kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
  » Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Rüzgarın Altındaki Cennet Alaçatı
Bu yaz herkes Alaçatı'da

Dünyanın en önemli sörf merkezlerinden Alaçatı, artık tatilcilerin de gözdesi. Beldede büyük bir canlılık yaşanıyor.


Rüzgarın Altındaki Cennet Alaçatı

Dünyanın en önemli sörf alanlarından biri olarak kabul edilen Alaçatı, artık tatilcilerin gözdesi. Çeşme bu yıl sakin bir yaz geçirirken Alaçatı'da büyük canlılık yaşanıyor.

Moda kavramı sadece giydiğimiz kıyafet, kullandığımız eşya ya da dinlediğimiz müzikle sınırlı değil. Artık her şeyin bir modası var. Tatil mekanları da buna dahil. Bu yılın moda tatil beldesi ise Alaçatı. Üstelik bu yıl açılan otel ve restoranlar son 5 yılda açılanların neredeyse iki katı. Eskiden sessiz sakin bir yer olan Alaçatı'da artık haftasonlarında yürümek bile zor... İzmir'e 70 kilometre uzaklıkta bulunan Alaçatı, yanı başındaki Çeşme'yi bu yıl geride bırakmış gibi görünüyor. Daha birkaç yıl önce Alaçatı'nın adı bile bilinmezken insanların akınına uğrayan Çeşme ise bu yıl sakin bir dönem geçiriyor. Peki Alaçatı'nın özelliği ne? Eskiden neredeyse sadece sörf tutkunlarının bildiği bu saklı cennette ne değişti? Görünen o ki taştan yapılmış gösterişten uzak butik otelleri, kafe ve restoranları burayı popüler hale getirdi. Ancak bu yıl yaşanan turist akınının artmasını istemeyen ve Alaçatı'nın otantik yapısının bozulmasından korkanların sayısı da hayli fazla.

TÜTÜNCÜLÜKTEN TURİZME
Yaklaşık 20 yıl öncesine kadar tütüncülükle geçinen Alaçatı halkı artık turizmden para kazanmaya çalışıyor. Denizden yaklaşık 2-3 kilometre içerde bulunan Alaçatı, uzun yıllardır sörfçülerin cenneti. Çünkü dünyanın rüzgar sörfü açısından en önemli yerlerinden biri olarak kabul ediliyor. Sörf meraklılarının yaklaşık 10-15 yıl önce keşfettiği Alaçatı sahilleri bugün sadece deniz, kum, güneşten yararlanmak, yöreye özgü yemekleri tatmak ve bunları gürültüden uzakta yapmak isteyen tatilcilerin de gözdesi. Birkaç yıl önce çok az sayıda butik otelin ve kafenin dışında mekanın bulunmadığı Alaçatı'da şimdi 50'ye yakın işletme var. Bunların yaklaşık 30'u bu yıl hizmete girmiş. Alaçatı'da açılan mekanların yarıdan fazlası kadınlar tarafından işletiliyor. İstanbul ve İzmir gibi büyük şehirlerden gelip buraya yerleşen mekan sahipleri de azımsanmayacak oranda. Bunların yanı sıra Alaçatı'nın popülaritesinin artmasıyla birlikte, özellikle bu yıl sadece sezonluk hizmet veren profesyonel işletmeler de açılmış. Ancak Alaçatılılar'ın çoğu sezonluk işletmeleri istemiyor ve sadece para kazanmak için açılan bu mekanların Alaçatı'nın bozulmasına yol açabileceği endişesini taşıyor. Alaçatı Koruma Derneği üyeleri de herkese mekan açma izni verilmesinden yana değil. Dernek Başkanı İbrahim Topal, yerli halk ile sonradan gelip yerleşenlerin Alaçatı için birlikte çalışmasından yana: "Kaz Dağları'ndaki köylerde artık yerliler kalmadı, dışardan gelip yerleşenlerin açtığı işletmeler var. Biz böyle bir şey istemiyoruz. Her şey butik olsun istiyoruz. Butik otel, butik kafe ya da butik tarım... Doğal olan korunsun istiyoruz." Koruma Derneği üyelerini gözlemlediği bir başka şey de eskiden hiç görmedikleri dilencilerin bu yıl bu bölgeye dadanmış olması. İnsanlar hala kapılarını kilitlemeden güven içinde yatabiliyorlar. Ancak bir yıl sonra aynı güven ve huzur ortamının kalıp kalmayacağından emin değiller. Kontrollü bir gelişme yaşansa da bu tip şeyleri cazibe merkezi olmaya başlayan bir yerde engellemek kolay değil. Taş ve cumbalı evleri, arnavut kaldırımlı dar sokaklarıyla ünlü beldede hemen hemen tüm mekanlar dekorasyon dergilerinden fırlamış gibi. Maviye boyanmış balıkçı köylerine özgü tahta masa ve sandalyeler, kenarları yöreye özgü işleme ve dantellerle bezeli beyaz masa örtüleri, renkli kapı ve pencere çerçeveleri, salkım saçak sarmaşıklarla donatılmış mekanlar neredeyse bir karpostal güzelliğinde. Alaçatı'ya özgü bu konsept aile işletmelerinde daha da göze batıyor. Sörfün dışında termal açıdan da büyük bir potansiyele sahip Alaçatı'da kışın yaklaşık 10 bin civarında insan yaşarken nüfus yazın 60-70 bine çıkabiliyor. Belediye Başkanı Muhittin Dalgıç, Alaçatı'nın dünya turizmi içindeki yerini alabilmesi için çalışmalarına hız kazandırdıklarını söylüyor. Bunlar arasında yörenin doğal güzellikleri bozulmadan yapılacak oteller ve konutlar bulunuyor. Özellikle sörfçülerin kullandığı sahil kesimine yakın bir yerde yapılan ve halk arasında "Venedik Evleri" olarak bilinen Port Alaçatı, bu bölgenin popülaritesini daha da artıracak gibi görünüyor. Kanallar oluşturularak gerçekleştirilen bu evlerin hemen yanı başında bir de liman inşa edilmiş. Ancak sörf tutkunları bu projeye sörfü baltaladığı gerekçesiyle pek de sıcak bakmıyorlar. Hatta bu proje bittiği zaman artık sörfçülerin de buraya gelmeyeceği görüşünü taşıyanlar da var. Ancak her şeye rağmen Alaçatı, geçtiğimiz günlerde başarıyla tamamlanan Avrupa Sörf Şampiyonası'ndan sonra gelecek yıl da Dünya Sörf Şampiyonası'na ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor.

KENTSEL SİT ALANI İLAN EDİLDİ
Temmuz ve ağustos aylarında insanların akınına uğrayan Alaçatı'nın alt yapısının da daha fazla kalabalığı kaldırmayacağı konuşuluyor. Geçtiğimiz haftalarda üst üste meydana gelen elektrik ve su kesintileri bunu gündeme getirdi. Ancak Belediye Başkanı bu kesintilerin tüm Ege bölgesinde yaşandığını söylüyor: "Alaçatı'nın alt yapısı yaklaşık 150-200 bin kişiye göre yapıldı. Elektrik yetmiyor ama iyileştirmeler devam ediyor. Bu tüm kıyı şeridine özgü bir problem. 90'lı yıllardan beri sadece alt yapıya önem veriyoruz. Bir dahaki yaz sezonunda dört dörtlük bir Alaçatı görecek herkes..." Kentsel SİT alanı ilan edilen Alaçatı'nın otantik yapısı da bu sayede korunuyor. Yerel halk da bu konuda oldukça bilinçli ve SİT alanı ilan edilen diğer yerlerin aksine bundan çok memnunlar. Restore edilip kafe, restoran ya da otel haline getirilen mekanların çoğu bu yöreye özgü taştan yapılmış. Restorasyon çalışmalarında bu dokunun bozulmamasına özen gösterilmiş. Mahallelerin hemen kenarına yapılan yeni sitelerin de bu taştan yapılmasına dikkat ediliyor. Alaçatı genelde yerli turistler tarafından bilinse de hemen yakınlarındaki Yunan adalarından, özellikle de Sakız Adası'ndan günübirlik turistlerin akınına uğruyor. Günün her saatinde ve her yerde Yunanlı turistlere rastlamak mümkün. Özellikle haftasonlarında kurulan Antika Pazarı'na rağbet ediyorlar. Cami avlusuna kurulan bu Antika Pazarı yaklaşık 6-7 yıldır aralıksız açılıyor. Daha önceleri yöreye özgü otların, sebze ve meyvelerin satıldığı pazara ev sahipliği yapan avluda şimdi, mobilyadan takıya kıyafetten ev eşyalarına her türlü antikaya ve el yapımı ürüne rastlamak mümkün. Pazardaki tezgah sahiplerinin hemen hepsi İstanbul ve İzmir gibi büyük şehirlerden gelip buraya yerleşenlerden oluşuyor. Özellikle çeyiz sandıklarından çıkan işlemeli ev ürünleri ve antik takılar büyük ilgi görüyor. Bu avluda bulunan 34 yıllık Can Pastanesi'nin günlük meyve ve sütten yapılan limon ve dut dondurması çok ünlü. Sahibi ise doğma büyüme buralı olan Turhan Can, Can Alaçatı'nın bu gelişiminden memnun olmayanlardan: "Bu hareketlilikten buranın yerli halkı yararlanamıyor. Asıl parayı dışardan gelenler kazanıyor ve sonra da büyük şehirlerdeki evlerine gidiyorlar. Yerliler zaten gidip o kafelerde oturamıyor bile. Yabancılar gelip kafe açıyor ve yine yabancılara hizmet ediyor. Yerli halk merkezdeki evlerini kafe ve bar sahiplerine satıp yeni yapılmış sitelere taşınıyor."

ŞEHİRDEN KAÇANLARIN YERİ
Alaçatı'ya ilk açılan otel Taş Otel. 2001 yılında Zeynep Öziş tarafından açılmış. O da büyük şehir hayatından sıkılıp buraya gelenlerden. Bu tarihten sonra açılmaya başlayan otel ve restoran sahiplerinin çoğunun hikayesi Zeynep Öziş'inkiyle benzerlik taşıyor. Dışardan gelip buraya yerleşen ve restoran açan çiftlerden biri de Nuray Özdinç ve Süreyya Dinçel. Süreyya Dinçel, Avustralya'da süper ligde top koşturmuş yıllarca. Daha sonra İstanbul'a dönerek çocukluk aşkı Nuray Özdinç'le evlenmiş. Yurtdışı eğitim danışmanlığı yaparlarken birkaç ay önce Alaçatı'ya tatile gelmişler. O kadar sevmişler ki bir daha İstanbul'a dönmeden bir balık restoranı açmışlar. Nuray Özdinç; "Burada bozulmamış bir köy ortamı var. Herkes birbirini selamlıyor. Yerli halk da oldukça eğitimli ve bilinçli. Taş evleri, Arnavut kaldırımları ve gösterişten uzak mekanları bizi etkiledi. Derdimiz para kazanmak değil. Onu zaten kazanıyorduk. Burda farklı bir şeyin peşindeyiz. Yaptığımız şeyden zevk alıyoruz" diyor. Eskiden tütün tarlaları olarak kullanılan alanlarda artık bağcılık da yapılıyor. Hatta şarapçılık yapanlar da bulunuyor. Bunlardan biri de yine buralı olan bir Gemici ailesi. Alaçatı Şarapçılık adıyla kurdukları kafede hem kendi bağlarında üretilen üzümlerden yapılan şarapları satın alabiliyor hem de tadına bakabiliyorsunuz. Gıda mühendisi Şenay ve Olcay Gemici çifti tarafından bir yıl önce kurulan mekanın alt katındaki mahzende yapılıyor her şey. Onlar Alaçatı'nın bu gelişiminden çok memnun ve gelecek yıllarda şaraplarını büyük şehirlerde satışa sunmayı düşünüyorlar.

Aynur ERDEM

DİĞER YAŞAMA DAİR HABERLERİ
 'Talo'ların kaderi kampta birleşiyor
 Çocukların dünyasına içten ve gerçekçi bir bakış
 Lüks markalarda indirim fırsatları
 Tekstilde büyük ortaklık
 Bebek yüzünden onu terk etmeyin
 30 bin dolara kuş gözlemlediler
 Efsane grup Deep Purple Parkorman'da
 Haftanın Kitapları
 Soğukla sıcak buluşunca
 Komşu edebiyatçılarla Ege'de bir araya geldik
 Haftanın Kitapları
 Pahalı mücevherlerin yerini kristal takılar aldı
 Bu fırsat kaçmaz
 Vitese tak ve ilerle
 Diyette dostu ve düşmanı iyi tanıyın
 7 gün 7 gece ne nerede yapmalı
 Zeytinli'de rock tatili
 Ayvalık'ta müzik
 İstanbul çok etkileyici
    Cumartesi Yazarlar
    Güncel
  » Yaşama Dair
    Sinema
    Gurme
FİLİZ AKIN
Bebek, annem ve mimarlar üzerine
Geçen pazar sabahı...
Çizgi-roman/sinema evliliğinde bir zirve
Çizgi-roman/sinema evliliğinde bir zirve
Tarantino'nun 'çömezi' Rodriguez çok iyi bir iş çıkarmış. Gerçekten...
Bence en iyiler: Köy, Collateral ve Boş Ev
Bence en iyiler: Köy, Collateral ve Boş Ev
Avrupa sinemasına bakmayı sürdürelim. İtalyan sinemasından gelen bir...
Şarap şaraba baka baka kopyalanıyor
Bizde çoğu sektörde olduğu gibi şarapçılıkta da kopyalama aldı başını...
Boşa yazılmış tek bir satırım bile yok
Yeni romanı "Bir Gün" de kendi deyimiyle "yine bir sosyal soruna" parmak basan...
Seyirci konser izledi görevliler kapris çekti
12. Uluslararası Caz Festivali'nde sahne alan ünlüler, özel istekleriyle...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.