Chaplin'den sinema dersi
Sessiz sinemanın ustası Charlie Chaplin aile albümü, hayatının açığa çıkmamış yanları ve filmleriyle anılıyor.
Filmlere konuşma katmak heykelleri boyamak gibi bir şey. Sesli filmin ömrü altı aydan, bilemediniz, bir yıldan fazla sürmez. Sonra kaybolup gitmeye mahkumdur." Bir buçuk metre boyundaki dahi aktör, akrobat, besteci, müzisyen, yazar, yönetmen, prodüktör Charlie Chaplin, sesli film tekniği ilk çıktığında bunları söylüyor ve filmlerinde konuşmayı reddediyordu. Oysa sinema, "seslenmekle" kalmadı üstelik teknolojiden en çok yararlanan sanat dalı oldu. Chaplin belki sinemanın geleceği hakkında yanıldı ama kendi filmleri konusunda haklıydı. Eğer bu filmler sesli çekilmiş olsalardı, dramaturjileri bu kadar güçlü olmayacaktı.
DAHİCE BİR BAKIŞ Bunun kanıtı da yarattığı Charlot karakterinin, bir asır sonra hala sinemanın en sevilen figürlerinden biri oluşu. Chaplin hakkında anlatılacak ne kaldı ki? Ama bu büyük aktörü anmak için yapılan etkinlikler başladığından beri, görmediğim filmlerinden sahneler seyrettim, aile albümlerindeki fotoğrafları ve belgeleri ilk kez gördüm, hayatının açığa çıkmamış yanlarını okudum. O karakterleri nasıl yarattığını, bir sahne için nasıl günlerce çalıştığını, Hitler'in çılgınlığını nasıl herkesten önce hissettiğini anladım. Bir de "süper kahramanlarla" büyüyen 21. yy çocuklarının, onun muhteşem beden dili ve mizah duyusu karşısında hala nasıl büyülendiklerini gördüm. Chaplin'in cılız vücudunu kullanmaktaki becerisini, zekasını ve kariyerini anlatmaya hiç girişmiyorum. Sadece onun virtüozitesini sergilediği filmleri, hararetle tavsiye etmekle yetiniyor ve onu kendi sözleriyle özetlemek istiyorum. Bakın, sinema hakkında neler buyurmuş usta: "Gülmeye en çok ihtiyacı olanlar alt sınıflar. Ve ben onları güldürdüğüm zaman iyi bir şey yaptığımı hissediyorum. Başarının sırrı burada...." "Sinemada hareket sözden güçlüdür. Binlerce kelimeyle anlatamayacağınız şeyi tek bir hareketle anlatabilirsiniz. Söylemediklerinizi de seyirci kendi kafasının içinde işitmiştir zaten. Seyirci hüzünlü bir surat gördüğünde, bildiği bütün acı sözleri, hayatının bütün mutsuz anlarını o suratla özdeşleştirir. Bir şey söylemenize gerek kalmaz. Aynı şey bütün duygular için geçerlidir..." Ve işte bence, dahi Chaplin'in verdiği en önemli sinema dersi: "Ayrılığı mı anlatmak istiyorsunuz? Koca bir tren istasyonunu çekmeyi boş verin. İyi bir aktörün yüzüne düşen tren gölgesini çekin yeter. Bir volkanı mı anlatmak istiyorsunuz? Aktörün kaşığıyla fincanda çayı karıştırması yeter. Ben hep bunu yapmaya çalıştım. Beni ilgilendiren tek şey, kameramın aktörü anlatmasıydı..."
Sedef Ecer
|