Avrupa çok zor

Günler süratle geçiyor, Şampiyonlar Ligi ve UEFA Kupası'nda ön eleme maçları yaklaştı. Dünya Kupası için çok kritik Danimarka sınavına aşağı yukarı bir buçuk ay kaldı. Kulüplerimiz transferde son yılların en sessiz dönemini yaşıyorlar. Yabancı futbolcu transferindeki suskunluğun iki önemli sebebi var. Birincisi, maddi sıkıntı. İkincisi de, futbolumuzdaki düşüş nedeniyle uluslararası alanda son senelerdeki başarısızlığın yabancılar üzerinde yarattığı negatif etki...
Yeri gelmişken bir gerçeğe yeniden dikkat çekmek istiyorum. Belli bir jenerasyon futbolumuza altı senelik kimsenin de beklemediği bir başarı süreci yaşattı. Bu yükselişin odak noktası da Galatasaray oldu. Milli Takım olarak 1996'da seneler sonra Avrupa Şampiyonası'na katıldık. 2000'de tekrar katıldık, çeyrek finale çıktık. Ardından 50 sene sonra katıldığımız Dünya Kupası'nda üçüncü olduk. Bu arada Fatih Terim yönetimindeki Galatasaray birbirinden güçlü takımları geçerek olağanüstü bir başarıya imza atıp UEFA Kupası'nı kazandı. İki ay sonra Lucescu yönetiminde dünya devlerinden Real Madrid'i yenerek Süper Kupa'yı aldı. Sonra da iki sene Şampiyonlar Ligi'nde çok iyi performans sergiledi.

Gerçekler ortada...
Son üç senedir hızla gerileme dönemine girdik. Letonya'ya elenerek Euro-2004'e gidemedik. Galatasaray stop etti. Diğer takımlardan da hiçbir gelişme olmayınca Şampiyonlar Ligi ve UEFA Kupası'nda ses getiremez olduk. 2006 Almanya için de işimizin ne kadar zor olduğu meydanda.
Bu yazıyı yazarken aklıma bir şey geldi. Sekiz sene önce televizyon programında Kemal Belgin ile birlikte önemli bir noktaya değinmiştik. Üstüne basa basa "Çağdaş forvet tipi olan ve futbolumuza büyük katkılar sağlayan Hakan Şükür tipinde forvetler bulmamız gerekir" demiştik. Sekiz sene geçti. Hâlâ Hakan Şükür'ün alternatifini bulamadık. Bireysel becerili, yetenekli oyuncularımız var. Ama kollektif yetersizlikten, sistemsizlikten bir türlü takım olamıyoruz. En son örnek de geçen haftalarda da değindiğim gibi Hollanda'daki gençler şampiyonası idi.
Bu değerlendirmelerden sonra Avrupa Kupaları'nda mücadele edecek dört takımımıza biraz göz atalım. Fenerbahçe'den henüz ses çıkmıyor. Tahmin ediyorum ki, ciddi bir yabancı transferi gerçekleşecek. Ama Şampiyonlar Ligi'nde başarı için yetmez. Eldeki hassas kadro ve Daum ile bu takım ancak Türkiye Ligi'nde yarışır.

G.Saray iyi performans çizer
Ribery'yi kaybeden Galatasaray bence çok kaliteli bir Sırp oyuncu transfer etti. Teknik direktör Gerets'in kafasındaki sisteme en uygun kadro Galatasaray'da var. İki iyi transfer daha yapılırsa Galatasaray bu sezon olumlu bir performans çizer. Bence Saidou da Galatasaray'da forma giyecek.
Beşiktaş'ta geniş bir kadro oluştu. Ama sistemin oturması için iki görev yeri çok önemli. Eğer orta sahanın ortasına Biscan veya benzeri tipte bir oyuncu alınırsa ileride de Youla'nın yanında en az Carew seviyesinde bir forvet bulunursa Beşiktaş iyi bir düzeye gelir. Aksi takdirde geçen seneden fazla bir farklılık olmaz.
Trabzonspor erken ön eleme için hazırlık mesailerine çabuk başladı. Geçen seneki olumlu görüntüleri eksiklere rağmen hazırlık maçlarında devam ediyor. Ama bu kadro da Şampiyonlar Ligi'nde yarışamaz. En az iki çok kaliteli yabancıya ihtiyaç var. Ameliyat geçiren Fatih de henüz hazır değil. Bence ilk ön eleme dahi çantada keklik değil. Seribaşı olunmadığı için son eleme turunda çıkacak güçlü rakip karşısında işlerin kolay olmayacağı da ortada.