| |
AB, İKÖ, ılımlı İslam
İngiltere Başbakanı Blair ülkesinin Müslüman vatandaşlarına "Sizinle gurur duyuyoruz. Ilımlı İslam'ın sesini duyurması için birlikte çalışacağız" diyor. Ancak bu güvence, İngiltere'deki 1.5 milyonu aşkın Müslüman'ın şu sıralar geceleri rahat uyumasına yetmiyor. Tam tersine, Londra saldırılarının harekete geçirdiği ırkçı ve dini misilleme dinamiği, "Kör kin" zembereğinin boşalmaya başladığını gösteriyor. Benzer tablo geçen yıl Hollanda'da Muhammed Buyeri adlı Faslı radikal militanın yazar-sanatçı Theo Van Gogh'u öldürmesinden sonra da yaşandı. Cinayeti izleyen ayda İslam okulları ve camilerine 174 saldırı oldu. Ama daha kötüsü Hollanda "hoşgörü modeli"ni sorgulamak zorunda kaldı. Bu sorgu sonucu, 1 milyon Müslüman'ın yaşadığı Hollanda bir yıl önce akla bile gelmeyecek önlemleri hayata geçiriyor: Radikal görüşleri benimsediğinden kuşkulanılan Müslümanlar'ın Hollanda vatandaşlığından atılması, 18-24 arası gençlerin üç ay içinde bir okula yazılmamaları ya da bir işe girmemeleri halinde sınırdışı edilmeleri gibi.
İngiliz paketi yolda Kuşkunuz olmasın; Blair'in yatıştırıcı mesajlarına rağmen, bir başka "hoşgörü modeli" olan İngiltere de, "Terörle mücadele" için Hollanda'yla yarışacak sertlikte paket hazırlayacak. Zira kamuoyunun ağır baskısı altında. Anketlerde İslam'ın Batı demokrasileri için bir numaralı tehdit olduğuna inananların oranı tehlikeli hızda artıyor. İşte böyle bir ortamda İtalya Dışişleri Bakanı Gianfranco Fini, "Ilımlı İslam'la tanışmak için Türkiye'yle AB'ye üyelik müzakerelerini başlatmalıyız" diyor. Türkiye'nin AB üyeliğine ilişkin referanslarda "Ilımlı İslam"ın öne çıkarılması bir yana telaffuzuna bile karşı olduğumuzu birçok kez yazdık. Kuru kuruya karşı çıkmanın pek anlam ve önem taşımadığını biliyoruz; o nedenle somut -ve tutarlı olduğuna inandığımız- bir önerimiz var: AB ile ılımlı İslam arasındaki diyalog görevini İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) üstlensin.
İKÖ-AB köprüsü şart İKÖ zaten Genel Sekreterliği'ne Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu'nun seçilmesinden sonra "misyon"unu yeniden tanımlama sürecine girdi. Son olarak 28-30 Haziran'da Sana'da yapılan dışişleri bakanları toplantısında, örgütün bölgesel ve uluslararası gelişmelerde rol alabilmesi için eylem planı hazırlanması kararlaştırıldı. 57 üyeli İKÖ'nün bu plan çerçevesinde İslam dünyasının AB'deki muhatabı olması yönünde adımlar atılabilir, atılmalı. * Örneğin, Bosna-Hersek, Tayland, Orta Afrika Cumhuriyeti ve Rusya gibi AB'ye de İKÖ'de "gözlemci üye" statüsü verilmeli. İslam 20 milyon mensubuyla Avrupa'nın ikinci büyük dini olduğuna göre, AB bu statüyü hak ediyor. * İKÖ'nün AB nezdinde özel temsilci ataması çok yararlı olur. Böylece iki kurum arasında ilişkinin sürekliliği sağlanır, ayrıca İKÖ'nün yeni görev tanımında bulunan dinlerarası diyalogun geliştirilmesi amacının gereği yerine getirilir. * Ve nihayet AB üyelerinin radikal akımlarla mücadele politikalarına İKÖ'nün görevlendireceği uzmanların da katkı yapmaları hem yanlış adımları önler, hem Avrupa'daki Müslümanlar'ın desteğini sağlar. İKÖ'nün yeni dönemde BM benzeri modele geçmek istediği, BM gibi çatışma bölgelerinde "özel temsilci" görevlendirmeyi düşündüğü belirtiliyor. İşte fırsat. Müslümanlar için AB'den daha riskli potansiyel çatışma bölgesi var mı?
|