|
|
Ayın 1'i Kilisesi...
Nazara, gelinliğe, arabaya, eve, sağlığa, kısmeti açmaya... Geeel gel Ayın 1'i Kilisesi'ne geeel. Vallahi ben değil, her ayın birinde akın akın Unkapanı'ndaki Meryem Ana Kilisesi'ne giden ablalar dedi. Madem öyle biz de gidelim, dilek dileyip, dua edelim. Cumartesi sabah on birde kankam Ayben'le buluştuk. Hava sıcak. Bizi iki öpücüğe Unkapanı'na bırakacak manitam, evden çıkarayak "Uzun kollu giy, üşürsün" diye tutturdu. Menfaatimiz var ya, çıkardık tişörtü giydik uzun kolluyu tabii. Ayben dilekleri sıralamış, elindeki anahtarları sallıyor. "Ayboş anahtar ne iş?" Meğer her dilek için bir anahtar almak gerekiyormuş. E benim anahtarım yok, taklaya mı geldik yani? Hayır, kilisede anahtarlar tanesi elli kuruştan satılıyormuş. İyi.
BU NE KUYRUK? Ve manitam bizi Unkapanı'nda bırakır... İMÇ'nin yanındaki merdivenlerden indiniz mi, Meryem Ana Kilisesi sağ tarafta kalıyor. Üçerli, beşerli kadın grupları kiliseye koşuyorlar. Amaaan! Ramazan pidesi kuyruğu halt etsin. "Koş Ayben koş. Bu ne kalabalık yahu?" Ayben bilir kişi bakışını fırlatır "E biz ne dedik?" Kuyrukta bekle Allah bekle, uzun kollu da üstümde kurdeşen dökmeme çeyrek var. Hâlâ kilisenin dış kapısına bile varamadık. 15 dakika dikildikten sonra kapının önündeyiz. Abinin biri tezgah kurmuş. Her dileğe ayrı sembol satıyor. Misal nazara at nalı, evliliğe iç içe geçmiş alyans, şans için balık vs... "Abi en çok hangisi satılıyor?", "Evlilik tabii, sana da vereyim mi?" İstemem! (yan cebime tabii). Kuyrukta kaynatan kaynatana. Araya kaynak yapmaya çalışanlar da fırça yiyip, kuyruğun dibine postalanıyor. Genç kızlar önce evlilik sonra iş, anneler kızlarına iyi bir kısmet ve iş, kendilerine sağlık, bazısı ev-araba... Nihayet kiliseye girebildik. Önce her dilek için bir anahtar alıyorsunuz. Benim gibi tuttuğunuz dileği unutmazsanız daha iyi olur tabii. Ayrıca dileğinizin olması için üç ay arka arkaya gelmeniz gerekiyormuş, aklınızda bulunsun. Neyse... Anahtarları alınca taşlara, duvardaki resimlere sürüyor ve kilitleri açar gibi yapıyorsunuz. Kısmetiniz açılsın hesabı. Ama bazıları bu eyleme kızıyorlar. Ne gerek varmış. Ben çömezim bilmem valla.
'OĞLUMA KISMET' Anahtarın ardından mum alıyorsun. Yakıp, dua ediyorsun. Aşağı kattaki çeşmelerden su doldurup evde içenler de var. Sıra kendini papaza okutma kuyruğunda. Önümde esmer, kısa saçlı, edebiyat öğretmeni kılıklı bir kadın yanında Mehmet Okur tipli oğlu! Meraklıyım sordum tabii "Pardon sizin dileğiniz nedir?" Çocuk kem küm... Anne oğlunu dürterek; "Bak, ben sana demedim mi burada dilekler gerçekleşiyor diye, biz oğluma evlilik diledik de..." Aybenim yetiş! Günün sonunda ha kilisede, ha evde önemli olan bir şeye gerçekten inanmak sanki. Anneannemin dediği gibi "Gönülden dilersen Allah verir evladım..." Hepsini mi? Amin, amin!
|