|
|
Masal kahramanı günlükleri-4
PİNOKYO Sevgili Günlük, Bu Gepetto Usta var ya, iyice çığrından çıktı, iyice kayışı koparttı! Bunadı mı nedir? Taktı "Senin sünnet zamanın geldi" diye. Geçen sabah az daha kıl testeresiyle benim aletin ucundan azıcık talaş çıkartıyordu. Son anda fark ettim. Yaşına başına bakmadan kafayı koydum bunun suratına... Sünnet olacak olsam, çağırırım ünlülerin sünnetçisi Kemal Özkan'ı, olur da biter maşallah, sana ne oluyor? Koskoca Pinokyo'yum ben be! Sen sünneti düşüneceğine bünyeye dadanan tahta kurularına çare bul. Benim anlamadığım, madem konuşan kukla yapıyorsun be adam; şu işi fabrikasyona döksene! Neden ufacık marangozhanede ömür tüketiyorsun, paranın dibine vursana. Ama yok, sünepe gelmiş sinameki gidecek... Sanki kardeş istemem diyen var. Kanka olurlar bana fena mı? Bir de şu bitmek bilmeyen yalan söyleme burnun uzar geyiği... Sürekli dilinde bu. Madem dizaynı sen yapıyorsun, yalan söylenince uzayan burun niye yapıyorsun?! Ayrıca bırak uzasın. Dışarıda uzayan burnuma meraklı cıvırlarla yaşadıklarımı birebir anlatsam Gepetto'nun kalbi taşımayacak, bilmiyor. Cebime beş kuruş koyduğu da yok. Hem yalan söylemeyip ne yapayım? Beni eve atıp 'yalan söyle Pinokyo' diye yalvaran yaşı geçkin hatunlardan kazandığım paralar olmasa nasıl yaşarım?! Haa, diyeceksin ki yolun yol değil, haklısın! Ben çok mu memnunum sanıyorsun burnumu olmayacak işlere sokmaya?! Ama durum bu. Ey yumurtaya can veren rabbim; azıcık şu tahta kuluna da bir can ver de bitsin bu ızdırap!
KELOĞLAN Sevgili Günlük, Ben bir garip Keloğlan'ım. Biliyorum yeni bir şey değil ama bir kez daha belirteyim istedim. Bu aralar moralim çok bozuk, çoook... Benim derdim bitmeyecek mi ya?! Onca yıldır padişahın kızını almak için çekmedik ızdırap bırakmadım. Aykız'ı alıcam diye çıkmadığım dağ tepe kalmadı. Anka kuşunun yumurtası diye tutturdu padişah. Bulduk getirdik. Ben kızı verecek sanıyorum adi adam sen tut yumurtayı kırdır tavaya, gözümün önünde bir güzel mideye indir. Ulan insan bir lokma da usulen teklif eder. Ama nerdeeee? Buldu ya salağı, kızı verecem ayağına sadistliğini bende tatmin ediyor. Yok onu bul getir, yok bunu bul getir. Neyse buna alıştık artık. Benim asıl derdim başka. Yeni bir filmim çekiliyormuş, beni Mehmet Ali Erbil canlandırıyormuş. Düşünebiliyor musun?! Tamam, Yul Bryner'larda falan gözüm yok ama Erbil de olmaz yani. Bi kere bu adam Aykız'la evlenebilmek için böyle gıllıgışlı işlere girişmez ki... Zora gelmez. Zaten iki de bir evlenip boşanıyor. Padişahın kızını 2 ayda boşamazsa, ben de bir şey bilmiyorum. Eee ne olacak o zaman?! Bu şimdi padişaha "Eneee" der, "Enana da dale, babana da dale don dale!" diye garip espriler yapar. Sonunda padişahın kucağına falan oturunca, adam da haklı olarak Keloğlan'ın; yani benim kelleyi uçurur. Ayrıyeten Kara Prens'e niye karşı olayım ki? Kara Prens kim; Özcan Deniz! Ben Özcan'a bayılırım, kendisi Seymen Ağa'dır. Koskoca ağayı Kara Prens yapmışlar. Bu da yetmiyormuş gibi anam da tutturmuş "Böyle padişahın eziyetleriyle olmaz gidip katılalım şu gelin kaynana yarışmalarına. Oradan bul kendine bir kız" diyor. Semra'nın oğlu Ata gibi olacak sonum diye korkuyorum.
|