| |
|
|
Çok gürültü var uff!..
Parkın orda. Metro çıkışına en yakın yerde kaldırım kenarına oturmuş seyrediyorlar etrafı. Dede torun sandım, baba kız çıktılar. Kız ufacık. Hap gibi bir şey. 6-7 anca var. Adam ya çok yaşlı, ya çok yastan haraplı. Diyarbakır'dan işletmede okuyan oğlunu görmeye gelmişler.
Ezilir insan Kız; "abimi özledim" demiş, kıyamamış onu da alıp gelmiş. - Nereden uçtun geldin küçük kelebek? - Uçmadııım. Otobüsle geldik Diyarbakır'dan. - İlk mi bu? İstanbul'u ilk mi görüyorsun? - Evet. Dün Avcılar'ı gezdik. Kocaman caddesi var. Dolaştık. Bir de denizi var oranın. Oraya da gittik. - Burası Taksim. Şehrin ortası sayılıyor. Hani Diyarbakır'da Ofis Caddesi var ya. Buranın da en kalabalık yeri burası. - Çok kalabalık. Çoook, çok kalabalık. Yürürken korktum ben. Ufff ezilir insan. - Dikkat edeceksin
Saat kaç?.. - Sen Ofis Caddesi'ni biliyorsun. Alt geçidi, çarşıyı da biliyor musun? - Tabii biliyorum. Ucuz saat aldım oradan kendime. - Benim saatim var. Ama kendiminkine bakmıyorum. Başkasına soruyorum. - !!!!!! - O zaman konuşmak zorunda kalıyorlar. Seslerini duyuyorum. - Ne oluyor seslerini duyunca? - Bazen çok komik oluyor. Kocaman abilerin sesi incecik çıkıyor. Ya da tam tersi. - Burada saat sordun mu kimseye? - Sormaaam!.. - Niye ki? - Burada ses duyulmaz. Çok araba var. Çok gürültü çıkarıyorlar. Hem burası İstanbul. Seslerine gülersem kızarlar belki...
|