Hayal kurmak ve unutmak üzerine
Aslında tıp biliminin vardığı sonuca ulaşmak için uzun araştırmalar yapmak gerekmiyordu. Ama, beynin gizemli kıvrımlarında yapılan yolculuklar da aynı sonuca ulaştırdı işte bilim adamlarını... Hiç değilse şimdilik vardıkları sonuç bu... Hayal kurmak, unutturuyor! Bilim adamları elbette başka biçimde ifade ediyorlar elde ettikleri bulguları... Diyorlar ki; hayal kurmak, Alzheimer hastalığının nedeni olabilir. MR gibi beynin röntgenini çeken cihazların verdiği fotoğraflar; "unutkanlık hastalığı"nın, insanların hayal kurarken kullandıkları beyin fonksiyonlarıyla aynı bölgeden kaynaklandığını gösteriyor. Yani... Hayal kurarken unutuyoruz. Lakin... Bu bilimsel bulgunun açıklamasını tersinden okumak çok daha "sahici" ve "insani" olabilir: İşin aslı da odur zaten: Unutmak için hayal kuruyoruz. Unutmak için...
Tıp bilimi elbette hayal kurma ihtiyacının sebepleri üzerinde durmak zorunda değil. En azından yaptıkları araştırmanın böyle bir amacı yok. Ama... Biz durabiliriz. Hayal ve gerçek ikilemi üzerinde kısa bir yolculuğa çıkarak... Hayal, yaşanan gerçeklerden uzağa doğru çıkılan bir yolculuk değil midir sanki? İçinde yaşadığımız gerçeklerden hoşnut olsak, neden hayal kuralım ki? Gerçekler mahpushanesinden "firar" etmenin "unutkanlık" tünelinden başka çıkışı olabilir mi? Sorular uzar gider elbette... Ama sonuçta tıbbın vardığı kavşakta buluşuruz: Hayal kurarak unuturuz. Ya da... Hayal kurmak unutkanlıkların sebebi olur sonunda... Fark eder mi?
Der Spiegel dergisi, Almanya'da yapılan araştırmayı yayınladı. Başlığı: "Hayalet geri döndü!" Hayalet sözcüğünün yabancı dillerdeki kökeninde "hayal" kavramı var mı, yok mu? Bizde var. Hayal sanrılarının en uç noktada ulaştığı olumsuzluk simgesi hayalet... Alman dergisi, bu sözcüğü, Alman halkı içinde "sosyalizm"e yeniden duyulan ilgi ve kutsamayı tanımlamak için kullanmış. Hem doğuda, hem de batıda Almanların yarıdan fazlasının, "sosyalizm"i iyi bir yönetim biçimi olarak gördükleri ortaya çıkmış. Kamuoyu araştırmasında Almanlar "Sosyalizm iyi bir fikirdi, ama yanlış uygulandı!" demişler. Der Spiegel'in hayalet dediği olgu bu... Oysa, "hayalet" sözcüğüne yerine "Hayaller geri döndü" dese daha anlamlı bir başlık atmış olurdu. Çünkü; belli ki, kamuoyu araştırmasına yanıt veren Almanların çoğunun demek istediği başka aslında: "Sosyalizm iyi bir hayaldi, ama gerçekleşemedi!" Bir önceki yüzyılda yaşanan dünyanın çelişkilerinden, acılarından kurtulmak; o acıları "köhne bir asrın mahpushanesi"nde terk etmek, büsbütün unutmak için kurulmuş bir hayal. Batı, çöküşünden yirmi yıl sonra şimdi o "hayal"i hatırlıyor. Acaba, neyi unutmak için?
Kimbilir belki de tıp biliminin açıklaması daha gerçekçidir: Yani, unutmak için hayal kurmayız da.. Hayal kurduğumuz için unuturuz. Sosyalizm abarttı mı acaba hayallerin dozunu? Abarttı da, yaşadığı dünyada böyle hayallere yer verilmeyeceğini de mi unutuverdi büsbütün? Velhasıl. Karışık işler bu işler. Unutun gitsin. İyi de nasıl unutacağız ki hayal kurmadan? Hay Allah!..
|