyzi Berdibek'in, Başbakan Erdoğan ile karşılaştığında yaptığı espride gizliydi. Aktardığına göre Berdibek, Erdoğan'la karşılaştığında, İngilizce olarak şöyle seslenmiş: "Başbakanım, good morning (Günaydın)..." Espri gün boyu, AK Parti milletvekillerinin "Selamünaleyküm" söyleminin yerine geçti.
Yetki alımı MÇB ile ilgili duruma gelince.. Devlet Bakanı Beşir Atalay ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in de dün söylediği gibi "olabileceklerin en iyisi..." Atalay şöyle dedi: "Belgede eleştirilen hazmetme kapasitesi 17 Aralık belgesinde de vardı. Diğer unsurlar da yer alıyordu. Sıkıntılı iki madde vardı, bir ara vazgeçelim noktasına geldik. Yapılan müzakerelerle o da aşıldı..." Sıkıntı da bilindiği gibi; "Müzakerenin ortak hedefi katılımdır" cümlesinin metinden çıkarılması ve Türkiye'nin NATO gibi örgütlerdeki veto hakkının kaldırılması... Bunun ötesinde "kabul edilemez cümleler" yok mu? Çiçek, soruyla yanıtı verdi: "Bir sıkıntı hissedersek, bizim müzakereleri durdurma hakkımız yok mu?" Peki, "Muhalefetin de vurguladığı gibi, Başbakan müzakereye başlama kararını kimseye danışmadan Dışişleri Bakanı ile birlikte mi aldı?" Atalay, "Bu diplomatlarımıza haksızlık olur" dedi ve önceki gün yaşadığı bir anı aktardı: "Bir kelime için diplomatlarımız saatlerce mücadele verdi. Sonunda o kelimeyi metinden çıkarmayı başardılar..." Çiçek ise daha önce yapılan Bakanlar Kurulu'nda da konunun tartışıldığını belirtmekle yetindi. Aktarıldığına göre Erdoğan önceki gün bakanlar ve parti yönetimini Genel Merkez'de topladığında şu soruyu yöneltmiş: "İki yolumuz var; ya belge üzerindeki iki çekincemiz karşılanacak, olmazsa Lüksemburg'a gitmeyeceğiz. Karar için yetki istiyorum..." Bakanlar da "hayırlı olsun" diyerek yetkiyi vermişler.
6 ay kazanıldı MÇB'ye dönersek; son dönemde AB'ye katılan ülkelerle karşılaştırıldığında Türkiye'ye yapılan haksızlık ortada. Müzakerenin ucu açık olması, serbest dolaşımın engellenmesi, müzakere bitmiş olsa bile AB'nin hazmetme kapasitesi şartı, ekonomik destekten 2014'e kadar mahrum kalmak gibi birçok unsur bunların arasında sayılabilir. Ancak, önceki gün öğle saatlerinde ve dünkü gelişmelere bakıldığında müzakerelere başlanmazsa nelerin olacağı da görüldü. Bir gün önce döviz aniden tırmanıp, borsa aşağı giderken, dün Merkez Bankası dövizdeki düşüşü engellemek için müdahalede bulunmak zorunda kaldı. Borsa, tarihinin zirvesini yaptı, Ereğli 2 milyar 770 milyon dolara satıldı. Bu durumun ne kadar süreceğine gelince.. AB ile Türkiye mevzuatının karşılaştırılmasının yapılacağı tarama süreci 20 Ekim'de başlayacak. Bu sürecin 6 aydan önce bitmesi beklenmiyor. Dolayısıyla müzakerelerin başlamasıyla Türkiye 6 ay daha kazandı. Ancak ocaktan sonra Avusturya'nın AB Dönem Başkanlığı başlayacak. Özetle, mart sonrasında daha sıkıntılı günler gelecek. Buna da başta hükümet olmak üzere, herkes hazırlıklı olmalı...
|