|
|
|
|
|
Kimse benimle yarışmasın
|
|
Laf atmaya çalışan insanlar var. Bunlar hadlerini bilsin. Hiçbir kadın benim düzeyime gelemez. Haftada üç kez seks diyorlar. Eczanede mi satılıyor bu? Ne yapalım, biz evliler ölelim mi? Bu saatten sonra evliliğimizde bizi ancak Zehra'nın başarısı ve bir torun heyecanlandırır.
Hiçbir kadın benim düzeyime gelemez
Hülya Avşar, adını telaffuz eden meslektaşları için, "Tevazumdan onlara gülerek yanıt veriyorum. Ne garip ki buna inanıyorlar. Oysa benim konumumu ancak hayal edebilirler" diyor.
Bodrum tatilinde gazetelere yansıyan o bikinili fotoğraflardan sonra Bodrum'da tüm kadınlar Hülya Avşar'ı konuşur oldu. Ben de Bodrum'daydım ve bu konuda kadınların bitmek bilmez sorularıyla karşılaştım: Nasıl zayıflamış? Yağlarını mı aldırmış? Fotoğraflar photoshop'lu mu? (Fotoğrafçılıktaki bu tekniği de maşallah herkes biliyor...) Telefonlaştık ve ikimiz de tatili unutup yine işin içine daldık. Önce fotoğrafları çektik (sanırım tartışmalar biter, çünkü gördüğünüz gibi yine bikinili), sonra da uzun uzun sohbet ettik... Her röportajımızda olduğu gibi bu röportajda da yine önümüzdeki günlerde tartışma çıkaracak sözler söyledi Hülya Avşar... Bir önceki söyleşimizde entelektüelleri kızdırmıştı, bakalım bu kez kimler üzerine alınacak?
* Yaşam tarzınla, düşüncelerinle ve iş disiplininle şov dünyasındaki pek çok kişiden çok farklı konumdasın. Ama bir anda gündemin en sabun köpüğü tartışmalarında adın geçiyor. Bu bir çelişki değil mi? Doğru söylüyorsun... Benim eğlenceli bir tarafım var. Birileri bir şey söylüyor, ben de onlara gülerek yanıt veriyorum. Onlara gülerek cevap vermem aslında tevazudan ama ne garip ki onlar buna inanıyorlar. Değil sanat dünyasında iş dünyasında da hiçbir kadın benim düzeyime gelmemiştir, gelemeyecektir.
* Bu çok iddialı bir söz... Sanırım bu sözlere de yanıt gelir... Sanat dünyasında herhangi birinin benimle aynı seviyede olabilmesi için 60'ın üzerinde film çekmesi lazım. Çünkü sinema sanatın özü ve sözüdür. Ayrıca bir dergim var. Tişörtlerim var. İş dünyasındaki isimlerin de koca ya da baba parası yiyerek değil, benim gibi tırnaklarıyla kazanıp birkaç sene üst üste vergide birinci olması lazım ki beni eleştirebilme hakkına sahip olsun ya da benimle aynı düzeye gelebilsin.
* İşte bir tartışma konusu daha... Bu sözlerine de çeşitli yanıtlar gelecek ve yine gündem oluşacak... Laf atmaya çalışan insanlar var. Bunlara hadlerini bildirmek lazım. Ben onlarla eğleniyorum, onlar şımardı ve kendilerini önemli zannetmeye başladılar. Ancak ve ancak benim konumumu hayal edebilirler ya da örnek alabilirler. Kimse benimle yarışmasın çünkü kimse benim olduğum yere ulaşamaz. Bu iş sadece sahneye çıkmakla magazin programlarında boy göstermekle olmuyor. Hadlerini bilsinler. Ben onlarla dalga geçiyorum farkında değiller. Ben aslında yan gelip yatabilirim ama çalışıyorum, üretiyorum. Bu anlamda iş kadınları da beni örnek almalı. Ben kendi tırnaklarımla kazıyıp kazanıyorum. Onlar gibi koca-baba parası yemiyorum.
* Bu sözler belirli adresleri mi gönderiliyor? İsim önemli değil. Bazı insanlar konuşurken benim adımı telaffuz ediyor. Sanki aynı seviyedeyiz, arkadaşız ya da ahbabız gibi. Böyle bir şey yok. Benim nerede olduğumu iyice anlarlarsa kendilerinin de nerede olduklarının farkına varırlar. Benim adımı kullanarak 'ikimiz' diye söz etmelerini kabul etmiyorum. Her sahneye çıkan kendini benimle aynı kefeye koymaya başladı. Sanatçıları koruyan bir merci olmadığı için ben de kendi kıymetimi kendim ortaya koyuyorum. Aslında had bildirmek insanları doğruya yönlendirir. Bunları söyleyerek bu tür insanlara iyilik yapıyorum.
SEKS ÇOK ÖNEMLİ * Dergideki yazılar... O konular doğal olarak mı çıkıyor yoksa çok mu planlı, hesaplı yazılıyor. Olay olsun diye... İçimden geliyor tabii ki... Ama içimden gelen ve hala söylemeye çekindiğim çok şey var.
* Attığın her topun hep geri döneceğini ve hayatı bir oyuna çevireceğini biliyorsun değil mi? Yazılarımda öyle olanlar vardır, olmayanlar da vardır.
* Kadın erkek ilişkisi hakkındaki son yazın örneğin... Hemen yanıtlar verildi... Farkında olmadan gözlemlemişim ilişkileri. Herhalde tecrübelerin getirdiği bir şey, yaşla da ilgili bir şey olsa gerek ilişkileri gözlemlemişim. Ve ortaya böyle bir yazı çıktı.
* 'Uzun ilişkilerde düzenli seks olmaz. Haftada üç kez seks yapanı kutlarım' dedin. Bu da gözlemlerin ve tecrübe sonucu ortaya çıkmış bir şey mi? Seks çok önemli bir şey. Erkeklerin kadın, kadınların erkek bulamadığı bir toplumda yaşıyoruz ve düzenli seks diye bir şey kalmamıştır diye düşünüyorum.
* Evliliklerde... Evliliklerde de öyle... 10-20 senelik evliliklerde nerede haftada 2-3 kez düzenli seks? Var mı böyle bir şey. (Gülüyor) Eczanede mi satılıyor bu? Evliliğin eskimesi ile ilgisi yok seksin. Çocuğun varsa zaten uzaklaşıyorsun. Hayat şartları zorluyor, her saniye birlikte olamıyorsun. Ben her hafta düzenli seks nasıl yapabilirim? Canım da istemeyebilir ayrıca... Evliliklerin dışında uzun beraberliklerde bile seks yaşamının düzenli olduğuna inanmıyorum. Sürekli böyle yazılar çıkıyor: Düzenli seks evliliklerde heyecan yaratır gibi, bu çok önemli gibi... Boş laflar bunlar. Uzmanlar insanların yapabilecekleri şöyleri değil, duymak istedikleri şeyleri söylüyorlar. Ben de buna sinirleniyorum. O zaman alıyorsun eline kalemi, yazıyorsun.
* İnsan o uzun ilişkilerde bu tür boşlukların yerini nelerle doldurur peki? Seksin yerini mi?
n Hayır heyecanını yitirmiş ilişkilerden söz ediyorum... Eğer her şey bitmişse kadın ya da erkek zaten bir başkasına aşık olup gidecektir. Ya da evlilik bitecektir. Sekse gelince... Belki çok düzenli değildir ama belli bir rutine oturmuştur, bu da seni evliliğinden memnun olduğun için hoşnut tutuyordur. Ama 'haftada üç kez seks yapmak gereklidir' demek akıl karıştırmaktan başka bir şey değildir. Hem bu konunun erkeklerin sorunu olduğuna da inanmıyorum. Kadının sorunudur bu... Ayda bir de olsa, iki ayda bir de olsa, beynine yerleştirmiştir, ona da amenna diyebiliyordur. Başka şeylere yöneliyordur. Parası varsa bir yerlerini şişirtiyordur, yoksa başka şeyler yapıyordur. Yani muhakkak kendi ile uğraşıyordur. Zaten öyle insanlar çok belli oluyor.
BİZ EVLİLER ÖLELİM Mİ? * Yani estetikli kadınların çoğunun düzenli bir seks hayatları yok ve kendileriyle mi uğraşmaya başlıyorlar? (Gülüyor) Estetik yaptıran genç insanlar da var. Dolayısıyla tüm estetiklilere böyle bir etiket yapıştıramayız. Sonuçta düzenli seks yapabilmek bir kadın ve erkeğin mutluluğu için tabii ki çok önemli ama hayat böyle değil. Ne yapalım yani, biz evliler ölelim mi?
* Siz evleneli 8 yıl oldu. Beraberliğinizde ise 12 yıl dolmuş. Sizin ilişkiniz de eskidi mi? Bizim ilişkimizin son derece sağlıklı olduğuna inanıyorum. Artık bütün taşlar oturdu, gayet sağlam. Zaten böyle olmasa bunları yazamam. Ben bir takım problemlerimi halletmiş olduğum için bunları yazabiliyorum. Bu problemlerin çoğunu ben yaşıyor olsam bu kadar rahat yazamam. Tabii ki tecrübelerim var. Ama etrafımı da görüyorum. Ben düzenimi oturtmuş bir kadın olarak düzeninasıl oturacağını biliyorum ve de nelerin doğru olabileceğini biliyorum.
* Senin düzenin de tartışılır ama... Geçmişte yaşadığın olayları başka bir kadın yaşasaydı evliliğinden vazgeçebilirdi. Senin çabanla ilişkin bu günlere geldi, yanlış mı? Tabii ki benim çabam var ama neden sadece bu konuda Kaya'yı suçluyoruz?
* Senin anlattığın kadarıyla biliyoruz. Sen bize öyle anlattın... Ben hiçbir şey anlatmadım. Siz gördüklerinizi yazdınız. Belki de zaman zaman eşimi ihmal ettiğim dönemler olmuştur. Belki de o konuda kendimi suçlu hissetmişimdir. Kendimle yaptığım muhasebeye göre affettim. Ama affetme için en azından sebebim vardı ve bunun doğru olduğuna inanıyorum. Belki de benim ihmalkar davranışlarım doğru değildi. Benim de kendi içimde kendime göre onu haklı bulduğum sebeplerim vardır mutlaka... Yani bu tavrım 'kocanız ne yaparsa yapsın affedin' demek değildi. Her şey sadece erkeklerin hatası değil.
* Ama öyle açıklamalar yapıyorsun ki; sonuçta şuna geliyor olay; Erkektir yapar... Hiç öyle bir şey söylemedim.
* Üç maymunu oynayın diyorsun... Üç maymunu oynamak ne biliyor musun; mesleğine olursa olsun senin bir özelin olmak zorunda. Dışarıya karşı üç maymunu oynayacaksın. Zaman zaman kocana karşı da üç maymunu oynayacaksın. Ben çok konuşmam, hep biriktiririm ama bir kez konuştuğum zaman da her şey benim istediğim gibi olur. Ben her dakika konuşsam, her şeyi eleştirsem, her şeyi görsem, ne olacak ki? İkimizin de hayatı kararır. Bir çocuğumuz var, o da etkilenecek. Dolayısıyla üç maymunu oynamalısın.
|
|
|
|
|
|
|
|
|