Böyle evliliği almasak, alana engel olmasak
Annemin, anneannemin ve tüm büyüklerimin ellerinden öper, benden ümidi kesmelerini dilerim. Hangi konuda mı? Tabii ki de, evlilik konusunda. Arkadaşlarım "Part time (yarım zamanlı yani) evlilik yok mu? Kışları evli, yazları bekar kalsak" diye başımın etini yiyor. Her gün gazeteler eşlerin birbirini aldatma, bıçaklama, vurma, hadım etme haberlerinden geçilmiyor. Şimdi ben evlilikten bucak bucak kaçmayayım, 'evlilik' sözcüğünü duyunca üç buçuk atmayayım da kimler atsın. Hele en son, şu suşicilerin 'Yalan Rüzgarı' kıvamındaki olayı beni tümden bitirdi...
DİNSİZİN HAKKINDAN... Hadiseyi özet geçersek; sosyetenin en ünlü suşi restoranının ortağı iki adam vardır. Ve bunların da karıları, çocukları... Bu abilerden biri, diğerinin üç buçuk yıllık, üçüz bebeleri de bulunan karısıyla, üç yıldır fingirdemektedir (hayırlı işler). Velhasıl bu 'saman altından su yürüten abi', sadece ortağının karısıyla değil, suşicinin halkla ilişkiler müdiresiyle de aganigi naganigi etmektedir (sen neymişsin be abi?)... Gün olur devran döner, üç hatunlu bu adam halkla ilişkilerci kadından ayrılır. Ayrılığı hazmedemeyen abla takibe koyulur ve esas ikinci kadının diğer ortağın karısı bayan suşici olduğunu öğrenir. Dinsizin hakkından imansız gelir hesabı, olayı bir bir mağdur ortağa aktarır... Eh cep telefonları nur olsun; mağdur suşici aşk mesajlarını yakalayınca, açın abinin önünü. Sonuç: Boynuzlu abi aldatan karısına pasaportunu verir, suşicilerin ortaklığı bozulur, olay sosyete dünyasında bomba etkisi yaratır, çarşaf çarşaf gazetelerde yer alır, üçüzler babada kalır!
MİDEM BULANIYOR Peki hadisenin sonunda benim sinirlerimi kim zıplatır? Kendini bir değil, iki kadınla (ki bunlar sadece bilinenler) aldatan kocası için "Bu tip olaylar daha önce de oldu, ben kocamı seviyorum, affettim boşanmayacağım" diyen karısı. Bu ne 'kocam olmadan asla'cılıktır, bu ne adama yapış yapışlıktır Yarabbim. Cumartesi günkü yazısında Balçiçek Pamir'in de çiziktirdiği gibi, benim de midem bulanıyor. Şimdi sen nasıl olur da tüm yaşananları silebilirsin, kırgınlığını tamir edebilirsin, kocanın seni sevdiğine inanabilirsin ki... Bu kadar da yüz göz olunmaz ki!.. Neymiş; kocasını seviyormuş. Külahıma anlatsın! Sen şuna rahatımı, evimi, sosyal statümü seviyorum desene. Ha bir de şimdi esas kadının devri tabii; kadının "Ha" dediği yerde adam "Han" yapacak. Evin reisi bu saatten sonra affeden yenge olacak. Olacak da kahrolsun böyle reislik...
KOCAYA YAPIŞMAK Hani sevgi, hani dürüstlük, hani huzur, hani mutluluk? Bu ne model bir evlilik? Bütün bu küçük düşmelere neden katlanılıyor, aklım almıyor. Üstelik bu kadınlar maddi durumu kötü, kocasının evinden başka gidecek yerleri olmadığı için her şeye susmak zorunda kalan kadınlar da değil. Bir 'kocaya yapışmak'tır, almış başını gidiyor. Bu sahtelik de benim gibi genç kadınların sinirini bozuyor. Hele "Evlilik böyle bir kurum işte" savunmasına sığınmıyorlar mı, tümden deliriyoruz. Yani şimdi sizin evlilik dediğiniz kim kime, dum duma, nasılsa tilki kürkçü dükkanına döner, dostlar alışverişte görsün, sevgi ve saygıyı hak getirsin bir kurum mu? O zaman çok teşekkürler almayalım, bünyede gaz yaratmayalım! alana engel olmasak
|