Ekmek-köfte
Eric Gerets, kurmaya çalıştığı takım için "Yapmak istediğim sadece bir bina inşa etmek değil. Ben güzel bir bina istiyorum" diyor. İnşaatının son tuğlası Sasa İliç. Onun listesindeki 'en iyi' malzeme değil, ama özelliklerine bakıldığında ihtiyaca uygun bir futbolcu. Tabii 'teori'nin pratikte ne sonuç vereceğini zamanla göreceğiz. Zira Galatasaray'da, evdeki hesapların çarşıya uymaması, ciddi bir rahatsızlık. Özhan Canaydın, başkanlığı devraldığında mevcut tablonun kendisine söylenenden çok farklı olduğunu açıklamıştı. O zaman bu zamandır da, arzu edilenle reel birbirini hiç tutmadı. Harcanan çabalara rağmen bir arpa boyu yol gidilemedi. Ve isyan başladı. ultrAslan'ın resmi sitesi, bir süredir istifa davetiyle açılıyor. Taraftarların hiçbiri kombine kart almayı düşünmüyor. Sasa İliç transferi de bu düşünceyi değiştirmeyecek maalesef. İçinde bulunulan açmazı çözmek için bir yönetim değişikliğinden ziyade acilen zihniyetin değişmesi gerekiyor. Zira Galatasaray inatla elindeki en önemli silahı, taraftarını kullanmıyor. Futbol bir oyun. Ve bir oyundan en çok onun parçası olduğunuzda keyif alırsınız. Yönetimin taraftara karşı sergilediği tutumda ise, bu kulübe gönül verenler adeta dışlanıyor. Oysa yardım istendiğinde bu seyirci, şampiyonluk unvanı olmadan da bir takımın can-ı gönülden desteklenebileceğini en güzel şekilde kanıtlamıştı zamanında...
Kulübün yapısı değişmeli Taraftar, sadece bir takımın enerjisi değil, aynı zamanda en önemli gelir kaynaklarından bir tanesi, 'müşterisi'. Koşulsuz müşteri memnuniyetinin çağımıza damgasını vurduğu bu dönemde, ezeli rakip bu konuda en akıllıca hamleleri yaparken Galatasaray yönetiminde fazlaca bir çaba yok. Kaldı ki, sadece tavır değil yapı da mutlaka değişmeli. Zira yeni üye kaydının inanılmaz zorlu olduğu bu sistemde, futbol ister istemez, lisenin 'iç avlusunda' kilitli kalıyor. Tüm bunların arasında, Gerets, iyi niyetle bir inşaat yapmaya çalışıyor. Güzel bir bina istiyor. Elindeki malzeme kötü değil tabii ki. Ama yeterli mi? Unutmayalım ki, benzer bir inşaatı Hagi de denedi. Onun çabası da farklı değildi. Ekmeği bu kadardı, köfteyi de ancak ona göre ayarlayabildi. Gönderildi...
|