kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
  » Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Türk kadını modaya kendi kurallarını koymalı
Türk kadını modaya kendi kurallarını koymalı
10 yıldır Londra'da

İstanbul'a ilham almaya geldim

Topshop'ın ünlü tasarımcısı Bora Aksu ilk kez Cumartesi Sabah'a konuştu.

Londra Moda Haftası'nın en çok konuşulan isimlerinden Bora Aksu Topshop'ın Nişantaşı mağazası için özel bir koleksiyon hazırladı. Kısa bir süreliğine Türkiye'ye gelen Aksu'yla çok özel...


Türk kadını modaya kendi kurallarını koymalı

Tasarımları, Londra'da ünlü mağazaların vitrinlerini süsleyen Bora Aksu, Topshop'ın Nişantaşı mağazası için bir koleksiyon hazırladı. Yurtdışında adını duyuran Aksu ile yeni projelerini konuştuk.

Hüseyin Çağlayan ve Atıl Kutoğlu'ndan sonra şimdi de Bora Aksu adını çok sık duymaya başladık. 34 yaşındaki genç modacı, şubat ayındaki Londra Moda Haftası'nın en çok konuşulan ismi olmayı başardı. Aksu'nun tasarımları Londra'nın ünlü mağazalarından Selfridges ve Liberty's'de satılıyor. Yenilenen Topshop Nişantaşı mağazası için küçük bir koleksiyon hazırlayan Aksu, kısa bir süreliğine Türkiye'de... Ve ilk kez Cumartesi Sabah'ta...

* İşletme mezunusunuz. Tasarıma nasıl yöneldiniz? Çizime olan ilgim nedeniyle tasarımda kendimi geliştirmek istedim. En doğru eğitimi almak için de Londra'ya, Saint Martins Moda Okulu'na gittim ve hemen kabul edildim.

* Londra'daki hayatınızdan söz edelim. Neler yapıyorsunuz? Londra'da bir tasarım stüdyom var. Hayatım bu stüdyoda geçiyor. Senede iki kez Londra Moda Haftası'na katılıyorum. Daha sonra Paris'e gidiyorum, orada da bir showroom var. Oldukça yoğun geçen bir hayatım var aslında... Fakat artık bir ayağım da İstanbul'da olacak. nTürkiye'ye dönmeyi düşünmüyor musunuz? Bundan sonra Türkiye'ye sık sık gidip geleceğim. İşim tamamen Londra moda haftaları etrafında döndüğü ve öyle şekillediği için, orada kalmaya devam edeceğim. Fakat Türkiye'den o kadar uzak kalmayacağım.

KÖYLERİ GEZİYOR
* Tasarımda ilham kaynaklarınız neler oluyor? Koleksiyon aralarında beslenme süreçleri vardır. Şu anda Türkiye'de de onu yapıyorum aslında. Köyleri geziyorum, köylerin kendine has bir masumiyeti var. El işlerini çok kişisel buluyorum. Çok iyi beslendiğime inanıyorum burada. Bakmasını bildiğimiz sürece Türkiye ilham almak için ideal bir yer. Eylüldeki 2006 yaz defilesi Türk kokan bir koleksiyon olacak.

* Sonbahar-kış koleksiyonunuzu anlatır mısınız? Bir tasarımcı olarak trendleri çok sıkı takip ettiğimi söyleyemem. Benim için tasarım, dış dünya ile kurduğum bir iletişim. Trend kaygım olmadı hiçbir zaman. Ben ne hissediyorsam onu yansıtmaya çalıştım. Ruhani yolculuğum nereye gidiyorsa onlardan esinlendim; kişisel anılarımdan, yaşadıklarımdan esinlenerek tasarım yapıyorum. Kış koleksiyonumda da yenilenme ile ilgili bir yolculuğu anlatmaya çalıştım. Koleksiyon "Vadedilmiş topraklar" adını taşıyor. Musa'nın Mısır'da esir olan İsraillileri çıkarıp 40 yıl boyunca çölde dolaştırdığı o yolculuğu anlatıyor. Çöldeki o yolculuktan sonra insanları tek ayakta tutan, kendilerine vadedilen topraklara gidecekleri düşüncesi. Hepimizin planları, umutları vardır. Bu yaşam yolculuğumuzda o umutların potansiyel ışığı bize güç verir, ayakta tutar. Koleksiyon, eskiyi bırakmak ve yenilenmek üzerine. Genelinde koyu renklerden başlayıp vadedilen topraklara yaklaştıkça altın gibi giderek görkemleşen ve zenginleşen detaylarla dolu.

* Genel olarak moda nereye gidiyor? Bireysel modanın etkisinin giderek çok fazla görüldüğünü söyleyebiliriz. 80'ler 90'lardaki gibi modanın dikte edildiği dönem yok şu anda. Çok bilinçli bir tüketici var artık, tüketicinin seçimi var. Onların modayı nasıl yorumladıkları söz konusu. Tasarımcıların sunduğu birtakım tasarımlar var fakat o tasarımları hayata geçiren tüketici. Eskiden bire bir dikte edilen bir moda söz konusuydu, 'tasarımcı bunu yaptı, sen de bunu giy' diye. Şimdi bu çok çeşitlendi. Modacıların sundukları trendler çok arttı. 50'ler, 60'ların retro akımları da hala ağırlıkta.

* Londra'da yaşayan bir Türk tasarımcı olarak, Türk kadınlarının giyim tarzı ile İngilizlerin stili için neler diyebilirsiniz? Londra'da bireysel modayı görebiliyorsunuz. Türkiye'ye baktığınızda zevk olarak bir zenginlik var ama kadınların kendi kurallarını koyması lazım. Şu an bilinçli bir Türk kadını var. Artık trendlerin dışında bireysel olarak kendini çözme dönemini yaşıyor. O çözüldükten sonra artık herkes kendi tarzını, modasını yaratmaya başlayacak sanıyorum.

* Tasarımlarınız Londra, New York, İtalya, Rusya ve Japonya'nın önemli noktalarında satılıyor ama Türkiye'de yok. Neden? Türkiye için şu anda bir proje yok açıkçası. İleride olabilir. Neden olmasın?

* Topshop'un Nişantaşı mağazası için bir koleksiyon hazırladınız. Bu işbirliği nasıl başladı? Her şey planlamadan gelişti. Uzun süreden sonra ilk kez Türkiye'ye geldim. Topshop, Nişantaşı mağazasının yenilenmesi için özel bir şey sunmak istiyordu. Bana da bu teklifle geldiklerinde hemen kabul ettim. Londra'da Topshop'la çok yakın bir ilişkimiz var. Bu da güzel bir işbirliği oldu.

LİMİTLİ SAYIDA


* Nişantaşı'ndaki koleksiyonun hikayesi nedir? Biri Londra'da, biri Türkiye'de büyüyen iki kız kardeşin öyküsü... Birbirlerine hediye yolluyor, aldıkları hediyelere göre birbirlerinden haberdar oluyorlar. Ve sonradan bu iki kız kardeş bir araya geliyor. Stillerinin farklılığını ve bütünlüğünü yansıtan bir koleksiyon. Londra ve İstanbul arasındaki köprü de diyebiliriz, hem Londra'dan hem de Türkiye'den izler taşıyor. Küçük ama birtakım detayları içinde barındıran bir koleksiyon oldu. Topshop'un belli bir müşteri çizgisi var, Bora Aksu ile Topshop'u kesiştirdim diyebilirim.

* Küçük bir koleksiyon ama neler var içinde? Koleksiyon için sadece 200 adet üretilen bluzlar hazırladım. Yüzde 100 viskon kumaştan hazırlanan koleksiyonda, bitirilmemiş dikiş detayları, büzgü ve pileler dikkat çekiyor.

* Kendi giyim tarzınızı özetler misiniz? Babamın eski gardırobuyla benim yeni gardırobumun birleşimi. Babamın eski kıyafetlerini giyiyorum. On yıldır giydiğim kot pantolonum var, atmaya kıyamam.

* Moda tasarımcısı olmak isteyen gençlere bir mesajınız olabilir mi? Moda tasarımını seçmişler ise bu işi çok sevmeleri lazım. O sevginin yeterince kuvvetli olması lazım. Başkalarıyla değil, kendileriyle yarışsınlar. Hiçbir şeyin sonu yok. Bence bu her tasarımcı için geçerli. "Tamam artık, alabileceğim bir şey yok" dendiği zaman her şey yokuş aşağıya gitmeye başlamıştır. Her zaman öğrenilecek bir şey vardır. Durmadan yarış içinde olsunlar, kendilerini aşmaya çalışsınlar.

* Türk modasına nasıl bakıyorsunuz? Çok fazla takip edemiyorum. Fakat yabancı markaların istilasına uğramış gibi. Bu yüzden de bir filizlenme ve gelişme dönemi yaşaması şart.

* Tasarımlarınızı kimler giyiyor? Şarkıcı Tori Amos'u giydiriyorum. Onun dışında Mick Jagger'ın kızı Elizabeth Jagger, Prenses Diana'nın kuzenleri, İngiliz oyuncu Sienna Miller tasarımlarımı giyen isimlerden birkaçı...

Esra Çoruh

DİĞER YAŞAMA DAİR HABERLERİ
 Hem papaz hem garson
 Eskiye nur yağıyor
 Evlere tiyatro servisi
 Beş şanslı çocuk çikolata fabrikasında
 Haftanın Kitapları
 Bafi için bir ev yaptırdılar
 Sıcaklar onları da tehdit ediyor
 Kısa... Kısa...
 Egomun bana Allah'ı unutturması imkansız
 Meksikalı ressam Frida'nın milyon dolarlık portreleri
 Zihin bahçemize bakmazsak orada dikenler oluşur
 Ünlülerin tarikatını terk eden kadın
 Bir efsanenin sonu
 Amerika'nın 'pop star'ı bizimkiler gibi değil
 Ne yapsan olmuyor gülüm
 Köy düğünlerinden Central Park'a
 Dört mevsim üzerinizde kalsın
 Herkes bu markayı İtalyan zannediyor
 Rus etiketi
    Cumartesi Yazarlar
    Güncel
  » Yaşama Dair
    Sinema
    Gurme
FİLİZ AKIN
Dolunay
Gece birisi dürtmüş gibi uyanıp, bir çağrı almış...
New Orleans'ta aile sırları, büyü ve dehşet
New Orleans'ta aile sırları, büyü ve dehşet
ABD'nin belki en ilginç yöresi olan New Orleans ve Louisiana'yı tüm...
Fransız usulü bulvar komedisinden perdeye
Fransız usulü bulvar komedisinden perdeye
İstanbul Festivali'nde bu filmi izleyenlerin bazıları pek sevmediler.
Bayan Margarita'nın efsane içkisi
Tekila, portakal likörü ve limon suyu... Ağız kısmı tuza bulanmış bir...
En gürültülü yer Mecidiyeköy
Avrupa Birliği'ne uyum sürecinde Türkiye'nin birtakım zorunlu...
Hayata hayvanlarla tutundular
Evde 3 kedi, 2 köpek ve 8 aylık bebekleriyle birlikte yaşayan Özlem ve Abdullah...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.