Hukuk yoluyla mücadele
Kamuoyunda öyle bir hava var ki, sanki terörle mücadele yasası henüz çıkmadığı için, terörle mücadele mümkün değil. Örneğin birçok gazete okuru, PKK propagandasının artık yasak olmadığını, Avrupa Birliği'nin uyum yasaları nedeniyle isteyenin Öcalan posteri ya da PKK flaması taşıyabildiğini düşünüyor. Sanki polis ve güvenlik güçlerinin eli kolu bağlı Bu yüzden de 33 kişilik bir heyet tarafından hazırlanan terörle mücadele yasası, hararetle bekleniyor: "Çıksa da güvenlik güçleri PKK'nın mevcut atağını engelleyebilecek hukuki zemini bulsa" ! Ancak bu noktada Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in önemli bir hatırlatması var. Mevcut yasalar, terörle mücadele ve PKK propagandasını tereddüde maruz bırakmayacak şekilde yasaklıyor. Bugün yeni bir yasa çıkması bile, PKK bir suç örgütü, PKK flaması taşımak yasak. Aynı şekilde Öcalan posteri taşımak da örgüt propagandası sayıldığı için kanuna aykırı. Merak edenler, mevcut ceza kanununun "Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak" konusundaki 220'inci maddesine bakabilirler. Mevcut yasalar zaten güvenlik güçlerine acil durumlarda ve suç işlenirken müdahale etme hakkı veriyor. Söz konusu madde ise, ayrıca "Örgütün veya amacının propagandasını yapan kişi" nin bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına maruz kalacağını söylüyor. Tabii yeni hazırlanmakta olan terörle mücadele yasası da bu konuda ekstra önlemler getiriyor. Adalet, İçişleri, Emniyet ve Genelkurmay'dan oluşan 33 kişilik heyetin son noktaya getirdiği çalışma, öncelikle teröre bir tanım getiriyor. Bu tanım, daha önceki yasalardan farklı olarak "uluslararası terör" ü de kapsayacak şekilde genişletilmiş. Kurulun askeri üyeleri, poster, flama, tshirt gibi propaganda unsurlarının, bir bir isim vererek yasaklanmasını istiyor. Hükümet kanadı ise, yasada bunların tek tek sayılmasına gerek olmadığı, propaganda konusundaki yasaların zaten yeterli olduğu görüşünde. Peki ne olacak? Bir yetkiliye göre "Kimileri caminin minaresi eğri diyor. Aslında eğri değil. Ama biz yine de insanları memnun etmek için ip bağlayıp biraz çekiştireceğiz." Tüm bunlar terörle mücadelenin hukuki altyapısıyla ilgili. Peki ya kamuoyunun beklentileri? Neden günlerdir sanki emniyet güçleri PKK gösterilerine müdahale etmiyor, örgütle mücadele konusunda hukuki boşluk var gibi bir hava var medyada? Bir emniyet yetkilisine sorduğumda, "Polis ne yapması gerektiğini, ne yaparsa yasal olacağını bilmiyor. Yeni ceza kanunları konusunda kafalar hala karışık" diyor. Oysa olmamalı. Yasalar net. Üstelik Pazar günkü olaylara katılanların bir çoğu da yavaş yavaş gözaltına alınmaya başlandı. Demek ki ortada her şeyden önemli bir "psikolojik" sorun var. İmaj sorunu. Bunu en etkin biçimde DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar dillendiriyor. Ağar'a göre kitlelerin göstericilerle temasına izin verilmemeli. Çünkü bu "milletin ayranının kabarmasına," terörle mücadelede hükümetin etkisiz olduğu izlenimini körüklüyor. İnsanlar, güvenlik birimlerinin PKK ile mücadele etmekte yetersiz kaldığını düşündükleri ölçüde, "adaleti kendi ellerine alma" yoluna gidiyor. PKK'lı olduğunu düşündükleri insanları "cezalandırma" yoluna gidiyorlar. Bu yüzden de toplumsal olaylar artık etnik öfke gösterilerine dönüşebiliyor. Ağar'a göre yapılması gereken, bu "cezalandırma" işini zaten devletin yapacağı konusunda insanlara güven vermek.
|