| |
|
|
Kaçakçının hayatı
Hakkari Emniyeti fırtına gibi. "Beşik içinde" uyuşturucu yakalıyor. Kendine "hamile kadın" görüntüsü veren uyuşturucu kaçakçısını buluyor. Emniyet Müdürü Yaşar Ağdere dedi ki; "2004'ten bu yana 800 kilo uyuşturucu ele geçirdik."
Hakkari'nin İran'a 112 kilometre sınırı var. Irak'a 230 kilometre. Bu coğrafyada kaçakçılığı önlemek öyle zor ki.
Kaçakçı 10 katır alıyor, eğitiyor. Onları sınır bölgesinde aç bırakıyor. Sonra sırtlarına ikişer "jelikan" bağlıyor. Jelikan, 100 litrelik plastik akaryakıt bidonu. Aç kalan katır, başında kimse olmadan, karşı köye gidiyor. Karşı köy, sınırın öte yanı. Orda katırlara akaryakıt yükleniyor. Karnı doyuruluyor. Katırlar, kendiliğinden ilk hareket noktasına dönüyorlar. 10 katır, her seferinde, 2 ton akaryakıt getiriyor. Eğer yakalanacak olurlarsa "devlet, katırlara el koyuyor." Ama olayın "faili meçhul." Kimse ceza almıyor.
Vali Erdoğan Gürbüz dedi ki: - Gelin size jelikan nedir, göstereyim. Van-Başkale arasında öylesine bir kamyon trafiği var ki "bölgede ekonomi patladı" sanırsınız. Ama "olay" farklı. Kamyonlar "boş gelip, gidiyor." Günde 3 sefer İran'a giriş, çıkış yapıyorlar. "Boş depoyla" gidip, "dolu depoyla" geliyorlar. İran'dan Türkiye'ye "depo, depo" akaryakıt getirip, satıyorlar.
- Ey kamyoncu, senin de işin zor... Akaryakıt kaçakçılığı kolay olmasa gerek. Şoför "hayat zordur" diyerek, kamyonun arkasındaki yazıyı gösteriyor. Yazı şöyle: Hayat kolay olsaydı doğarken ağlamazdım.
|