Ah bir de Ordu'yu özelleştirebilsek
Şimdiye kadar becerdiğimiz (!) en büyük ikinci özelleştirme ihalesi ile ilgili olarak gazetenin biri, çok anlamlı (!) bir ' iktisadi magazin kılçığı' bulmuş. Buna göre Tüpraş ihalesinde rakiplerini ezip geçen Koç'u meğer OYAK gaza getirmiş: - OYAK Genel Müdürü Coşkun Ulusoy, Koç ve Sabancı'nın önünde koşmaya başladıklarını açıklamıştı. Ulusoy, bu iki gruptan daha küçük olduklarını belirttikten sonra şu benzetmeyi yapmıştı: 'Sabancı'nın elinde 4 dönüm, Koç'un elinde 2 dönüm, OYAK'ın elinde 1 dönüm tarla var. Biz 1 dönüm tarlayla iki güzide kuruluşumuzu kârlılıkta geride bırakıyoruz. Belli ki bazı çevreler OYAK'ın kaybetmesinden pek hoşnut. Ordu mensuplarının tasarruf kurumu OYAK ihaleyi kazansaydı kamu malı bir anlamda yine kamuda mı kalacaktı? Piyasalardaki ' askeri etken' olarak OYAK'ı hazmedemeyenlere göre Tüpraş'ın bu kuruluşta kalması liberalizme ve demokrasiye indirilmiş yeni bir ' darbe' anlamı taşıyacaktı! Lakin piyasalardaki ' yabancı etken' neyimizi satın alırsa alsın, küresellik, liberallik ve demokratlık icabı kutsaldır! İsterse bu ' yabancı etken' ABD askerlerinin tasarruflarını veya CIA işi kirli operasyon gelirlerini nemalandıran fonlar olsun! Hatta mesela küresel sermayenin milli piyasalardaki yasal hortumcuları gelse, biz de Ordu'yu özelleştirip onlara satsak ne büyük bir liberal zafer kazanırız?! Telekom ihalesi ile ilgili yazılarımın üçüncüsünde ' itiraf gibi düzeltme' diye özetlediğim ' kepazelik belgesi' için tarihe düşülmüş kayıt hala askıdadır. Yine de hayra yoralım ve ' hadise yargı sürecinde olduğu için yetkililer işin üstüne fazla laf koymadılar' diyelim. O belge askıda dururken, görünürde pek parlak (!) Tüpraş özelleştirmesi ile caka satan acar siyasetçi ve bürokratlar, aslında küresel hortumculuğun yerel ideologluğu ile övünmektedirler. Oysa bu zevat daha önceki ihalede sadece bir küsur milyar dolarlık fiyatla aynı Tüpraş'ı nasıl satabildiklerini hiçbir şekilde açıklayamayacakları için övünmek yerine utançtan başlarına çuval geçirmelidirler. Kimse ' Tüpraş'ın değeri o zaman öyleydi, şimdi böyle' diye üç paralık piyasa dolması ile önceki dalaverenin üstüne bir bardak soğuk su içebileceğini sanmasın. O pislik bir gün açığa çıkacaktır.
Yılda 500 milyon dolar kâr eden, 15 milyar dolardan fazla cirosu olan, 8 milyar dolarlık katma değer yaratan tekel konumundaki bir kamu kuruluşunun, verimlilik açısından KİT'lerden farksız şu veya bu HİT'e ( Holding İktisadi Teşebbüsü) satılması liberal mantıkla bağdaşıyor mu? Buna özelleştirme mi denir, KİT'İ HİT'LEŞTİRME mi? Tekel nitelikli KİT'i kamunun elinden alıp şu veya bu HİT'e veriyoruz. Bir sektör ille tekel kalacaksa bunun kamuda mı, yoksa kötü yönetilen KİT'ler gibi hantallaşabilecek şu veya bu HİT'te mi olması tercih edilmelidir? Nicedir küresel petrol hortumcuları tarafından dayatılan düzenlemenin son ayağı Tüpraş oluyor. Türkiye artık petrol arayıp bulabilecek ülke olmaktan çıkmıştır! Önce kamuya ait petrol dağıtım şirketinin, şimdi de Tüpraş'ın satılması konuyu azçok bilgi sahibi herkese tek hüküm verdirir: Türkiye'nin altında muazzam petrol kaynakları keşfedilse bile bunları asla kendimiz işletemeyeceğiz. Herhangi bir uydu ülke gibi yerin altındaki öz servetimizi küresel petrol karteline bırakıp kırıntısıyla avunacağız. 'Eh zaten altımızda petrol keşfedilmeyecek, dolayısıyla kaybedeceğimiz bir şey zaten yok' denebilir. Peki kazancımız ne olacak? Azmanlaşan dış ticaret açığını kapatmada kolaylık sağlıyoruz. Borç faizinin yutmaya devam ettiği devlet ambarına uçup gidecek 4 milyar dolar daha boşaltacağımız için bayram edebiliyoruz. Hemen her kamu kurumu stratejik boyutuna bakmadansatışa sunabildiğimize göre acaba Ordu'yu da özelleştirme konusu yapabilir miyiz? - Ona da 3 Ekim'den sonra bakarız, hele şu Rum deresini bir geçelim.
|