|
|
Çarpık yapıya mimarlık testi
Yarattığımız kentlerin sokaklarından bulvarlarına, yaşadığımız binaların biçiminden kalitesine hepsi toplumsal ve kişisel gelişmişliğimizi yakından ilgilendiriyor. Bu nedenle mimarlık insan hayatının önemli bir parçası. Ancak, ne yazık ki biz son elli yılda bu önemi hiç farketmedik. Başımızı sokacak kadar evler, sadece birarada olacağımız kadar kentlerle yetindik. Ne kendi kimliğimize uygun bir mimari yaratabildik, ne de bizi anlatan kentlere imza attık. Geçmişin bize armağanı tarihi kentleri ise talan ettik. Ve ortaya ucube denebilecek evler yığınından oluşan, altyapısı yetersiz, ulaşımı zor kentler çıkardık. Hala da bunu sürdürüyoruz. Bir 'son nokta' koyamadık. Bu sadece İstanbul'a özgü bir sonuç değil, kentlerimizin büyük çoğunluğu aynı kaderi paylaşıyor. Türkiye, kentleriyle ilgili böylesine temel bir sıkıntıyı yaşarken, İstanbul dünya çapında bir organizasyona evsahipliği yapıyor. Dünyanın 8 bin ünlü mimarı İstanbul'da buluşuyor. Dünyada bir çok ülke sağlık, adalet, ulaşım politikaları gibi, 'yaşanabilir' kentler için mimarlık politikaları geliştiriyor. Ama biz de durum tam tersi. İşte bunun değişmesi için bu kongre çok önemli. Bu kongrenin bizim açımızdan başka önemli noktaları da var; İlk kez uluslararası bir kongrede Türkçe Birleşmiş Milletler'in kabul ettiği 5 dille birlikte kullanılıyor ve ilk kez halka açık yapılıyor. Bunun ne anlama geldiğini böylesine önemli bir organisazyonun mimarı Oktay Ekinci'ye sorduk. Ekinci önce ironi yaparak cevap verdi: "İstanbul'un yüzde 70'i kaçak, yani kongreyi açtığımız halk dünyanın herhangi bir kentindeki halk değil, fiilen mimarlık yapan bir halka açıyoruz. Nasıl bir işmiş gelip görsünler? Bir test bu." Sonra işin aslını anlattı: "Mimarlığın bir sanat olduğu, toplumun yaşama kültürünün karşılığı olduğu bilinmeli. Halk serbestçe izlediğinde mimarlık ile yaşam arasındaki ilişkinin ne kadar canlı olduğunu görecek. Mimarlık, topluma, müşteriye ve insana çok bağımlı bir meslektir. Sipariş veren olmazsa yapılamaz. Mimarlık kültürünün mimarda değil toplumda olması gerektiğini görecek. Bu da önemli bir adım."
|