| |
Hükümet içinde zıt dinamikler
Tüpraş'ın yüzde 14.76 hissesinin borsada satışı konusunda Başbakan Yardımcısı Şener ile Maliye Bakanı Unakıtan'ın zıt görüşleri savunmalarına hiç şaşırmadık... Çünkü hükümet tüm önemli konularda bu çelişkiyi sergiliyor. Bunun son örneği terörle mücadele yasasında görülmedi mi?.
Bir şeyin adını koyalım: Tüpraş'ın yüzde 51 hissesinin ihaleyle satışı şeffaf, kamu vicdanında hiçbir soru işareti doğurmayan, adam gibi özelleştirmedir. Tüpraş'ın yüzde 14.76'lık hissesinin Global Menkul Kıymetler aracılığıyla borsada İsrailli yatırımcı Sami Ofer satışı ise, en utanç verici örnekleri eski Rusya Devlet Başkanı Boris Yeltsin döneminde görülen ahbap-çavuş usulü özelleştirme dir. Başkan Vladimir Putin şimdi o özelleştirmelerin hesabını soruyor, yağmalanan kaynakların, çok büyük bölümü (en az 200 milyar dolar) Rusya dışına çıkarılmış gayrimeşru servetlerin izini sürmeye çalışıyor. Yanlış anlaşılmasın; Global-Ofer olayında ahbap-çavuş ilişkileriyle oluşmuş ya da örülmüş çevrelere kıyak yapıldığını, rant sağlandığıni iddia etmiyoruz . Asla! Sadece satış yönteminin ahbapçavuş anlayışıyla, o anlayışın sürüklediği kaçınılmaz zemin olan savruklukla, "Ben yaptım oldu" aldırmazlığıyla, hatta aymazlığıyla yürütülüp sonuçlandırıldığını söylemek istiyoruz. Ve bu anlayışın vicdanlarda rahatsızlık yarattığını vurgulamaya çalışıyoruz. Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in SABAH'a yaptığı değerlendirmeler rahatsızlığın sadece bize ve kamuoyunun geniş bir bölümüne özgü bir duygu olmadığını gösteriyor. Abdullah Gül başkanlığında kurulan ilk AK Parti hükümetinde özelleştirmeden de sorumlu olan Şener, kendi döneminde hiç borsada toptan satış yoluyla özelleştirme yoluna başvurulmadığını belirterek ve "Ben olsam öyle yapmazdım" diyerek, bu işte -en hafif ifadeyle- bir terslik olduğunu ima ediyor. Özelleştirmenin günümüzdeki sorumlusu Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ise Sami Ofer'e satışın "Babalar gibi" arkasında duruyor. Gerekçesi de şeytana bile pabucu ters giydirecek cinsten: O zaman o yüzde 14.76'lık hisse borsada satılmasaymış, şimdi bedavaya gidecekmiş! Çünkü yüzde 51'lik hisseye 4 milyar 1450 milyon dolar ödeyen KoçShell ortak girişim grubu, yüzde 65.76'lık hisseye de aynı fiyatı verecekmiş! İnandıysanız, ikna olduysanız, sorun yok!
Birbirini sıfırlamak teorisi "Böylesine taban tabana zıt fikirler nasıl aynı hükümet içinde barınabilir" diye şaşıracaklara, bunun ne ilk örnek olduğunu, ne de son olacağını hatırlatalım. Bakın, şu sıralar terörle mücadeleye yeni yasal önlemler tartışmasında da aynı tablo olanca zenginliğiyle sergilenmiyor mu? Adalet Bakanı Cemil Çiçek bir yandan taslak hazırlatıyor, bir yandan da "Terörle mücadele için yeni bir yasaya ihtiyaç yok" diyor. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Mir Dengir Fırat "Özgürlüklerden, demokratik kazanımlardan geri adım atılmayacak. Şurası-burası taslak hazırlayabilir ama patron biziz" diyor, sonra da yeni bir taslak için kaleme sarılıyor. Başbakan Erdoğan artık Türkiye'nin değiştiğini ifade ediyor, ardından "Polisin elini güçlendirmek gerekiyor" diyebiliyor. Erdoğan başkanlığında yapılan AK Parti MKYK'sında konuyla ilgili derinleme tartışmalardan sonra "Yeni bir yasaya ihtiyaç olmadığı sonucuna varıldığı" açıklanıyor. Hemen ardından Erdoğan, ABD yolunda "Bu yasanın mutlaka çıkması gerektiğini" söyleyebiliyor. Doğrusu içimizde hükümet ve iktidar partisi içinde bu farklı duruşların bilinçli bir strateji olduğu kuşkusu uyandı. Zıt dinamikler birbirlerinin etkisini sıfırlıyor. Sonunda bir de bakıyorsunuz, ortada hiçbir şey yok. Ve de herkes birbirine "Sahi biz neyi tartışıyorduk" diye soruyor. Erdoğan'ın "Demokrasinin gereği" dediği şey bu olsa gerek! Yaşasın demokrasi!
|