Cadillac cihangirleri
Bundan 36 yıl önce ABD Büyükelçisi Commer'in otomobilini yakanların ne büyük kahramanlar olduklarını hatırlatan kutsal aydınlaştırıcılarımıza teşekkür ediyorum. Neden mi? Her ne kadar gençliğini genellikle 'milliyetçi' çizgide geçirmiş biriysem de her kesimdeki ve her iklimdeki kahramanlara saygı, mizacımın gereğidir. 'Cadillac Cihangirleri' olarak 1969'un öncü yiğitlerini tekrar gündeme taşıyanlar sağ olsunlar! Kendileri 68 Kuşağı'ndan (Made in 68) gazetecileşmiş veya gazetecileştirilmiş 'sivil halaskar gaziler taburu' bize yakın tarihimizin en büyük kahramanlarını bir kere daha sevdirdiler! Doğrusu gelmiş geçmiş bütün Türk büyükleri arasında mümtaz yerlerini almış bulunan büyük Cadillac Cihangirleri ile ne kadar gurur duysak azdır. Netekim bu büyüklerimiz kendi yüceliklerinden mest ve mağrur bulundukları için 'aynı şeyi yine yaparız' diye iftiharla haykırabiliyorlar. Böylece bir kere daha anlıyoruz ki bu Türk büyükleri sadece gençlik heyecanıyla o arabayı yakmış değiller! Beşikten mezara kadar kahraman gelmiş, kahraman gidecek bir nesil oldukları için şimdi, yaşları kemale ermişken bile aynı civanmertliği yaşamaya devam edebiliyorlar. Milletimiz bu en yakın dönem Türk büyüklerini çok iyi tanımalıdır. Onlar ki kurulu düzenlerine ve yüksek refah düzeylerine rağmen şimdi bile 'gerekirse aynı eylemi yapardım' diyebiliyorlarsa sergiledikleri yiğitlik ve fedakarlık duygusu karşısında göz yaşlarınızı tutabilir misiniz? Düşününüz lütfen! 'Bugün bile aynı şeyi yapabilirim' diyebilmek için adamda mangal gibi yürek olması lazım. Zira bugünkü ABD, 1969'ların ABD'si değil. O zamanki en büyük rakibi Rus imparatorluğu bile şimdiki ABD'nin önünde secde etmiş durumda. 1969'da tamamen yerli duygularla ve bağımsızlık aşkıyla Cadillac Cihangiri olan kahramanlarımızın hiç değilse bir parçacık destek alabileceği bir Moskova vardı. Almazlardı da, hani, gerek duyulursa, 'denize düşen yılana sarılır' misali, varsayım olarak. Şimdi ise ABD'ye yan gözle bakabilecek hiçbir gücün bulunmadığı bir hengamede hala Cadillac Cihangirliği yapabilecek çapta bir yürek taşıyabilmek için emsalsiz cesaret, celadet ve şecaat sahibi olmak gerekir. 1969'dan kalma bu Türk büyüklerinin önünde saygıyla eğiliyor ve hatırlamamıza vesile olan bütün meslektaşlarıma, -genel yayın yönetmeninden çaycısına kadar- şükranlarımı tekraren teyit ediyorum. Lakin ufacık bir mesele var. 68 Kuşağı'nın vitrine çıkamamış mütevazı üyeleri sorup duruyor: - 1971 muhtırası ve 1980 darbesi sonrasında iki ağır deneyde gördüğümüz üzere; acaba neden patlayan karşıtlık hep ABD'ye yaramış, Ankara çok daha kesin biçimde NATO ağasının kucağına çökmüştür? Bu sorgu hiç eksik olmuyor: Birinci dalgayı Cadillac Cihangirleri ile yaşadık. Malum, o simgesel olay yanında pek çok eylemle Türkiye'yi gerdik ve kızıştırdık. Her ne kadar o gün yaptıklarımız şiddet eylemleri olarak suç sayılıyor idiyse de ne gam?! O eylemler bugün ülkenin en büyük gazetelerinde bile yüceltilmemizi sağlayan zafer madalyaları kadar anlamlıdırlar. Gerçi nasıl oldu anlayamadık, o anlamlı eylemlerimize rağmen halk bizi kavrayamadığı için ülkede çok ciddi ve çok yaygın bir 'kızıl tehlike' dalgası patlak verdi. Nedense bizim ABD'ye yönelik kutsal saldırılarımız tam da ABD'nin istediği gibi yaman bir komünizm korkusu ve dehşeti üretti. Arkasından gelen 12 Mart Muhtırası ile oluşan hükümetler Türkiye'yi kımıldayamayacak şekilde ABD'nin kucağına oturttu. Hayret ki ne hayret; biz kurtarıcılar Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan bile olduk. 12 Eylül'e doğru benzer bir süreç daha yaşadık. Bu sefer faşistler de devreye girince hem ABD'ye, hem onlara karşı savaş vermek durumunda kaldık! Fakat yine nasıl oldu, bir türlü anlayamadık; şanlı mücadelemiz 12 Eylül darbesine gerekçe yapıldı. Askeri yönetim Türkiye'yi Amerika'nın kucağından daha öteye götürdü, ta iç cebine sokuverdi. Süreçte içimize kuşku düştü: - Yoksa biz, tatbikat yapan ordunun kuvvetlerini mavi-kırmızı (dost-düşman) diye ikiye bölüp yürüttüğü manevranın bir unsuru muyduk? Öyle ya, karşıtlığımız dönüp dolaşıp yine ABD'nin işine yarıyordu. Bunu ben değil 68 kuşağının Cadillac Cihangiri olamayan isimsiz kahramanları sorguluyor. Bendeniz -yukarıda değindiğim gibi- mizacım gereği kahramanlara saygılı olmaya mahkumum! Hele birinci sınıf araba yakıcılarına hayranımdır.
|