kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Erdal Safak @ SABAH
 

AB-İran krizinin Türkiye'ye etkisi

Dünya Hiroşima’ya atılan atom bombasının 60’ıncı yıldönümünü hüzünlü törenlerle anarken, yanıbaşımızda, İran’da bir nükleer kriz patlak vermek üzere. Sonuçlarını kimsenin kestiremediği, ancak zaten kan gölüne dönmüş coğrafyamızı kıyametin eşiğine getirecek bir kriz..

6 Ağustos 1945'te Pasifik'teki Tinian adasından havalanan B29 bombardıman uçağı "Enola Gay", birkaç saat sonra Japonya'nın Hiroşima kentine ulaştı. 580 metreye kadar alçaldı, "Little Boy" adlı 4500 kiloluk bombayı bıraktı.
Kaptan pilot Theodore Van Kirk, 180 derecelik dönüşle uzaklaşırken, 45 saniye sonra mantar biçiminde 4 bin derecelik ateş küresi yükseldi. Kirk saatine baktı: 8'i 15 dakika 17 saniye geçiyordu. Ve dünya yeni bir çağa giriyordu. Hayatın pamuk ipliğine bağlı hale geleceği dehşet çağına...
Hiroşima'daki törenlerde "Nükleer silahlar insanlığın sonunu getirecek" uyarısının yapıldığı saatlerde, İran da yemin ederek göreve başlayan yeni Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad'ın ağzından AB'nin öneri paketini reddedeceğini açıkladı.
İngiltere, Fransa ve Almanya'nın hazırladığı paket, İran'ın nükleer silah üretmeme taahhüdüne karşılık sivil amaçlı programına yakıt sağlamayı, ayrıca siyasal ve ekonomik açılımlara destek olmayı öngörüyor.
Tahran'ın bugün Avrupa'ya iletmesi beklenen kesin yanıtı "Uranyum zenginleştirme programına devam" olursa, diplomatların ifadesiyle, "Musaddık krizi"nin benzeriyle karşılaşılacak. 1951'de iktidara gelen Başbakan Dr. Muhammed Musaddık petrolü millileştirince CIA darbesiyle devrilmiş, sürgündeki genç Şah Rıza Pehlevi tekrar tahta oturtulmuştu.
İran'ın nükleer pazarlığında yeniden sertleşmesini kimileri mollaların Ahmedinecad'ın kriz yönetme yeteneğini test etmek isteğine bağlıyor, kimileri herşeyi göze almasına, kimileri de Batı'nın çaresizliğini görmesine.

Reddederse,
ne yapılabilir?
Gerçekten de, İran geri adım atmazsa, konu Atom Enerjisi Ajansı'na taşınacak, onun hazırlayacağı rapor BM Güvenlik Konseyi'ne götürülecek. "Gereğinin yapılması için." Yani tecrit, ambargo, yetmezse askeri operasyon!
Ancak İran'ın nükleer programına yardım eden Rusya ve Çin'in böyle bir karar tasarısını veto etmelerine kesin gözüyle bakılıyor.
Bir an için veto edilmediğini varsayalım. Ambargo uygulanabilir mi? Örneğin İran'ın petrol ihracatı engellenebilir mi? Hele dünyada petrol arzının talebin altında kalmaya başladığı dönemde. Günlük arz ile talep arasında 2-3 milyon varillik açığın (İran'ın ihracatının yarısı) başta ABD olmak üzere Batı ekonomilerinde müthiş bir çöküntüye yolaçacağı raporları ortadayken.
Ya askeri operasyon? Aklınızdan çıkarın. Afganistan ve Irak bataklığında çırpınan ABD ve müttefikleri, bir cephe de İran'da açmayı asla göze alamaz. Almaya kalkarsa, "Dördüncü Dünya Savaşı" denilen kıyamet işte o zaman kopar.
Sonuç: İran çok büyük ödünlere rağmen Avrupa'nın önerilerini kabul etmezse, ABD'ye göre 2010, İsrail istihbaratına göre ise 2008'de nükleer silaha kavuşacak. ABD, İngiltere, Fransa, Rusya, Çin, İsrail, Hindistan, Pakistan'dan sonra 9'uncu nükleer güç olacak. Kuzey Kore'yi de katarsak 10'uncu.
Daha önemlisi, Ortadoğu'da İsrail'den sonra bir de İran nükleer tehdidiyle (Klasik formülle söylersek; "Siyonist tehdit"ten sonra "Şii tehdit"le) karşı karşıya kalacak bölgesel güçler de dehşet dengesinin öbür kefesine oturmanın yollarını arayacaklar. En başta Mısır ve Suudi Arabistan.
Ya Türkiye? Zaten İstanbul'a kadar ulaşan "Şahap" füzeleri üreten İran'ın bir de nükleer silaha sahip olmasına seyirci kalabilir mi? Kalacak mı? Bizce kesinlikle hayır.
Ve iki seçenekten birine yönelecek: Ya "Stratejik ortaklık" ve "NATO ittifakı" üstünden ABD'nin şemsiyesi altına girmek. Ya da kendi bombasına sahip olmaya çalışmak.
Ne dersiniz; hangisini seçelim?

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Tehlikeli sessizlik   / 06-08-2005
 Diplomatik poker   / 05-08-2005
 Yamani düğünde piyasa panikte   / 04-08-2005
 Dışişleri inanamıyor   / 03-08-2005
 Kral öldü yaşasın kral   / 02-08-2005
 Türkiye kurtuldu ya KKTC?   / 01-08-2005
 Devlet garantili Ek Protokol   / 31-07-2005
 Öymen'i seçmek, Ecevit'i atmak   / 30-07-2005
 Stratejik işletmeler   / 29-07-2005
 Laçkalığın daniskası   / 28-07-2005
FATİH ALTAYLI
Erken seçim olsa ne olacak?
Son günlerde herkesin...
ERDAL ŞAFAK
AB-İran krizinin Türkiye'ye etkisi
Dünya Hiroşima’ya...
Bir elimde cımbız Bir elimde ayna
Boğazım ağrıyor diyerek bakanlar kurulu toplantısına katılmayan...
Fransa'nın imajını Zidane kurtaracak
Zidane'nın milli takıma dönmesini ülkenin son günlerdeki kötü...
10 dan önce 10 dan sonra
10 dan önce 10 dan sonra
Erciyes'e karşı 75 dakika 10 kişi oynayan Beşiktaş, Cenk'in golüyle...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu