| |
Alkışlar Türkiye'ye
Tarihi cesurlar yapar! Gazi Paşa' nın yakın arkadaşlarıyla Samsun'a çıkarken yaptığı gibi.. Buna karşılık, "korku ticareti" yaparak tarihe geçmiş bir tek isim bulamazsınız. Korku, kirli ticaret sahiplerinin tarihte daima kullandıkları bir materyaldir.
Yakın tarihimiz çeşitli "ticaretler" ile maluldür. Birçok politik odak, bu ticaretler sayesinde var olagelmiştir. Sovyet uyduculuğundan tutun, antikomünizm ticaretine kadar! İslamcılık ticaretinden, "irtica geliyor" motiflerine kadar... 12 Eylül öncesinde, dernek şeklinde her sokakta açılan "devrim mağazalarına" karşılık, ülkücü milliyetçi akımların yükselişini anımsayın. Ve tabii ihtiyaç duyuldukça her dem piyasaya sürülen "Sevr sendromu" ticaretini hatırlayın! Son olarak, artık iyice yıpranmaya başlamış "etnik ayrılıkçılık" ticareti! Tek tek insanların birtakım endişe ve korkulara kapılması normaldir. Fakat bu korkuların "ticaret metaı" haline getirilmesi ayıptır, çirkindir.
Şimdi piyasada sürüm yapacak 2 yeni ticari mala dikkat edin. 1- Avrupa Birliği, Türkiye'yi hazmetmekten söz ediyor. Demek ki, asıl niyetleri bizi yemek! 2- Müzakereler ucu açık olarak başlıyor. Bizi oyalayacaklar sonra da hastiri çekecekler!
Bu iki malzeme sadece kişisel olarak "tuzu kuru tutmak" için veya iç politikada popülizm için kullanılacaktır. Çünkü onlar sadece, Türkiye'yi AB'den soğutarak ve toplumun sinirlerini bozarak yaşayabileceklerini biliyorlar. Tabii bu malları, "Türkiye'nin milli menfaatleri" ambalajı ile satmaya çalışacaklardır. Sakın kanmayın! Türkiye'nin milli menfaatleri, aslında AB'nin, "barışdemokrasi ve refah" projesi ile tam olarak örtüşmektedir. Jack Straw'ın gönderme yaptığı gibi, AB ile Türkiye'nin bugünkü "çıkar örtüşmesi", soğuk savaş dönemindeki antisovyetik ittifaktan daha da güçlü olarak tezahür etmektedir.
Doğası gereği her müzakerenin ucu açıktır. Çıkarlar örtüştükçe sürecin ucu kapanır. Tam tersi, "ucu kapalı" bir süreç de sonradan ucu açık hale gelebilir. "Hazmetmek" kelimesini ise, sofraya konulmuş kızarmış bir kuzunun mideye indirilmesi gibi anlamak içinse, zırcahil olmak gerekir. Ülkemizin yenilip yutulabileceğini düşünmek, Türkiye'ye hakarettir. Buradaki "hazmetmek" kelimesi, politik ve kültürel anlamda "soğurmayı" anlatmaktadır. Artık "ortak" olacak iki tarafın mükemmel bir uyum noktasına getirilmesini anlatır. AB, hangi Avrupa ülkesini yiyip bitirdi ki, bizi yesin? 3 Ekim akşamı hep birlikte izledik. Bütün Avrupa, cücük kadar Avusturya'yı ikna etmek için 36 saat uykusuz kaldı! Siz, bu kadar saygın ve hoşgörülü bir demokratik çabaya tanık oldunuz mu?
3 Ekim' de, ülkemiz için "barışdemokrasi ve refah devrimi" başladı. Başbakan Erdoğan'ın o gece ilk kez telaffuz ettiği üzere, "Avrupa Birliğimiz" için de yepyeni bir dönem başladı. 3 Ekim süreci, Türkiye'ye de, Avrupa'ya da daha fazla barışdemokrasi ve refah getirecektir. Halkıyla, aklı selim siyasetçileri ile ve demokrat aydınları ile Türkiye kocaman bir alkışı hak ediyor şimdi...
|