  |
|
"İn" ve "cin" yerler
Çeşme'ye gittiğimde bizim Yeni Asır'ın Genel Yayın Yönetmeni Osman Gencer, "Reha Bey, Göztepe ve Güzelyalı Rotaryenleri sizi konuşmacı olarak davet etmek istiyorlar" dedi... "Peki" dedim, ama Osman'a sırrı vermedim. Rotaryenlerini bilmem, ama İzmir Göztepe'nin bende özel bir anısı var. İzmirli değilim. Annemle babamın yanında velet olarak, güzel otellerinde kalıp, Fuar'da gezinmişliğimin dışında bir alışverişim de olmamıştı. Taa ki 23 yaşına kadar. Gençlik romantizmimin doruk noktasında o zamanki aşkımla evlenmeye karar verdim. Aşkım nereli?.. İzmir'li, Göztepe'li. Çaresiz düştük yollara, elde bir buket çiçekle, dayandık aşkımızın kapısına!.. Hoşbeş sohbet, tanıştık eşim olacak sevgilimin ailesiyle... Aşkla başlayıp, sevgiyle süren, dostlukla biten bir ilişkimiz oldu, eşimle... Onun için, İzmir Göztepe de anılarımda hep bir gençlik romantizminin evlenme denilen, realizmin pik noktasıyla, yüz yüze gelmiş somut hali olarak kaldı gitti... Rotaryenler, hali vakti yerinde kişiler. Baktım bir sıkıntıları var... Daha soruyu sorarken anlaşılıyor; "Reha Bey" dediler; "Bodrum yazılarınızı okuduk... Bakıyoruz, dışardan gelenler Çeşme'yi de Bodrum gibi, değiştirip bozmaya çalışıyorlar... O sakin Çeşme yerini, sabahlara kadar müzik yapan barlara ve gürültüye terk ediyor... Çeşme bozuluyor... Ne dersiniz?.." Cevabı kendi içinde olan sorular vardır ya bu da onlardan... Benim de hayatımda en nefret ettiğim şey klişeler... "Ahh, ahh. Çok haklısınız" desem, o da memnun, ahali de memnun kalacak... Beraber rahatlayıp gideceğiz oradan. Ne yapayım ki gerçek öyle değil... "Bakın" dedim, "Tercih Çeşmeliler'in... Eğer Çeşme'nin tıpkı Bodrum gibi, Türkiye'nin sınırlarını aşan bir tatil beldesi olmasını, her taraftan turist akmasını istiyorsanız onu cazip kılacaksınız... Peki bir yer nasıl cazip olur?.. Medyada, yer alacak tanınacak ve insanların tatil ihtiyaçlarına cevap vererek... Söylemesi maalesef güzel değil ama, paparazzi dediğiniz insanlar, Çeşme'ye turist gelmesine bir bakıma öncelik ediyorlar. Nasıl ediyorlar?.. Cem Yılmaz'ın Cansu Dere ile resmini çekiyorlar. Alaçatı'da dolaştığını yazıyorlar. Yılmaz Erdoğa n'ın, Hülya Avşar'ın Çeşme'de taş ev aldığını söylüyorlar. Bunları duyan, ünlülerin yaşamını merak eden, onların yaşadığı ve gezdiği yerlerin mutlaka güzel olduğu önyargısında olan milyonlarca insanı özendiriyorlar... İnsanlar, ünlü ya da önemli gördükleri kişilerin, yaptıklarını yapınca, kendilerinin de bir statü kazandığına inanır... PR, halkla ilişkiler çalışmalarının temelinde de bu gerçek yatar... Sizin rahatsız olduğunuz şeyler, aslında Çeşme'deki malınızı mülkünüzü değerlendiren şeyler. Yani Çeşme'ye turist geldikçe, Çeşme sakinliğini kaybedecek, gürültülü olacak, ama aynı zamanda herkesin aktığı bir turizm merkezi haline gelecek." Öyle değil mi?.. Saint Tropez'yi Saint Tropez yapan, Brigitte Bardot, Alain Delon gibi nice ünlü Fransız aktör ve aktrisin oralarda tatil yapması ve bu tatillerin sayfalarca Fransız dergilerinde yer alması değil miydi?.. Eyfel'in yanı başındaki cafenin sahibi Fransız'ın, "Burada da çok gürültü var... Sabah akşam insan kaynıyor burası" deme lüksü var mı?.. Soruyu soran dostum kendi açısından haklı... O Çeşme'yi, yazlığını ilk aldığı halde görmek istiyor... Ama evlerinin, arazilerinin fiyatlarını misli misli katlatıp, Çeşme'yi bir turizm merkezi haline getirmek isteyenler farklı düşünüyor... En iyisi, bana soruyu soran beyefendi, yazlığını, aldığı fiyatın kat be kat üstüne bir fiyatla satsın... O parayla kafasını dinleyebileceği, bir malikane alsın!..
|