Tanışıklı dövüş
Transferde sessiz kalan büyük kulüpler için "Birbirlerini kolluyorlar. Biri adım atıp yıldız alsa diğerleri peşinden gelecek" demiştiniz. Sizce bu konuyu aralarında konuşup anlaştılar mı? Aralarında konuşmalarına gerek yok. Kaldı ki; başkanlar ve yöneticiler bu konuları bol bol telefonda konuşurlar. Ortada bir zımni mutabakat var. Beşiktaş ve Galatasaray yöneticileri Ribery'den sonra futbolcu transfer etmenin daha da zorlaştığını laf arasında söylüyorlar. Bunun anlamı şu: Ekonomik durumdan dolayı kolay kolay büyük tranfsere girmeyecekler. Bu tanışıklı (özellikle 'd' değil, 't' diyorum) gibi görünen dövüşü bozarsa Fenerbahçe bozar. Transferin son günlerine doğru büyük bir yıldızı transfer eder, Beşiktaş ile Galatasaray da transfer yapacak zamanı bulamadan transfer sezonunu kapatırlar. Bugüne kadar yapılanlar oyalama. 15 Temmuz'a geldik. 20 gün sonra lig başlayacak. Kimi aldatıyorlar? Futbolcuyu bulsalar, anlaşmayı yapsalar, hemen getirseler, en azından bir hafta bürokrasisi sürer. Kamp başlamış, bitiyor. Ligin başlamasına iki hafta kala "Turist Ömer" gibi adamı alıp, bir-iki hafta içerisinde lig maçına mı çıkaracaklar?
Dillerdeki "Artık Türkiye'ye transfer zor. Adama kulübünde aldığı ücretin iki katını öneriyoruz ama futbolcu Türkiye'ye gelmek istemiyor" ifadesinde gerçek payı ne kadar? Yoksa bu bir bahane mi? Kimse beni aldatmasın. İstendi mi, Beşiktaş da, Fenerbahçe de, Galatasaray da sapına kadar istediği futbolcuyu alır. Geçen yıl nasıl alındı Carew'ler, Alex'ler, Conceiçao'lar, Anelka'lar? Geçen sene gelen futbolcu bu sene mi gelmekten vazgeçti? Yok böyle bir şey! Ribery olayı da Avrupa'da futbol piyasasını etkileyecek kadar büyük bir olay değil. Sonuçta ne oluyor? Avrupa'da sabıkası pek de iyi olmayan Marsilya Kulübü ile Galatasaray Kulübü arasında bir anlaşmazlık var. İki kulübün yöneticileri masanın iki yanındalar. Bir türlü çözecekler. "Bu işten dolayı Türkiye'ye futbolcu gelmiyor" demek, Türkiye'yi göz göre göre sanal biçimde yabancılara şikayet etmektir.
Zalad'ın Beşiktaş kampındaki görüntüsü sizi rahatsız etti mi? Yazıklar olsun! Hiçbir şey bilmiyorlarsa; gitsinler, otursunlar, Tuğrul Yenidoğan'ın 100. Yıl Belgeseli'ni bir daha izlesinler. Orada Zalad'ın 8-0'lık maçta nasıl goller yediğini unutmuşlardır, bir daha görsünler. Yetmediyse; bizim Sinan'la (Engin) konuşsunlar. O sırada Ankaragücü takımındaydı Sinan. Zalad'ın yediği o goller Beşiktaş'ın tarihine "Şerefli ikincilikler" kelimesini yazdırmıştır. İnsan hiç olmazsa onu hatırlar, o Zalad'ı değil Beşiktaş takımının kamp yaptığı yerden, Beşiktaş semtinden içeri sokmaz. Eğer Zalad gibilere bunu yapmazsanız Beşiktaş'ın büyüklüğünü, futbolun temizliğini dünya aleme gösteremezsiniz.
|