Çapsız meleğin mumu
Alman seçimlerinin en önemli sonuçlarından biri, AB'nin ' demir meleği' olmaya soyunan Angela Merkel'in çapsızlığının tescilidir. Hem de Hıristiyan Demokrat tabanın aşırıları çağrıştıran söylemlerinde gerileme olmadan bu dengeyi sağlayan merkezdeki ' sağduyu nöbetçileri'dir. Zihinlerine Nazi ateşinden kıvılcımlar sıçramış gibi görünen Merkel liderliğindeki CDU tabanı ve lideri genelde yabancılar, özelde Türkler için kaygı kaynağıydı. Tabii ki yabancı düşmanlığı iddialarını şiddetle reddediyor, Türkiye'nin AB üyeliğine karşı çıkışlarını da sözde gerçekçi değerlendirmelere dayandırıyorlardı. Fakat bu perdeleme, her Alman siyasetçi ile aşırılık arasında sadece ince bir zar olduğu yolundaki genellemeci şüpheyi dağıtmaya yetmiyor. Keskin bakabilenler, lanetlik ' Yahudi Soykırımı' sabıkasından ötürü Hıristiyan Demokratlar'ın da derin Germen hülyaları ile güncel dünya gerçekleri arasında geçit oluşturacak bir tür ' Avrupai takiyye' tüneli geliştirdiklerini görürler. Hıristiyan Demokratlar'ın kökten aşırılarınkine yaklaşan Haçlı-milliyetçi duygu ve düşüncelerinde bir değişim olmamış ama ortalama merkez sağ seçmen Merkel'in çapsızlığını fark edince elini geri çekmiştir. Makul insanların bu keskin sağcı bayanın çapsızlığını kavraması için sandık öncesi televizyonda yapılan tartışma yetecekti. İki başbakan adayı Schröder ve Merkel'in halk önünde yarışmaları, devlet adamı ile lafazan (=demagog) arasında siyasetin ' asimetrik savaş'ına sahne oldu. Burada Alman toplumu için ciddi bir sağlık göstergesi ortaya çıktı. Bu, merkezin ideolojik şartlanmadan sakınabilen kesimidir. Merkez sağ ile merkez solun birbirleriyle sınırdaş olduğu yerdeki denge hattını bu kesim oluşturur. O öyle bir seçmen kitlesidir ki, kendi dünya görüşünü önemsediği için şu veya bu partiye bir adım yakın durduğu halde genel şartları ve bilhassa başbakan adayının çapını ve güvenilirliğini sağlıklı değerlendirmeye çalışır, oyunu vereceği zaman güncel rüzgarlara ve yükselen dalgalara kapılmaz. Toplumun sağduyu nöbetçileri bunlardır. Hangi ülkede merkezdeki bu olgun ve ergin çekirdek dengeleri değiştirebilecek oranlarda ise orada güncel siyasi istikrar bozulsa bile milli istikrar korunur. Onun içindir ki bu seçim sonuçlarını Almanya için sağlık göstergesi sayıyorum. Toplumun sağduyulu çekirdeği kof bir siyasetçinin ' demir melek' karakteriyle başrol oynama tasarısını tasfiye etmiştir.
Sık sık kerameti vurgulanan Türk seçmeni ise bu açıdan ne haldedir? Bizim ' sağduyu nöbetçileri'miz şimdiye kadar ne etmiş ve etmektedir? Halk yağcılarına bakarsanız bizimki de mükemmeldir. Hatta bazıları Hakk ile halkı birbirine karıştırır; ' Mevla görelim neyler / Neylerse güzel eyler' der gibi ' Halkımız görelim neyler / Neylerse güzel eyler' demeye getirir. Şahsen bu kabule katılmadığımı defalarca belirtmişimdir. Görüntüye ve saplantıya göre oy verenlerin ezici çoğunlukta olduğu bir toplumda halkın seçimlerini pek anlamlı bulmam. Kimin neyi, nasıl yapacağını sormadan oy veren kitlelerin sandıktan çıkan tercihleri fikrimce ' milli irade'yi değil, yığınların takıntı toplamları nı yansıtır. Şimdilik geliştirebildiğimiz en uygulanabilir ' muhalefetli yönetim' tarzı olduğu için demokrasiyi ve sandığı elbette önemsiyorum. Sadece kutsamadığımı, özellikle de bizdekini saygın bile bulmadığımı vurguluyorum. Kaldı ki bütün dünyada seçilmenin gittikçe artan maliyeti ve sahteciliği kusursuzlaştıran kampanyalar yüzünden sandıktan ' milli irade' değil ' sermayenin iradesi' çıkmaktadır. Bizde, Almanya'daki denge kesimini oluşturan sağduyu nöbetçileri kayıp. Merkel benzeri bir çapsızlık sınavını ilk bayan başbakan deneyceğizimiz sayesinde yaşadığımızı hatırlayanlar çoktur. Kendileri televizyon terazilerinde çocuksu gafları ile dibe çöktüğü halde nispeten daha çaplı liderleri geride bırakabilmiştir. Çapsızı tasfiye edecek ' sağduyu nöbetçileri'nden yoksun toplumların vay haline.
|