| |
En güçlü toplumsal silah
Din eğitimi toplum mühendisliğinin en stratejik aracı haline geldi. Çünkü toplumu dindarlaştırmanın da, laikleştirmenin de yolu din eğitiminden geçiyor. İlkine en somut örnek olarak Pakistan'ı gösterebiliriz. Pakistan'ın kurucusu Muhammed Ali Cinnah laik sistem amaçladı. 1947'de bağımsızlığı ilan ederken "Dinin devlet işleriyle hiçbir ilgisi olmayacağını" dünyaya duyurdu. Ancak onun ölümünden sonra yönetime gelenler ekonomik ve sosyal sorunlar karşısında çaresiz kalmalarının da etkisiyleyığınları denetlemenin çözümünü dine yönelmekte buldular. Buna rağmen Pakistan'da laik kesim en az 25 yıl etkinliğini korudu. Örneğin 1970 ve 1974 seçimlerini dinci partilerin ittifakına rağmen sosyalist Zülfikar Ali Butto kazandı. 5 Temmuz 1977'de dindarlığın da ötesinde görüşler taşıyan General Ziya ül Hak darbeyle iktidarı ele geçirince, Pakistan'ın kaderi değişti. Hak, "Nizam-ı Mustafa", yani Peygamber düzeni getireceğini ilan etti. Kız ve erkeklerin bir arada okumalarını ve alkolü yasakladı, kadınlara örtünme zorunluluğu getirdi. Bunu şeriatın kabulü izledi. Onu da pıtrak gibi medrese açılması.
Köktendinciliğin kaynağı Bugün Pakistan'da 100 bini aşkın medrese var. Afgan talibanlar ve El Kaide militanları oralarda yetişti. 11 Eylül 2001 saldırılarını yapanların bir bölümü ile Londra canlı bombalarından ikisinin beyinleri de oralarda yıkandı. Devlet Başkanı General Pervez Müşerref, 11 Eylül'den sonra ABD'nin talebiyle medreseler sorununa eğildi: Bir bölümüne bilgisayar dağıttı, İngilizce dersleri koydurdu. O dönem dinci kesimlerin tepkisiyle ileri gidemeyen Müşerref, şimdi köşeye sıkıştı. Zira ABD'ye İngiltere'nin de baskıları eklendi. Başbakan Tony Blair, "Şer ideolojisi yuvalarına dönüşen medreselere çekidüzen verilmesi bizim için hayati önem taşıyor" diyor. İlk önlemler şöyle: Medreselerin eğitim programlarını devlet belirleyip denetleyecek. Dinin yanı sıra fen dersleri de verilecek. Bir sonraki aşamada "Tevhid-i tedrisat"a, yani "Eğitim birliği"ne geçilmesi öngörülüyor.
İspanya'da neler oluyor? Din eğitimini toplumu laikleştirmenin aracı olarak kullanmanın örneğini ise yine bugünlerde İspanya veriyor. 2004 Mart'ında iktidara gelince "Dini kamusal alandan çıkarmak" için iddialı bir paket hazırlayan, bu çerçevede boşanmayı kolaylaştıran, kürtajı serbest bırakan, kök hücre araştırmalarına izin veren, eşcinsel evliliğini yasallaştıran Başbakan Jose Luis Rodriguez Zapatero'nun sosyalist hükümeti, geçen hafta da devlet okullarında din derslerini zorunlu olmaktan çıkaran yasa tasarısını parlamentoya gönderdi. Buna göre, yeni öğrenim yılından itibaren din dersleri isteğe bağlı olacak. Bu derslerin notları, sınıf geçmede ve mezuniyette olumlu ya da olumsuz hiçbir etki yapamayacak. İspanya'yı "Batı'nın inanç deposu" diye tanımlayan Polonyalı Papa 2'nci Jean-Paul, ölümünden önce Zapatero Hükümeti'nin "Toplumu laikleştirme" projesine kıyameti koparmıştı. Zapatero da Papa'yı "Modern toplumlardaki tüm kazanımların düşmanı" ilan etmişti. Şimdi de din dersi yasası yüzünden İspanyol Kilisesi ayaklandı. Ama "Din gençlerimizin geleceğini koşullandıramaz" diyen hükümet kararlı. Yüzde 82.4'ü Katolik olan İspanyol halkının çoğunluğu da hükümetin yanında yer alıyor. Türkiye'de din eğitiminin alabildiğine özendirildiği, denetiminin ise iyice gevşetildiği bir dönemde, tartışmalara katkı için bu iki örneği anlattık.
|