Yatağanlılara manevi tazminat yok
Yargıtay, Yatağan Termik Santralı'nın çevreye verdiği zarar nedeniyle manevi tazminat ödenmesi istemini yerinde görmedi. Yüksek mahkeme, Yatağan Belediye Başkanı Haşmet Işık'ın manevi tazminat istemini reddeden mahkeme kararını onadı.
Işık, Yatağan Asliye Hukuk Hakimliği'nde açtığı davada, Elektrik Üretim Anonim Şirketi (EÜAŞ) sorumluluğunda faaliyet gösteren Yatağan Termik Santralı'nın çevreye zarar verdiğini, mahkeme kararına rağmen tam kapasite çalışmaya devam ettiğini belirterek, kendisi, ailesi, hemşehrileri ve kenti açısından
derin üzüntü, endişe, eleme yol açtığını ileri sürdü. Bu zararlı faaliyetin Anayasal temel hakları ihlal ederek bireyin kişilik haklarına ağır saldırıda bulunduğunu ileri süren Işık, manevi tazminat istedi.
Mahkeme, ''Davanın, Borçlar Kanunu'na göre açıldığını, istemin maddi zarara yönelik olduğunu, böyle bir zararın da oluşmadığı'' gerekçesiyle manevi tazminat istemini reddetti.
Işık, kararı temyiz edince dosya Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'ne geldi. Daire, Başkan Bilal Kartal'ın karşı oyuyla yerel mahkemenin kararını oyçokluğu ile onadı.
4. Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin delilleri değerlendirmesinde bir isabetsizlik olmadığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğuna işaret ederek, yerel mahkemenin kararını onadı.
KARTAL'IN KARŞI OYU
4. Hukuk Dairesi Başkanı Bilal Kartal, karşı oy yazısında, davanın çevrenin kirletilmesi sonucu uğranılan manevi zararın ödetilmesine ilişkin olduğuna dikkati çekti.
Davacının, 'çevresel zarar nedeniyle değil, çevrenin kirletilmesi sonucu uğradığı zararı istediğine'' işaret eden Kartal, ''Çevre insanı etkileyen dış koşulların bütünüdür. Çevre hakkının varlığı insan haklarının temelini oluşturur'' dedi.
Somut olayda davacının ''maddi değil'', ''manevi zararının'' karşılanmasını istediğini kaydeden Kartal, bu açıdan yerel mahkemenin davayı ''maddi tazminat'' gibi nitelemesinin doğru olmadığını vurguladı.
Çevre Kanunu'nun doğayı kirletenin ve bozanın kusursuz sorumlu olduğu kuralını getirdiğini ifade eden Kartal, özetle şu görüşlere yer verdi:
''Ayrıca verilen zararın da genel hükümlere göre ödetilmesi gerektiğidir. Bundan şu ilkler çıkabilir: Kirleten öder ve önleyicilik ilkesidir. Ayrıca yasa kusursuz sorumluluk ilkesini getirmiştir. Doğan zarardan dolayı kusurunun bulunmadığını, zarar veren yani davalı kanıtlayacaktır. Olayda, zararın varlığı sabittir, diğer bir anlatımla santralın yarattığı çevre kirliliği delillerle sabittir. Bunun aksi davalı tarafından ispat edilememiştir.''
Bilal Kartal, böyle bir ortamda yaşayanların psikolojik kişilik değerlerinin etkilenmeyeceğinin söylenemeyeceğine işaret ederek, ''Endişe, korku, tedirginlik içinde sürdürülen bir yaşamın, sağlık üzerindeki etkileri bilinen bir gerçektir. Bu da davacının sosyal ve fiziki hatta duygusal kişilik değerlerinin saldırıya uğradığı sonucunu doğurur'' tespitini yaptı.
(AA)
|