|
|
|
|
|
|
1 Soru, 2 Cevap
Nedir Bu Sessizlik?.
Para ve itibar yok - Hıncal ULUÇ * Askere "Savaşı niye kaybettin? 40 sebep say" demişler. Başlamış, "Bir; mermi yoktu." "Tamam, yeter" demişler. "Gerisini sayma." G.Saray'da da ilk sebep parasızlık. Para olmayınca söz veriliyor futbolcuya. Adam araştırıyor "G.Saray, sözlerini ne kadar tutuyor?" diye. Sonuç fiyasko. O zaman da olmuyor. Figo başta adı geçen önemli isimlerde büyük ilerlemeler kaydedilmişti. Ama para olmadığı için hiçbiri gerçekleşemedi. G.Saray'ın parası yok. Sözüne kimsenin itibarı yok. Bir yerden para bulup nakit parayla yaparlarsa yaparlar. Ya da itibarlı birinin garantisi veya banka garantisi ile. Mesela Ünal Aysal'ın çekiyle yapılır ya da İş Bankası garantisiyle yapılır. Bu halde G.Saray kombine satamaz. Geçen sene normal bileti satamıyor, 4 bin kişiye oynuyordu. Niye alsın adam? Ortada seyre değer bir şey yok. Boş sinemaya sezonluk bilet alır mısın? "Filmi getirirlerse giderim" dersin. Bu da öyle. Figo'yu, Rui Costa'yı getirebilselerdi, ilk günden tüm kombineleri satarlardı. Forma satarak da parayı çıkarırlardı. Parasızlığı aşıp, bir yerden garantiyi bulup bu adamları getirememek beceriksizlik tabi. Hem de daniskası.
Mondragon olayı utanç Mondragon olayı G.Saray'ın utancı. Her yıl şantaj yapıyor ve her sene yediriyor. Tüm kulüpler futbolcuların ücretlerini indirirken, G.Saray Mondragon'da 900 bin dolardan 1 milyon 200 bine çıkıyor. "Cehenneme kadar yolun var" diyecekken kıçını yalıyorlar. Mondragon'un kalması G.Saray'ı küçültür. Seyrantepe'de stadyumda bir sorun yok. Zaten stada F.Bahçe'nin itirazı da yok. G.Saray'a para kazandıracak yerleşim bölgesi işi karanlık. G.Saray, bunun hakkını almadan stadı yapacak parayı da bulamaz. Çünkü buradan kazanacağı parayla stadı yapmayı düşünüyor. Başbakan'ın "O yer G.Saray'ın" dediği yer stadyum yeri. G.Saray'ın mali durumunu düzeltecek villaların, yerleşim biriminin yapılacağı yeri Aziz Yıldırım engelliyor. G.Saray da Yıldırım engelini aşamıyor. Formadaki ay-yıldız işi unutkanlık. G.Saray'ın bu yönetimi o kadar çok şeyi unutuyor ki, bunu da unutmasını normal karşılıyorum. Çünkü Özhan Canaydın'dan başka sorumlu yok. Onun da bir şeyden sorumlu olduğu yok. Karmaşa burada. "Bu forma işini yüklenen şudur, sorumluluk ondadır" diyebiliyorlar mı? Kimin sipariş ettiği bile belli değil formaları.
Kuzuların sessizliği - Ahmet ÇAKAR * SABAH Gazetesi aslında Kuzuların Sessizliği başlığını atmalıydı. Kuzuların Sessizliği bildiğiniz gibi klasik bir korku filmi. Başrolünde de zincirlerle tecrit altına alınmış, herkesin görüşmekten korktuğu bir yam-yam doktor, Hannibal Lecter'ı konu alır. Maalesef G.Saray da şu anda hiçbir oyuncunun gelmek istemediği, herkesin "Paramı alabilir miyim?" diye korktuğu, akıbetinin ne olacağını bilmediği tuhaf bir kulüp haline geldi. "Paramı alamayıp evime dönersem birileri gelip de beni beyzbol sopasıyla döver mi?" diye düşündüğü, UEFA'da kaçıncı turda eleneceklerini bile tahmin ettikleri, Şampiyonlar Ligi'ne katılamayacaklarını büyük ölçüde bildikleri bir takım görüntüsünde. Daha 3- yıl önce dünya çapında bir marka haline gelmiş Galatasaray, yanlış ve Ortadoğu modeli yönetimle bir fiyasko haline geldi. Bu yönetim yanlışları ve kanayan yaranın durdurulamaması G.Saray'daki düşüşü çöküşe döndürdü. Ve maalesef "Son İmparator"dan tıss sesi bile çıkmıyor. Tıpkı Kuzuların Sessizliği'ndeki gibi çiftlik evinde sabah kesileceğini bilen yüzlerce kuzu gibi...
|
|
|
|
|
|
|
|
|