|
|
Bu kasaba küllerinden doğdu
Tarihi dokuyu koruyarak yenilenen Beypazarı adeta küllerinden doğuyor. Turizme açılan tarihi konakları mutfağı ve geleneksel sanatlarıyla yoksulluğu kıran kasaba, örnek gösterilen bir kalkınma gerçekleştirdi.
Bir Anadolu kasabasının yeniden doğuş öyküsü
Eski İpek yolunun ticaret merkezi Beypazarı'nda altı takvim yılına sığan bir kalkınma mucizesi yaşanıyor. Hitit, Frig, Galat, Roma, Bizans ve Osmanlı'nın hüküm sürdüğü Beypazarı 90'lı yılların başına kadar sıradan bir Anadolu kentiydi. 6 yıl gibi kısa bir sürede başardığı ekonomik kalkınmayla Beypazarı şimdi, Napoli'de "ekonomik kalkınma modeli" olarak sunulan, Dünya Şehircilik Günü'nde de "Yerel Ekonomik Kalkınma Modeli" olarak dünyaya örnek gösterilen bir başarının yaşandığı ilçe. Beypazarı'ndaki bu silkinmenin ilk adımlarını Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve Turgay Ciner yani bu havzaya can veren Park Grubu'nun başındaki isim atmış. Önceleri kimsenin inanmadığı "Tarihi dokuyu koruma ve turizmi geliştirme projesi" ne destek veren Ciner, Beypazarı'nda tarihi evlerin onarımıyla, başarı için gerekeni yapmış insanların körelen inançlarını yeşertmiş.
KADERİ DEĞİŞTİREN HAMLE Başkan Mansur Yavaş, Beypazarı'nda milyonlarca dolarlık yatırımı bulunan Park Grubu'nun kapısını çalıp projesini anlattığında önce 25 konağın restorasyonu için para sağlamış. Kentin kaderini değiştiren bu hamleyi, "İlk çiviyi böyle çaktık" diye anlatıyor Başkan Yavaş. Bir ayda tamamlanan 25 evden sonra değişimi gören Park Grubu, 250 ev için daha kaynak aktarmış. Belediye'nin, "Bir sokak da siz yapın" kampanyasına en büyük destek de yine Park Grubu'ndan gelmiş. Beypazarı'nın simgesi Alaattin Sokak şimdi göz kamaştırıyor. 3500 tarihi konaktan restore edilen 500'ünün pek çoğunda Park Grubu'nun katkısını gösteren bir küçük plaka var. Konaklar 500 milyon ile 1 milyar lira arasında giderle yenileniyor. 500 evin dış restorasyonu için 1.5 trilyon lira harcanmış. Birkaç yıl önce 2-3 milyara satılan tarihi konaklar şimdi 100 milyar liraya gidiyor. Belediye hemen her alanda kurslar açmış, hediyelik eşya yapımı, konuklarla nasıl ilgilenileceği, nasıl servis yapılacağı gibi konularda gençler ve kadınlar eğitiliyor. Projeden önce yıl boyunca ancak 2-3 bin kişinin ziyaret ettiği Beypazarı son 4 yılda ortalama 150 bin turist ağırlıyor. İlçenin yatak kapasitesi 600. 16 tane pansiyon, iki otel ve 20 kilometre yakındaki 750 yataklı Dutlu Tahtalı Termal Tesisleri var ancak yetmiyor. Beypazarı'nın yeni hedeflerinden biri termal kaynak potansiyelini değerlendirmek. Bu kapsamda 5 bin dönüm arazide her biri beş yıldızlı bin yatak kapasitesi için çalışılıyor. Belediye girişimcilere uygun koşullarda arazi veriyor. Turistlerin tarihi evlerde konaklaması için de ev pansiyonculuğu kursları sürüyor. Belediye Başkanı Mansur Yavaş 6 yıl gibi kısa bir sürede gerçekleşen mucizenin baş mimarı olarak son derece hızlı hareket ediyor. Yavaş, diğer belediye başkanları için de bir örnek. Çünkü çok çalışıldığı, dürüst olunduğu, proje üretildiğinde başarının kaçınılmaz olduğunu göstermiş. Herkese girişimcilik aşılamış. Her yanı dökülen eski konaklarda oturanlar, odaları depo yapanlar şimdi restore edilmiş pırıl pırıl konaklarında müşterilerini ağırlıyorlar, yöresel yiyecekler, içecekler sunuyorlar. Yavaş, zorla yaptırmış pek çok konağı. "Bana ayıp olmasın diye eski evleri yaptırdılar. 2 ay içinde masraflarını çıkardılar. Şimdi teşekkür ediyorlar" diyor. En güzel mekanlardan biri olan Taş Mektep, belediyenin sosyal tesisine dönüştürülmüş. Şimdi 20 milyar lira ciroya ulaştığı günler oluyor. Ekonomisi tarım ve karoseri üretimiyle sınırlı ilçe kalkınmaya devam ediyor. 6 yıl öncesine kadar göç veren ilçenin nüfusu bugün 40 bine ulaşıyor. Son yıllarda göç vermeyen kent 4 bin kadar da göç almış. İşsizlik neredeyse sona ermiş.
KADINLARIN GÜCÜ Kadınların Beypazarı mucizesindeki yeri de dikkat çekici. Birkaç yıl öncesine kadar sokağa bile çıkamayan Beypazarı'nın kadınları artık erkeklerle eşit hatta daha üstün bir konumda. Çünkü Beypazarı'nda turizm sektöründe faaliyet gösteren bin 500 ailenin 900'ü kadınların kontrolünde ve yönetiminde. Beypazarı kadını, üretime katılmış, sokağa çıkmış. Kendisinden de son derece emin. Kadınlar mutfağı da canlandırmışlar. Artık sokağa taşınan o güzel lezzetleri herkes tadabiliyor. Yöresel yemekler ilerdeki olası dejenerasyona karşı korumaya alınmış. Beypazarı'nın bir zamanlar saray mutfağına soktuğu, güveç, dolma, mumbar, havuç lokumu, 80 katlı baklava Patent Enstitüsü'ne kayıtlı. Amaç, bu yemeklerin hep aynı lezzeti korumasının sağlanması.
TOPRAĞIN ALTINDAKİ SERVET Bu coğrafyanın görünmeyen zenginlikleri de var. Tabiat ananın bize 30 milyon yıl önce oluşturup üzerini toprakla örttüğü linyit kömürü ve 7 milyon yıl önce sakladığı trona madenleri bugün onun evlatları tarafından bulunup çıkarılıyor. Trona madeni yani soda külü, camdan, deterjan üretimine, kağıt üretiminden baca gazı desülfürizasyonuna kadar pek çok alanda kullanılıyor. 237 milyon tonla dünyanın en büyük ikinci rezervi Beypazarı'nda. Geçmişte bir Amerikan firmasının "çıkarılamaz" diye rapor düzenlediği trona madenleri dünyanın en gelişmiş teknolojisiyle, sondajla sıvı hale getirilerek çıkarılıyor. Ciner Grubu, bu topraklardan kazandığını yine bu topraklar için harcıyor. Beypazarı'nda güçsüzler yurdundan, okul yapımına, ücretsiz sağlık hizmetinden, tarihi evlerin restorasyonuna kadar bölgenin ihtiyaçlarına eğilen grubun enerji alanında da bölgede önemli bir yatırımı var. Devletin sırtına yük yükleyen Çayırhan linyit madenleri ve termik santralinin işletmesi bir mucizeyi gerçekleştirmiş. 2500 işçinin çalıştığı madenlerde yevmiye başına 1 ton olan üretim 14 ton gibi inanılmaz bir rakama, santralin yüzde 40 olan kapasitesi ortalama yüzde 82'ye çıkarılmış. Linyit madenleri, kapasite ve işçi güvenliği açısından iki kez Avrupa'nın en iyisi seçilmiş. Yıllık üretimi 3.6 milyar kilowat saat olan santral, yeraltındaki madenin aksine yerin 100 metre üzerine kadar uzanan devasa bir görünüme sahip. Çayırhan, Türkiye'nin en yüksek verimle çalışan santrali niteliğinde.
Osman AYDOĞAN
|