Collezione'un sahibi Akyiğit, Rus, Çin ve Hintli tüketicinin karşısına önce Avrupa'da çıkacak, sonra ayağına gidecek.
1987 yılında ilk mağazasını açıncaya kadar geçen sürede binlerce mağaza vitrini hazırlayan, neyin ne kadar hızla satıldığını, gençlerin hangi ürüne ne kadar süreyle baktıklarını gözleyen Collezione'nin sahibi Ekrem Akyiğit, yine tüketicinin psikolojisinden hareketle dünyaya açılacak. Türkiye'de şu anda 75 mağazası bulunan, 2005 sonunda mağaza sayısını 85'e, cirosunu 170 milyon YTL'ye çıkarmayı hedefleyen Collezione, yurtdışında da 22 ülkede 39 satış noktasında tüketiciye ulaşıyor. İhracatı 2007'de toplam satışın yüzde 50'sine çıkarmayı hedefleyen Akyiğit, bunun için Çin, Hindistan ve Rusya'da mağaza açmak istiyor. Ama önce oradaki tüketiciyi en zayıf yerinden yakalamanın peşinde. Diyor ki, "Önce bizi dünyanın moda merkezlerinde görsünler, yani Milano'da, Paris'te, New York'ta. Ondan sonra onların ülkesine gittiğimizde daha kolay seçerler." Bu üç şehirde mülkü kendine ait olan Collezione mağazaları açmak isteyen Ekrem Akyiğit, bunun için 50 milyon dolar gerektiğini hesaplamış. Bu parayı da 2007'de halka açılarak elde etmeyi istiyor. "Tamamı gelmezse de bankalarla kredi anlaşması yaparız" diyor.
* Yeni fabrika yatırımınızı anlatır mısınız? Akyiğit Tekstil'in Kırklareli'ndeki üretim tesisi sayısını üçe çıkardık. Organize Sanayi Bölgesi'ndeki 20 bin metrakare kapalı alana sahip bu tesis halen varolan tesislere ek olarak yapıldı. Toplam 2 milyon 700 bin adet dokuma örme- kesim kapasitesine sahip bu fabrikada 840 bin adet triko üretim ve paketleme yapılıyor.
* Fabrika niçin Kırklareli'- nde? Üretimde verim almak içinçalışanların uzun süre sizinle olması gerekiyor. İstanbul'- da üretim yaptığınızda çalışanların iyi olanları zaman içinde başka şirketlere transfer oluyor. Ama Kırklareli'nde böyle bir şey yok ve sadakat var, çünkü herkesin evi barkı orada ve başka yere gitmiyor. Ayrıca orada sosyal alanlar da yaratabiliyorsunuz, arazi maliyetleri düşük.
SIRA GIDAYA GELDİ * Hazırgiyimden sonra gıdaya ilgi duydunuz. Bu nereden çıktı? Ben İstanbul Sanayi Odası üyesiyim. Orada Erdal Bahçıvan ve Okan Oğuz bir toplantıda tarım işine girdiklerini anlatıyorlardı. Ben de merak salıp inceledim, hazır giyimdeki mantığı gıdaya uygulayarak başarabileceğime inandım. Önce küçük bir alanda hayvancılığa girmeyi düşündüm. Sonra Sarmısaklı Tarım İşletmesi'nin elindeki Alpullu Şeker Fabrikası'nı duydum. Burada 1998'den beri tarım ve hayvancılık var. Toplam alanı 17 milyon metrekare. Oradaki insanlarla görüştük ve eğitimsiz olduklarını gördük. Onları organize edecek birisi gerekiyordu. Şimde 17 milyon metrekareyi alıp 1 milyon metrekaresini ayırıp Kırklareli'- deki çiftçileri bulayım, onlara canlı hayvan vereyim, onlar bu hayvanlara baksın, ben 16 milyonu ekip yemini satayım. Onlardan alan ürünü ben alıp oradaki bir tesiste işleyip satayım. Sonra arada bir fabrika kurayıp sucuk, sosis, salam ve peynir de yapayım. Türkiye'- de böyle bir tesis yok şu anda. Bir ihale oldu Sarmısaklı'da biz girdik. İptal oldu, ikinci ihaleyi bekliyoruz. Artık Collezione kurumsallaştı, beni burada yapacak şeyim kalmadı.