|
|
|
|
|
Levent ve Demir çocuk istemedi
|
|
'Ne oldu bu erkeklere' diye soruyor Sertab Erener; 'Bugüne kadar hiç çocuk sahibi olmak isteyen bir erkekle karşılaşmadım' 'Levent istemedi. Demir'in ise çocuklarla hiç alakası yok. Belki ileride evlat edinirim. Bence bu, doğurmaktan çok daha ulvi bir şey.'.
Aşkı anlatmanı istesem, hangi sözcükleri kullanırdın? Aşk denilince insanın aklına kadın ve erkek geliyor ama çok geniş bir kavram aşk. Aşk; bir olmak, onu tanımak, onu olduğu gibi kabul etmek, onunla kendini birleştirmek demek...
* Bir olmak ve kendini onunla birleştirmek tehlikeli bir şey değil mi? Bu hem kendini hem karşındakini öldürmek değil midir? Değiştirmeden kabul etmekten söz ediyorum.
KADIN OLMAK ZOR
* Bir olmanın formülü ne oluyor o zaman? Biz kendi egolarımız ve inandıklarımız doğrultusunda bütün hayatı değiştirmeye çalışıyoruz. Karşımızdaki kendimiz gibi olsun istiyoruz. Benim söylemek istediğim bu değil.
* Sen uzun yıllardır Demir Demirkan ile birlikte olduğuna göre bu meseleyi çözümlemiş durumdasın sanırım? Sanırım bizim yaşadığımız karşılıklı bir şey.
* İlişkinin ilk günleri ile şimdi arasındaki farktan söz edersek nereden nereye geldin? Bütün bunları düşünerek, okuyarak, deneyimleyerek, yanlışları görerek, kendimi tanımaya yönelik bir yolculuğa çıkarak, onu daha iyi tanımak için elimden geleni yaparak ama her türlü artı ve eksisiyle kabul edip onu severek... Ama bu tek taraflı olmadı. İkimiz de hayata aynı açıdan, aynı yerden bakıyor ve aynı yere ulaşmaya çalışıyoruz. O yüzden bu büyük bir şans bizim için.
* Senin de kendinle çatıştığın dönemler olmuştur. İlişkinde "Ben ne yapıyorum" diyerek bir kavşaktan döndüğün oldu mu hiç? Tabii ki olmuştur. Erkek olmak ne kadar zor bir meseleyse kadın olmak da zor bir mesele. Çocukluğunu bütün o travmaları bedene yemeden, saflıkla, neşeyle ve umutla geçiriyorsun. Gerçek insan o. Büyüdükçe insan hayata dair umudunu ve neşesini kaybetmeye başlıyor. O zaman da kimlik meseleleri çıkmaya başlıyor. Kadın erkek ayrımı başlıyor. Erkeğin toplum içindeki konumunu sana haplar halinde yutturuyorlar. Kadın olarak da bir takım haplar yutuyorsun. Hani Sezen'in şarkısı var ya; Masum değiliz hiçbirimiz... Çok güzel bir laf. Ben de yaşadım ilişkimde...
ÖLÜM KORKUSU!
* "Satılık Kalpler Şehri" şarkında biraz da günümüzün hızlı aşklarına gönderme olduğunu söyleyebilir miyiz? Sen dışarıdan bakınca bu eğlenceli hayat ile kolkola yaşanan aşkları nasıl değerlendiriyorsun? Bence bu tip eğlence anlayışı ve ilişkiler tamamen yalnızlık ve ölüm korkusu ile bağlantılı. Çünkü insanlar o kadar sıkılıyorlar ki normal hayatlarında. Bir kitap okuyorum. Diyor ki kitapta; "Hayatını, çalıştığın yere sabah 9, akşam 6 saatleri arasında satıyorsun ve birileri bunun karşılığında sana para veriyor. Ve sen bu paranın değdiğini düşünüyorsun." Halbuki değmiyor. Bir ikilem yaşıyorsun. Aslında orada olmak senin seçimin değil mecburiyet. Niye? Çünkü para kazanmak zorundasın.
* Son birkaç yıldır daha feminen bir tarzın oldu. Ne oldu? Neler değişti Sertab'da? Aslında hâlâ doğal olmayı çok seviyorum. Topuklu giymek yerine yere çıplak basmayı tercih ederim. Ama kendini tanımlarken dişi olmak da çok keyifli bir şey. Bütün bu oyunları gördükten sonra o oyunları oynamadan kadın olmak güzel bir şey.
HORMONAL İSTEK
* Dört yıl önce "Demir'den çocuk sahibi olmak istiyorum" demiştin... Şimdi bu konudaki düşüncen nedir? Hormonal olarak o badireyi atlattım. Bu çocuk sahibi olma olayı sana öğretilen bir şey. Hormonların pike yaptığı 35 yaşlarında o içindeki "doğur, doğur" sesleri gittikçe çoğalıyor. Bende de böyle bir şey oldu o yaşlarda. Levent'le evliyken Levent istemedi. Demir'in ise çocuklarla hiç alakası yok. Ben kendi kendime yaşadım bunu. Sonra yıllar içinde bunu atlattım. Belki hazır olunca bir çocuğu evlat edinebilirim. Bence bu doğurmaktan çok daha ulvi bir şey. Ama niye bugüne kadar çocuğun olmadı dersen bugüne kadar hiç çocuk isteyen bir erkekle karşılaşmadım diyebilirim. Ne oldu bu erkeklere bilmiyorum...
|
|
|
|
|
|
|
|
|