Bu soruya yanıt vermek için önce nelerin veya hangi risklerin yığılmakta olduğuna bakmak gerekiyor. Bir de tabi risklerin birikme zamanına. Hemen belirtelim ki, risklerin yoğunlaşma ayı ekim olarak ortaya çıkıyor.
Risklerne? Ortaya çıkması muhtemel riskleri sıralamaya geçen haftanın en güncel gelişmesiyle başlayalım. * Sosyal güvenlik reformunun yasallaşması Meclis'in yeniden açılacağı ekim ayına kaldı. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı AbdüllatifŞener bu konuda Meclis'i olağanüstü toplantıya çağırmayacaklarını söyledi. Burada risk unsuru taşıyan konu, sosyal güvenlik reformunun gerektirdiği kanunlar çıkmadığı için, yeni üç yıllık programın ilk gözden geçirmesinin IMF tarafından ertelenmiş olması. Sosyal güvenlik yeni dönemin en önemli reformunu oluşturuyor. Birinci gözden geçirme yanında ikinci gözden geçirmenin de eylülde tamamlanması gerekiyor. Daha ilkini yapmayan bir hükümetin iki gözden geçirmeyi birden yerine getirmesinin zorluğu ortada. Yenibirgecikmesözkonusuolursaekonominintutunduğuenönemliçapalardanbiriiyicezayıflamışolacak. * 3 Ekim, AB ile müzakerelerin başlayacağı tarih. Bunun için öncelikle Türkiye'nin Ek Protokol'ü imzalayarak Gümrük Birliği'ni Güney Kıbrıs'a uygulaması şartı var. BuradakienönemlikonuTürkiyelimanlarınınGüneyKıbrısgemilerineaçılması. Dünyanın en güçlü deniz ticaret filolarından birine sahip GüneyKıbrıs,serbestliksonrasıTürkiyelimanlarındantaşımadabüyükpayalabilecek.BaküCeyhanBoruHattı'ndanakacakpetrolütaşımayaenyakınadaybuülkeningemileriolabilir. Müzakere Çerçeve Belgesi'nin onaylanması da, müzakerelerin öncesine ve ek protokolün imzalanması sonrasına bırakılabilir. Almanya'daki seçimlerle birleştiğinde, AB konusundaki düğümlenmenin eylül sonuna doğru ve ekim başında gündeme gelmesi beklenebilir. * Cari açığın yaz aylarında düşük profilli artışından sonra sonbalarda yeniden hızlanması beklenebilir. ABD'nin faiz artışlarına devam etmesi durumunda, Türkiye'nin yurtdışından çektiği sermayede giderek azalma meydana gelebilir veya faizler düşmeyebilir. Dünyadafaizartışıvelikiditekısılması,herzamanortadabirriskunsuruolarakduruyor. * Ortadoğu coğrafyasında nelerin olabileceğini kestirmek güç. En yakın potansiyel risk İran ve bu konuda Türkiye'nin yapacakları son derece sınırlı. * Ekim ayı ortasında 2006 yılı bütçesi ile yeni yılın makro ekonomik büyüklükleri belirlenecek. Hatta bütçe üç yıllık olacak. Bir risk unsurundan ziyade Türkiye için bir fırsat olarak kabul edilebilir.
Kritikkavşak Bütün bu gelişmeler, Meclis'in açılmasıyla siyasetin yeniden hareketleneceği, IMFveAByolundakritikkavşağagelineceğibirdönemedenkgeliyor. IMF çapasını güçlendirmek hükümetin elinde. Yani ekonomiyi taşıyan üç çapadan birini en azından hükümetin tutumu belirleyecek. AB çapasında ise hükümetin yapacakları sınırlı. Türkiye tarafında istenenler yapılmış olsa bile, karşı tarafın tutumu daha belirleyici olabilir. Arkaarkayabirkaçbüyükeşiğinçokkısabirzamandilimiiçindekazasızbelasızaşılmasındahükümetinbecerisielbetteenbelirleyicirolüoynayacak. Ama bunun ötesinde, şansın yaver gitmesi gerekiyor. Ancak bu durumda riskler bir tehlike olmaktan çıkacak ve fırsata dönüşebilecek gibi geliyor bize.
Sonuç "Çinlilerkrizkelimesiniyazarkenikifırçakalemikullanır.Birkalemtehlike,diğerkalemfırsatiçin.Kriziçindeykentehlikeninfarkındaolamafırsatıdagör"RichardNixson