| |
|
|
Şenol Demiröz ilkesizlik kurbanı oldu!..
Şenol Demiröz TRT'yi en iyi bilenlerden biri olarak göreve geldi. Kurum içinden yetişmişti. TRT'nin artı ve eksilerini gayet iyi biliyordu. İstanbul Belediyesi Kültür Daire Başkanlığı sırasında fevkalade başarılı bir bürokrat olduğunu ve yaratıcı bir zeka ile görev yaptığını, eserleri ve arkasında bıraktıkları ile kanıtlamıştı. TRT Genel Müdürlüğü'ne seçilmesi sürecinde onu sonuna kadar desteklemiştim. Şimdi "İstifa" kararını alkışlayanlar arasındayım. Demiröz istifa etmese, onu süresinin sonuna kadar görevden almaya kimsenin gücü yetmezdi. Bunu bile bile etti. Neden?.. Çünkü hükumet, elini kolunu bağlamaya karar vermişti. İstediği kadrolar çıkarılmıyordu. Gelirinin büyük bir bölümünü elektrik faturalarından alınan yüzde 2' lik pay teşkil ediyordu ve bu oranı belirlemek hakkı yasa ile hükumete verilmişti. İlgili bakanlar ikide birde bu oranın azaltılacağından, hatta sıfıra indirileceğinden söz ediyorlardı. Bugünkü koşullarda bile maaş ödemekte zorlanan Demiröz için bu tehdit, kafasının üzerine asılı bir Damokles'in kılıcı idi. Demiröz, bu hükumetin onu çalıştırmayacağını anlamıştı, bıraktı.. Bıraktığında da arkasında bir kamuoyu desteği bulmadı. Gidişine kimse üzülmedi, aldırmadı. Neden?.. Çünkü Demiröz, ilkesiz ve başarısız bir Genel Müdür olmuştu. Peki neydi bunlar?.. Demiröz, TRT'nin bir kamu yayın organı olduğunun farkında değildi. Kendisine, BBC, PBS, ARD gibi kamu televizyonlarını örnek alacağına, sadece reyting ile yaşayan özel televizyonlara karşı, halkın paraları ile beslendiği için seyirci endişesi duymadan, kamuya yararlı alternatif programlar üreteceğine, bir yandan reklam, öte yandan elektrik faturası gelirlerini alarak, yani alenen haksız rekabet yaparak özel TV'lerle (Çok affedersiniz, anlatacak daha iyi deyim yok) sidik yarışına girişti. Örneğin, pazar geceleri tüm televizyonlar futbol programı yaparken, Arman Talay, Çetin Çeki ve Kenan Onuk gibilerin kurup yerleştirdiği "Spor" geleneğini sürdüreceğine yapacağına, "Torba" Faik'e program başı 17 milyar lira ödeyip bir futbol programı da o yarattı. Bu programa görüntü temin etmek için de 10 milyon doları peşin ödedi. Yani, televizyonculuk tarihinin en pahalı futbol programını TRT yaptı. Peki yaptı da ne oldu?. Palavra!.. Örneğin.. Fransa Turu'nu bu yıl dünyada iki milyar insan izledi. Bunların arasında benim insanım yoktu. (Sayılı eve giren DigiTurk EuroSport'unu saymıyorum). Neden?.. Çünkü TRT, spordan kopmuş, bu sidik yarışı uğruna futbola endekslenmişti. Kimsenin izlemediği, 3 büyükler dışı maçlara, ikinci lig maçlarına eşek yükü ile para ödüyor, ama Fransa Turu'nu yayınlamayı, bu efsane yarışı, Lance Armstrong'un sonuncu defa koşması ile dillere destan hale gelen dünyanın en büyük spor olayını, Türk halkına iletmeyi aklından bile geçirmiyor, parasını ödeyip satın aldığı, Tenis Turnuvaları, Artistik Patinaj yarışmaları gibi dünya güzeli spor olaylarını da, beş kanalına rağmen piç ederek sunuyordu.. Angarya diye.. Neden?.. Çünkü TRT'nin köhnemiş kadrolarında "Sporcu" ruhlu adam kalmamıştı. Kadroda bulunup maaş alanlar, ya ruhu ölmüş, sadece maaş için gelen emekliler, ya da futbol dışında spor bilgisi ve heyecanı olmayanlardı. Şenol Demiröz, geçen yıl bu zamanlar beni arayıp "Hıncal Bey çok az zaman kaldı. Hemen buluşup konuşmamız gerek" dediğinde başlamak üzere olan Olimpiyat yayınlarını hedeflediğini sanmıştım. Ama söz konusu ettiği şeyin lig ve futbol sezonu olduğunu anlar anlamaz "Başarılar dilerim Sayın Genel Müdürüm" dedim ve babı hükumetten çekildim. Demiröz, o sporu bilmeyen, anlamayan ve sevmeyen kadrolarla (İstisna olan arkadaşlarımı tenzih ederim) Olimpiyat yayını yapmaya kalktı, rezil etti, piç etti. Şimdi, halkın çok gözünün önünde olduğu için, spordan verdiğim örnekleri, diğer tüm programlara dağıtın.. TRT, sanatta, kültürde, bilgide öncü olması gereken bir kuruluştu. Anayasa ona halkın vergilerinden büyük bir finans kaynağı ayırırken, görevlerini de saymıştı. Bu paralar özel TV'lerle sidik yarıştırmak ve haksız rekabet yaratmak değil, halkı geliştirmek, ilerlemesini sağlamak için ödeniyordu. Örneğin TRT, özel TV'lerle yarışan şov programları değil, özel TV'lerin yüz vermediği, Türk Sanat, Türk Halk ve Klasik müziklere yönelmeliydi. Örneğin TRT, hiçbir kültür ve sanat değeri taşımayan reyting dizileri yerine, yerli yabancı edebiyat dünyasının en ünlü yapıtlarını dizi yapmalıydı. Sinemanın en önemli filmlerini seçmeliydi. Çok seçme belgeseller yayınlamalıydı. Programları belki ilk yüze bile girmeyecekti. Ama Demiröz bunu işe başlarken açıklayacak "Kimse bizden özel TV'lere endekslenmiş programlar beklemesin. Biz Türk halkının düzeyini yükseltecek alternatif yapımlar üreteceğiz. Anayasanın bize verdiği görev budur. Bu alanda ilginç olmayı ve seyircimizi giderek arttırmayı hedefliyoruz" diyecekti. Demedi. Çünkü Demiröz'ün böyle bir ilkesi ve Anayasa'nın kendisine verdiği görev hakkında bilgisi yoktu. Peki ne yaptı? Neden başarısız oldu? O da cumaya..
|