| |
Belçika'nın kararı "emsal" olabilir
Belçika'nın PKK/Kongra-Gel'in Brüksel'deki toplantısını yasaklamasını çok önemsiyoruz... İki nedenden ötürü: AB'nin 2 Nisan 2004'te terör örgütleri listesine aldığı Kongra-Gel'e karşı ilk kez yaptırım uygulandı. Bu adım Kongra-Gel'in listeye alınmasına karşı çıkan 5 ülkenin birinden geldi....
Başbakan Erdoğan'ın tam bir ay önce Moğolistan gezisi dönüşü uçakta medya mensuplarına yaptığı açıklamayı hatırlıyor musunuz? Şöyle demişti: "PKK'yı terör örgütleri listesine almak mesele değil. Listeye alan Avrupa ülkeleri ne yargılıyor, ne de bize veriyor. Hatta bazıları da teröristlere milis diyor." Son derece doğru bir tespit ve baştan sona haklı bir eleştiriydi bu. 2 Nisan 2004'te AB Daimi Temsilciler Komitesi (Coreper) 45 kişi ile 36 örgütün adının yer aldığı bir listeyi onayladı. 5 Nisan'da dönem başkanı İrlanda'nın Dışişleri Bakanı Brian Cowen'in imzasıyla AB resmi gazetesinde yayınlanan liste, AB'nin terörist kabul ettiği kişi ve örgütleri kapsıyordu. Örgütler bölümünün 15'inci sırasında PKK sayıldı. Üstelik örgütün isim değişikliklerinin terörist sıfatını ortadan kaldırmadığını vurgulamak için "Diğer adıyla KADEK, diğer adıyla Kongra-Gel" ifadesine yer verildi. PKK'nın türevlerini, özellikle de KongraGel'i listeye koymak pek kolay olmadı. İsveç, Finlandiya, Yunanistan, Avusturya ve Belçika son ana kadar direndiler. Gerekçeleri: "Kongra-Gel silahlı mücadeleyi reddediyor, demokratik yollardan mücadele ediyor..." Kongra-Gel'in "başkanı" Zübeyir Aydar yine aynı görüş ve iddialarla AB'nin kararına verip veriştirdi: "Biz sivil demokratik bir hareketiz. Soruna barışçıl, demokratik ve siyasal bir çözüm için çalışıyoruz. En az bu kararı alan, altına imza atanlar kadar biz de meşru siyaset yapıyoruz. İnternetten kolayca ulaşılabilecek programımız da bunun kanıtıdır." Çok değil, iki ay sonra, aynı Zübeyir Aydar "1998'den bu yana tek yanlı olarak uyguladıkları ateşkese 1 Haziran 2004 tarihinde son vereceklerini" açıkladı ve kendisinin de, örgütün de gerçek yüzünü görmesini bilenherkese gösterdi. Belçika da sonunda galiba bu gerçek yüzü görenler kervanına katıldı. Doğrusu AB'nin terörist kabul ettiği bir örgütün başı, AB'nin başkenti Brüksel'de, hem de AB Konseyi'nin hemen bitişiğinde, üstelik başbakanlığa bağlı bir binada örgüt propagandası yapsaydı, Belçika bunun altından kalkamazdı.
Bu fırsatı iyi kullanalım Biz Belçika'nın bu kararını PKK/Kongra-Gel'in faaliyetlerinin "tüm" AB ülkelerinde yasaklanmasının yolunu açacak bir "emsal" olarak görüyoruz. "Tüm" sözcüğünü bilerek tırnak içine aldık. Yine Erdoğan'ın Moğolistan'tan gelirken uçakta yaptığı açıklamalara dönelim: "Dünya teröre karşı ne derece samimi? İskandinav ülkelerinden birisinde PKK terör örgütünün dallarına yardım ediliyor." Bir olsa neyse. AB üyesi İsveç'te PKK kurduğu onlarca dernekle cirit atıyor. AB üyesi Danimarka, İngiltere ve Fransa'nın kovduğu Roj TV'ye kucağını açtı. AB üyesi Finlandiya, PKK'nın dallarını sulayıp duruyor. Yine bu ülkelerde PKK'ya yardım için düzenlenen bağış kampanyalarından hiç söz etmeyelim. AB'nin terörün finansman kaynaklarını kurutma kararına rağmen. Türkiye'nin önüne çok önemli, çok değerli bir fırsat çıktı. Başta Erdoğan'ın sözünü ettiği İskandinav ülkesi olmak üzere, PKK/Kongra-Gel'in yuvalandığı ne kadar AB'li dostumuz varsa, kapılarına dayanmalıyız. İstihbarat birimlerinin ayrıntılı olarak çoktan hazırladığı ve sürekli güncelleştirdiği raporları önlerine koyup, gereğini yapmalarını istemeliyiz. Öyle ya; İsveç Başbakanı Göran Persson geçen yıl Ankara ziyaretinde ne söz vermişti? "PKK/Kongra-Gel'in faaliyetleriyle ilgili bize bilgi aktarın, gereğini yapalım!" Şimdi hepsine "Alın size bilgi, alın size terör listeniz, alın size örnek karar" demek zamanı geldi. Ve tarihten bir örneğin eşliğinde bir soru yöneltmenin: Eski Roma'da halkın hergün ilk işi geçmiş ve gelecek tanrısı Janus adına inşa edilmiş tapınağın kapılarına bakmak olurdu. Kapılar açıksa, Roma savaşta demekti, kapalıysa barışta. AB'de teröre karşı kapılar açık mı, kapalı mı?
|