Alt komşum Bombacı çıktı
Zeytinburnu'ndaki bir evde patlayan bomba hayatın tam ortasına düştü. Harabeye dönen apartmanın sakinleri ilk kez konuştu.
Korkunç Patlama Yenidoğan Sokak'taki Gümüşkazma Apartmanı'nda oturanlar birinci kat komşularının dairesinde hazırlanan bombadan habersizdi.
Eşyalar Uçtu 8 Ağustos'ta öğle saatlerindeki patlamada iki bombacı öldü, 3 bina harabeye döndü. Eşyalar havaya uçtu, duvarlar yıkıldı.
Bu Bir Mucize Akçay ailesinden 4 kişi patlamanın olduğu dairenin bir üst katında her şeyden habersiz yaşıyordu. Mucize eseri hepsi kurtuldu.
Komşumuz bomba yapıyormuş
8 Ağustos pazartesi günü saat 11.40'ta Gümüşkazma Apartmanı'nda patlayan bomba, ortalığı harabeye çevirdi. Tüm apartman sakinleri gibi Akçay ailesi de hayatta ama hiçbir şey eskisi gibi değil.
Zeytinburnu, Yenidoğan 42/6. sokaktaki beş katlı Gümüşkazma Apartmanı'nda o gün her şey yolunda gözüküyordu. Beş katlı binanın sekiz dairesinde en az beş altı kişilik kalabalık aileler yaşıyordu. Ve hiç kimse apartmanlarının birinci katında bomba hazırlandığını tahmin edemezdi. Ne olduysa pazartesi günü saat 11.40'da oldu. Bomba hazırladığı tahmin edilen iki terörist kendi canlarına da malolacak bir hata yaptı ve patlama meydana geldi. Saniyenin binde birinde ortaya çıkan şiddet ve hasar inanılacak gibi değildi. Ani yükselen sıcaklıkla hareket eden hava dalgası önce ön ve arka caddeye bakan pencerelere yüklendi. Bu inanılmaz basınçla evin her iki sokağa bakan iki katında birden camlar tuzla buz oldu, çerçeveler yerinden sökülerek sokağa indi. Patlama kapalı yerde gerçekleştiği için dalgalar halinde büyüyen basınç duvarları, tavanı ve yer döşemesini yerle bir etti. Birkaç saniye içinde tuğlalar yerinden fırlayarak betona saplanmış, dolaplar havada uçuşmuş, duvarlar yıkıldığı için yan yana üç daire neredeyse koskocaman tek bir daireye dönüşmüş, kolonlar yerinden oynamıştı... Ancak santimetrekareye kilolarca büyüklükte basınç yaratan ve saniyede binlerce metre ilerleyen dalgayı komşular mucize kabilinden atlattı. Ne alt kattaki markette, ne yan dairelerde ne de üst katta o kadar insandan ciddi bir yaralanma olmamıştı.
SU İÇMEYE GİDİNCE! Haydar Akçay patlamanın gerçekleştiği odanın tam üzerinde, yatak odasındaydı. Yeni uyanmış, giyinmiş, dışarı çıkmaya hazırlanıyordu. Susadığını fark etti, mutfağa yürüdü. Mutfak kapısında geldiğinde korkunç bir gürültüyle sarsıldı ve havaya sıçradı, sonra sırt üstü yere düştü. 'Doğalgaz patladı'diye düşündü. Bu sırada karısı Semra Akçay otuz-kırk metre ilerideki "Fırtına Tekel Bayii"nde temizlikle uğraşıyordu. Büyük kızı Nihan yarım saat önce gelmişti. Ekmek alıp eve gitmeye hazırlanıyordu. Evde yengesi Çakır Akçay, beş aylık bebeği Nehir ve 10 yaşındaki Nesimi kahvaltı için bekliyordu. Semra Akçay tam kapıdan çıkmak üzere olan kızına 'Bir lavaboya gidip geleyim' diyerek dükkana bakmasını istedi. Ve birkaç dakika sonra camları zangırtanan korkunç patlama duyuldu. Semra Akçay köşeye kadar gitti. Evinin bulunduğu apartmanı gördüğünde, gözlerine inanamıyordu. Çerçeveler caddeye inmiş, perdeler sokağa uzanmıştı. Öyle bir acı hissetti ki... Bağırmaktan başka bir şey yapamıyor, kalabalıkta otuz metrelik yolu bir türlü bitiremiyordu.
YAN BİNAYA GEÇTİ! Akçay ailesinin büyük kızı Nihan'da merakını yenememiş ve köşeden bakmıştı. Baktığı anda o da annesi gibi patlamanın kendi apartmanlarında meydana geldiğini anladı. Paniğe kapıldı, dükkana geri döndü ancak titriyor, ağlıyor hatta 'Neden kahvaltıya gitmedim de onları yalnız bıraktım' diye evdekileri düşünüp vicdan azabı duyuyordu. Evde bulunan eltisi çabuk toparlanmış, iki çocuğunu alıp dumanlar ve molozlarla kaplı merdivenlerden kendisini dışarı atmayı başarmıştı. Eşi Haydar Akçay ise önce bir kat aşağı inmiş, molozla dolu merdivenleri görememiş ve açılan boşluktan yan apartmana geçmişti! Kısa sürede aile bir araya geldi. Kimseye bir şey olmamasına seviniyorlardı. Semra Akçay "Yıllardır, karınca gibi çalıştım, biriktirdim" dediği evini kaybetmişti ama yakınlarını hayatta gördüğü için bunu önemsemiyordu. Hala borcunu ödedikleri daireyi bir süre önce sigortalatmış, hatta çok temkinli olduğu için poliçeye "Terör" vakalarını da eklemişti. "Sigortasız evde hiç oturmadım. Terör maddesini koydurduk diye dalga geçiyorlardı. O evden benim dört canım kurtulmuş, ben ona seviniyorum" diyor şimdi. Akçay ailesi şimdilik yakınlarının, tanıdıklarının yanında kalıyor. Sadece Akçay ailesi değil, yan apartmanda bulunanlar da şanslıydı. Yan binadaki Fidan ailesi de patlamaya "kahvaltı yaparken" yakalanmış, şans eseri duvarları yerle bir olan dairede yara almadan kurtulmuşlardı. Korkunç patlamada büyük bölümü bombanın yapıldığı evde yaşayan Bayşu ailesinden çocuklar olmak üzere 6 kişi yaralandı. Duvarlar yıkılınca üç bina neredeyse tek daire oluşturdu. Yine tesadüf eseri patlayan camlar ve yerinden sökülen çerçeveleri işlek 48. cadde üzerine ve kaldırıma düşmüş ancak kimseye bir şey olmamıştı.
* Haydar Akçay anlatıyor:
"SU İÇMEYE GİTTİM!" "Evdeydim. Giyinmiş, çıkmaya hazırlanıyordum. Su içmeye gittim. Koridorda, mutfağa geldiğimde birden havaya zıpladım. Önce doğal gaz patladı diye düşündüm. Sonra baktım, deprem olduğunu düşündüm. Kirişin altına kaçmayı düşündüm. Depremi de yaşamıştım. Dışarı çıktım, kapı kilidinin dilleri bükülmüştü. O arada çocukları alıp çıktı kardeşimin hanımı. Ben boşluk gördüm. Merdiveni göremedim. Molozlar dolmuş. Alt kata inip yan daireye geçtim. Tek bir oda olmuştu hepsi. Dolaptan su almaya gidiyordum. Eğer varabilseydim, dolapların altında kalıp ölecektim. Yatak odasında kalsaydım yine hayatta olmazdım. Tam altında patladı. Tuğlalar falan tavana çakılmış. Her şey delik deşik. Susamasam, dükkana gelmek için evden çıkacaktım. Merdivende yakalanacaktım, durum farklı olmazdı. İlahi bir şans var gibi. Oradan bir giysi almaya gidebilirdim. Çorap giymeye gidebilirdim. Taşlar tavana yapışmış halbuki. Komşular da, hep mutfakta otururlardı. O gün hastaneden gelmişler salona geçmişler. Mutfakta duvarları girmiş içeri. Ayrıca bizim balkonun çerçeveleri ve üst balkonun çerçeveleri ikisi de düşmüş. Kaldırırken iki kişi kaldıramadı, ama bunlar düştüğünde hiç kimseye gelmemiş. Aşağıda market var, o kadar insan var. Şans işte..."
* Semra Akçay anlatıyor: BOMBACIOLACAĞINI BİLEMEZDİK" "O gün Misafirlerim vardı. Kaynımla karısı gelmişti. Beş aylık bir bebeği var, on yaşında da bir oğlu var. Ben akşam 'Gitmeyin, bir hafta daha kalın, okullar açılınca gelemezsiniz' diye ısrar ettim kaynıma. Sabahleyin kalktık. Kaynım altıda işe gitti. Kızımın biri üniversiteye gitti, form alması gerekiyordu. Yedide o gitti. Sekizbuçuk'da uyandım, dükkanı açtım. Beyim geç geliyor, belinden ameliyat olduğu için yatıyordu. Dükkana geldim. Eksiklerimi hallettim. Saat 11.30'da büyük kızım buraya geldi. Evdeydi. 'Kahvaltı edeceğiz' dedi. Ekmek almaya gelmiş. Ekmeği poşete koydum, eline verdim. Tam gidiyordu. 'Kızım' dedim 'Ben bir lavaboya kadar gidip geleyim, öyle git'. Lavabodan çıktım, kapının yanına geldim, büyük bir patlama oldu. Eğer bıraksaydım kızım da tam merdivenlerde yakalanacaktı. Kızıma 'Sen dur' dedim. Köşeye kadar gittim, baktım bizim çerçeveler, perdeler dışarıda hep. Anlatamam, binayı görünce hissettiklerimi. Bağırıyorum, bacaklarımı dövüyorum. Hala sesim kısık. 'Kocam içerideydi, çocuklarım içerideydi' diyorum, bağırıyorum ama evin yoluna gidemiyorum. Yürüyemiyorum. Kaç metre var ki arada, yolu bitiremiyorum. Eve bir gittim, moloz yığılmış, kapılar, duvarlar merdivene dolmuş. Merdivende eltimle çocukları çıktı. 'Anam' dedim, 'Sizi sağ buldum ya'. Onları aşağıya indirdim. Sonra 'Bekleyin ben eniştenize bakayım' dedim. Eve girdim baktım, Haydar evde yok. Aşağıya indim baktım, harabe. O da çıkıyorum diye yıkılan duvardan yan apartmana girmiş. Kendisi inmiş aşağıya nasıl indiğini de bilmiyor. Ben çocuğumun ölümünü tuvalete gitmekle engelledim. Komşularımız iki ay önce gelmişti. Pek tanışmazdık, komşuluk işte. Evlerinin önünden inerken, yolda, çöp indirirken falan karşılaşır, selamlaşırdık. Bombacı olacağını bilemezdik ki..."
* Nihan Akçay anlatıyor: "HEP BAŞKALARININ EVİ PATLAR YA!" "Sabah evden çıkmıştım, annemin yanına geldim. Yengemlerle kahvaltı yapacaktım. Annem 'İşim var biraz bekle' dedi. O yüzden burada yarım saat kadar kaldım. Eve gidecektim. Annem lavaboya gitmek istedi. Birden camlar sarsıldı. Patlama olduğunu söylediler. Ben bir otomobilin patladığını zannettim. Annem koşarak baktı, sonra bana bir şey söylemedi, içerideydim. 'Ben geliyorum' dedi gitti. Merak ettim. Hep başkalarının evi patlar, başkalarının canına bir şey olur ya! İhtimal vermiyordum. Köşeden bakınca ev görünüyor. Baktım çerçeveler yok, dehşete düştüm. Evdeki insanlar için çok üzüldüm. Hatta keşke onlarla birlikte olsaydım diye düşündüm. Beklerken titremeye başladım. Ağladım. Annem geldi onlarla birlikte. O zaman nefes aldım. Onları beklediğim an çok kötüydüm. Evi gördüm sonra, eşyaların hepsi yerinden oynamış, ama canımıza bir şey olmadığı için mutluyuz. Zaten devletin yardım edeceğini düşünüyoruz."
Cengiz Erdinç
|