Antalya'da iki gün
Bir kitapla "Hayata Merhaba" dediğimde en büyük ilgiyi yirmi bin ısmarlayarak Bayer İlaç Firması göstermişti. Mayısın 22'sinde Antalya'da Baş ve Boyun Onkolojisi Kongresi varmış. Bizi Belek'teki Pine Beach Otel'e davet ettiler. Eşimle katıldık. Böylece Karin ve Emre'yi tanıdık ve de çok sevdik. 22'sinde pazar günü, Lara'daki Laura Alışveriş Merkezi çok miktarda plastik bilezik alıp hem bağış hem Antalya'lılara hediye etttiği için ilk defa bir imza günü yaptık. Antalyalılar şehirleri gibi güzel insanlar. Gözleri dolu doluydu sevgilerini ve kampanyaya desteklerini söylerken... Bilezik bulmak kolay olmuyormuş. Biliyorum zor yetiştiriyorlar bu kadar isteneceğini düşünmedikleri için. Bütün Migros'larda kasalarda olacak birkaç gün bulunmasa da ısrarla sorun dedim almak isteyenlere. Bu ilgiyi görenler sahtesini de yapmış anlaşılan. Biz bu bileziklerle hayat kurtarmaya çalışıyoruz, iki üç kuruş elde etmek için kandırmaya vicdanı nasıl elverir ki insanın! Belki onlar da ailelerinde, yakınlarında kanser olayının yıkımını yaşadılarsa, imkanları kısıtlı yoksul kişilere yardım eden LÖSEV gibi lösemili çocuklara veya başka bir kanser vakfına devredip büyük bir haz duyabilirler. (Kazancı başka bir yerde arayabilirler belki de...)
KANSER TARAMASI Meme Vakfı'na gelince onlar çok memnun "Talep aynen devam ediyor" diyorlar. Ultrason makinesi için para birikmiş ödemeler yapılır yapılmaz makine alınacak. Yakında Beyoğlu'nda da parasız göğüs kanseri taraması yapılacakmış. 23 Mayıs Pazartesi günü öğlen oteldeki Bayer'in standında yüzlerce plastik bilezik dağıttılar kongre üyelerine. Ayrıca hediye etmek için getirttikleri yüzlerce kitabı imzaladım ve sohbet ettim gelenlerle. Kulak burun boğazcılardan bir sürü şey öğrendim ve kulağıma ameliyatla tüp taktıracağıma biraz daha beklemeye karar verdim. Pazar akşamı gene hiç üşenmedik (çok uzakta olmasına rağmen) 7 Mehmetler Lokantası'na gittik yemeklerinin lezzetiyle ünlü. Bir dostumuz Metin Bey, deniz ve mehtapla paylaştık lagosumuzu. Ertesi gün imza olayından sonra Karin, Emre ve KOM Tour'dan Fatih Bey'le sanayi çarşısı içinde Doyumlar'da köfte yemeğe gittik. Belek'ten gittiğimiz için başka şehre gitmiş gibi olduk ama tavsiye ederim. Karin'in dediği gibi çok lezzetliydi köfte. İlk defa tahinli fasulye piyaz (tahin, zeytinyağı, limon tuzu, sirke, tuz, çok az sırımsak konuyor sosuna, soğan yok) Gene tahinli kabak tatlısı yedim, bayıldım. Oraların kabakları mı değişik neden farklıydı tadı? Lokanta girişi ve içinde değişik yerlere koymuşlar süs kabağı gibi inceli, uzunlu şekilleri var ve kocaman. Karin İstanbul'a döndüğü için Emre bizi Kaleiçi'nin tam karşısındaki nefis manzara ve yemekleriyle ünlü eski Ulus 29 olan Club Arma Lokantası'na götürdü. Gitmenizi öneririm yolunuz düşerse. Şimdi İsmet Bey başarıyla işletiyor. Yeni işletmeyi duyurmak için bir açılış yapacaklarmış. Kansere karşı savaşta katkıları olsun diye Meme Vakfı'ndan bilezik alacaklarmış.
MODADA İDDİALI BİR İSİM Bugün yine pek çok kuruluş kutlamalar için benden Meme Vakfı'nın telefonunu istedi. (MEVA'dan Viyolet Hanım: 0212 361 71 31) Geçen hafta Günseli (kardeşim) ile onun arkadaşları olan Gİ- ZİA'nın stilistleri Nilgün ve Erkan'a uğramıştım. Bana Kral TV'nin ödül gecesinde giymem için beyaz taşlı bir ceket hediye ettiler. Boynuma da onların çok güzel bir kolyesini taktık. Siyah jöleli saçlarımla kendimi Elvis Presley gibi görsem de bir müzik ödülleri gecesi ruhuna uygun diye düşündüm. Şimdi de İlker ile Güzide önümüzdeki aylarda evlenirler diye bana bir tuvalet tasarlamışlar. Roberto Cavalli gibi şahane bir şey. Havaalanından eve gelirken Çağlayan'daki kocaman şık GİZİA binasını görünce aklıma geldi, gülümsedim. Ne kadar başarılı Türkiye konfeksiyon konusunda. İnşallah Hisarcıklıoğlu ve değerli dostumuz TİM Başkanı Oğuz Satıcı beylerin feryadına kulak verirler de (Çin karşısında) bu çok büyük ihracat yapan şirketleri zor durumda görmeyiz.
|